Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.517

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 19 Kasım 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Beni böyle de sev seveceksen!..


Merhabalar

Artık epeyce büyüdüm. Daha bir süre evvel ulaşmanın zor olduğunu düşündüğüm yaşa geldim. Kırklı yaşları teleffuz etme dönemini geride bıraktım. Dede olmaya, torun sevmeye sayılı yıllarım kaldı. "Her yaşın bir güzelliği var." şarkısını pek sevmeye başladım. Lamı cimi yok, tam elli oldum. Bu, biraz mayhoş ama çokça hoş günümde beni yalnız bırakmayan, mesajlarıyla, telefonlarıyla kutlayan tüm can dostlarıma bir kez de buradan teşekkür ediyor, hepinize selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Yarın, daha da güzel bir günde tekrar görüşmek üzere hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


 Kahveci : Ayşegül Taylan


Gözlerinde ki özlem yüreğime dokundu



Gözlerinde ki özlem yüreğime dokundu…

Öyle umutlu, öyle bitkindi gözlerin. Günlerin yorgunluğu, yokluğun özlemi birikmişti, hasret kokuyordu buram buram… Özlemin ışığı yüreğinden gözlerine yansımış. Bakmaya doyamadım, seyretmeye kıyamadım.
Dokunamamak öyle zor ki, sıkı sıkı sarılamak isteyipte karşıdan bakmak, öyle zor ki anlatamam. Ne mısralar dize gelir süzülür kalemimden, ne bu özlem bir şairin cümleleriyle dile gelir, ne de böylesi bir hasret çekmek bir insana kolay gelir.
Hasret tek başına olsa belki böylesi koymaz insana. Bir çocuğun gözlerinde parlıyorsa babasının resmi, yarım ağzıyla dile getiriyorsa baba diye diye… işte o zaman daha çok yakıyor içini. İşte benim içim böyle yanıyor. Her baba deyişinde, her resmini öptüğü zaman, her gömleğini kokladığı vakit, benim içim acıyor. Hani onca asker içinde seni gözüne kestirip baba diye koşuşu var ya; hani birde paytak paytak koşarak sanki dünya koşucusu gibi sana yol alışı bir ömre bedel. İşte o an yüreğim de yer etti, boğazımda düğümlendi. Nefes alışım zorlaştı geldiğimden beri. Benim canım böyle acıyor. Hasreti yalnız çekmiyorum. Bir yol arkadaşım var canımı acıta acıta yakıyor. Bir yol arkadaşım var seni görebilmek için benim dünyamı yakıyor. İşte bu yüzden katmerleşiyor özlemin. Bu ilk ayrılık bana da, sana da, kızımıza da, çok pahalıya geliyor.
Bir ömür eskittim ben, bir anda. Gözlerin gözlerime değdiği an oldu ömrümün en sıkıntılı, ömrümün en dokunaklı, ömrümün en mutlu anı. Gözlerinden süzülen o birkaç damla yaşta boğuldum. Yanağına süzülen gözyaşında hayat buldum. İşte o andan beri nefes alamıyorum. Gözlerin gözlerime o yaşlarla dokundu. O yaşlarda yaktım ben kalbimi, o yaşlarda serinlettim yüreğimi. Özlem okudum yüreğinde. Bakışların, benden farklı değildi.

Yüreğin yüreğimi böylesi hiç yakmamıştı.

Hiç yaşanmamış gibi olur günün birinde tüm bu acılar. Birkaç cümle ile üstünden geçilir. Ne zordu o günler diye anılır geçilir. Yaşarken öyle olmuyor işte. O gözleri bir ben gördüm birde bakan o bir çift göz. Gözlerin gözlerimde yansıdı. Yüreğin yüreğimde buldu acısını. Ellerim sarmak istedi bu yarayı ama bu hasret yarası sarılmıyor işte. Zaman geçmeden, Askerlik bitmeden, ayrılık acısı yaşanmadan bu hasret bitmiyor bu özlem geçmiyor işte…

Ayşegül Taylan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


6,676,676,676,676,676,676,67
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


İlknur Odabaşı

 Kahveci : İlknur Odabaşı


  DUBAİ KUMUN BEREKETİ

Ya petrol biterse , sorun değil Honkong ve Singapur dan sonra bölgenin en büyük limanı olmak var , üstelikte bu liman aracılığı ile başlatılan ticari anlaşmaların imzalanması için Dubai vatandaşı birinin ortağınız olması zorunlu, buyurun gökdelenlerimizde ofisiniz olsun , güzel geniş kumsallarımız var dünyanın en lüx otellerinde kısa tatiller yapın , bu arada en ünlü marka mağazalardan alışverişinizi yapın.

İlk kez bir Ortadoğu-Arap ülkesine gidiyoruz şanslıyız çünkü 8 yıldır Dubai de yaşayan sosyolog arkadaşımız rehberliğimizi yapıyor, bunu önemsiyorum çünkü , ülkeler kadar insanları ve yaşam biçimlerini de ziyaret etmek güzel.
Ekim ayı itibariyle kalın giysilerimizi İstanbul da bırakıp , Dubai ye indiğimizde bembeyaz geleneksel kıyafetleri ile bizi karşılayan pasaport görevlilerinden geçtik, havaalanından dışarıya ilk çıktığımız anda tatil başlamadan bitti fikrine kapıldık çünkü sıcaktan buharlaşabilirdik. Neyse ki fazla uzun sürmedi adapte olduk.

Kendimizi bir anda şantiye ağlarının ortasında bulduk , renkli trafik yönlendirme ışıkları her gün güzergahı değişen yollarda çok olağan hale gelmiş.

İlk gözümüze çarpan dünyanın en yüksek binası olmak iddiası ile her gün bir kat eklenen BURJ DUBAİ söylenti midir bilinmez ben resmi bir yazıya rastlamadım ancak 365 katlı olacağından bahsediliyor.

BURJ EL ARAP şu meşhur yelken görünümlü otel o bütün gün sizinle ve hatta gece renkli ışıklarla görüş alanınız içinde. Medinat Jumeria otelinin lobi ve geniş bahçeli alanından kahvenizi yudumlarken bu otelin güzel görüntüsü size eşlik edecektir.

Ben yine de bir saatten fazla süren tenha güzergahlı bir yoldan gidilerek çölde kaybolduğunuz izlenimini veren BAB AL SHAMS otelini öneriyorum, konaklama ücreti oldukça yüksek fakat cafe ve lobisinden faydalanıp güzel bir yemek sonrası yine çölde yankılanan hüzünlü arap müziği eşliğinde meşaleler arasında bir akşam geçirip tekrar şehre dönebiliyorsunuz , yine AL AIN bölgesinde Jebel Hafeet dağındaki MERCURE GRAND HOTEL yüksek rakımlı yerlerden hoşlananlar için oldukça güzel ve eteğinde kaplıcalar bulunuyor, ( taksi yi önermiyorum benzin ucuz fakat mesafe çok fazla araç kiralamak daha uygun olabilir ).

Palm Jumeria ve Palm Deira palmiye deseni görünümündeki bu yapay adaların yapımı hala devam etmekte. ATLANTİS otelinin yıldızları ise fiyatı ile doğru orantılı, dünya ekonomisinin çıkmazda olduğu şu günlerde yazmak gelmiyor içimden.

Al Fahidi kalesinin yanında şehrin tek Müzesi, çok değil 1930 lu yıllarda kendi halinde bir balıkçı kasabasının bu günün e- devlet sistemi ile çalışan elektronik ağlarla örülü ve dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmesini aşamalarla , görsel anlatımlarla aktarıyor. 16 yy dan günümüze Portekiz, İran ve akabinde 1972 yılında İngilizlerin sömürgesi olmaktan çıkıncaya kadar olan dönem ve 7 emirlikten biri bu günkü DUBAİ.

Deniz suyu arıtma tesisleri sayesinde su sorunu yok atık suları da tekrar işler hale getirerek vahalar yeşillik alana dönüştürülmüş durumda , bir taraftan bu tesisler elektrik üretimine de katkıda bulunuyor.

Çevreciler insanların özensiz davranarak doğayı kirletip tükettiğinden bahsediyorlar haklılarda ancak burada tamamen tersine bir örnek işliyor verimsiz tüm çöl alanları vahalar yeşile dönüştürülüyor palmiye ağaçları ve bitkilerle saray bahçesi haline getiriliyor. 400 den fazla kuş çeşiti ile kuş izleme merkezine sahipler.

Sayısı belirsiz devasa gökdelenlerin her biri ise doğrusu mimarlık ödülü almış estetik şaheserler gibi şık duruyor beni daha da çok mutlu eden bu binaları dolduracak insanların enerjisi ve expatlara yeni iş olanakları sağlaması nedeniyle umut kaynağı oluşturmaları. Marina Walk ta etrafınızı çevreleyen gökdelenler arasında ışıltılar içinde aklınıza hiç bir olumsuzluk gelmiyor.

Ve de uçsuz bucaksız JUMERİA sahilleri JUMERİA BEACH PARK ta 5 Dirheme plaj keyfi , Dubai de halkın % de 20 si Dubai vatandaşı olup diğer nüfus büyük çoğunlukla Hint ,Pakistan,Afganistan, İran, Çin, Endenozya , Bengaldeş,Sri Lanka,Filipin , Lübnan kökenli , cuma resmi tatil günü ve plaj sarili Hint kadınlarından tutunda penye iç çamaşırları ile gözümüzün alışık olmadığı değişik mayo modelleri ile deniz keyfi süren Expatlarla ( Dışarıdan gelen işçiler ) tam bir şenliğe dönüşüyor.
Birde gece sessizliğinde termoslarını ve piknik örtülerini yanlarına alarak MAMZAR sahilinde dinlenen insanlara gıpta edebilirsiniz çok dinlendirici bir görünümü vardı.
Kalabalık bana göre değil diyorsanız 5 yıldızlı otellerin plajlarını tercih edebilirsiniz.

Expatlar ülkelerine göre iş dağılımı yapmışlar Uzakdoğulular otel ve yiyecek işlerinde, Pakistan ve Hint çalışanlar genelde taksi sürücüsü , diğerleri yol ve inşaat yapımında çalışıyorlar , mülteci olarak diğer ülkelere gitmek ve yoksulluğu kırmak için mücadele eden insanların hazin sonlarını düşününce bu huzurlu ve mutlu yüzleri görmek çok hoştu .

Dubai Creek te abra adı verilen deniz taksilerle tur yapıp Heritage VILLAGE den minik dükkanlardan hediyelik eşyalar seçebilirsiniz. Fakat en güzeli burada sabah 4 e kadar açık olan sahil kahvelerinde SISHA / Nargile içmek .

Safari turu çöl olan tüm ülkelerin programlarında var doğrusu stress atmak için oldukça güzel bir eğlence rezervasyon yaparken sağlık sorununuz var mı soruluyor arzu eden maceraperestler buggy adı verilen kum motosikletleri ile çöl safarisi yapabiliyor , Jeeple çölü geçtikten sonra Falcon / şahinle resim çektirmek , kına , yerel kıyafetlerle deve gezisi , klasik Arap yemekleri kebaplar, humus, tebula ,fetuş sonrası Arap kahvesi ve yine nargile keyfi karanlık iyice bastırdığında gökle çölün birleştiği nefis bir ortamda Arap dansöz , çölde yankılanan müzik güzeldi doğrusu.

Bütün bu etkinliklere katılmak için AVM lerin altında turizm ofisleri var zaten oteller kendi tur programlarını yapıyorlar.

Dünyanın en büyük ödüllü at yarışları yapılıyormuş , fakat bulunduğumuz dönemde denk gelmedi. Şeyh Al Makdum un en büyük hobilerinden biri olması nedeniyle bu konuda çok cömert davranılıyormuş.

Tabii ki olmazsa olmaz meşhur Emirates Mall sadece AVM değil içinde kayak imkanı olan çölden kayağa meraklılarına hizmet ediyor.

Wafi Pyramid AVM de diğer ilginç bir yapı Mısır piramitlerinden esinlenmiş .

Pek çok devasa AVM var ancak Deira City Center ve Festival City Center diğerlerine göre daha uygun fiyatlı ürünler satıyor, çünkü markalı ürünler kadar bilinmeyen firmaların iyi ürünleri de mevcut.

Asırlardır savaşların bitmediği Ortadoğu da halkın umut kaynağı olması, Askerliğin zorunlu olmaması , dünyanın pek çok yerinden gelen insanlara iş olanakları yaratılması, evliliklerin çok erken yaşta yapılmasına ve kanunların birden fazla evliliğe izin vermesine rağmen tek eşliliğin tercih edilerek daha az çocuk sahibi olmanın tercih edilmesi , okullarda mümkün olabilecek en iyi eğitimin sağlanması konusunda çalışmaların olması , yoksulluğun akla gelmediği aksine insanların her şeyin en iyisine layık olduğu en şık evler, en şık son model arabalarla yapay da olsa bir cennet olması,market kuyruğunda tesettürlü Arap kadını ile mini etekli Avrupalı kadının dostça sohbet edebilmeleri nedeniyle hoşgörünün her yerde hissedildiği bu güzel şehirden hayranlıkla ayrıldığımızı söyleyebilirim.

Not: Gezi yazılarımda çektiğim fotoğrafları kullanmıyorum WEB görsellerinde profesyonel fotoğrafçıların yayınladığı fotoğraflar sayesinde belirttiğim yerlerin muhteşem fotoğraflarına ve sitelerine ulaşmak mümkün.
Ekim 2008 1 USD = 3.68 Dirhem


İlknur Odabaşı


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,938,938,938,938,938,938,938,938,93
14 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Barış Güvercini : Banu Kurtis Chouard


  IKEBANA ÇİÇEK DÜZENLENMESİNİN TEKNİK KURALLARI
  -11



DALLARI YERLEŞTİRME VE TUTTURMA ÖGELERİ Dalları ve çiçekleri, dengelerinin bozulmaması için sağlam yerleştirmek gerekir. Sağlam yerleştirmekten amaç, vazonun ya da kabin içine iyice tutturmaktır. Japon çiçek sanatı üsluplarından Rikka, Seika ve Nageire'de tutturma işlemi "TOME" denilen dal parçacıkları ile yapılır.

Moribana ve tüm modern Ikebana buketlerinde ise "KENZAN" adı verilen, demirden yapılmış çivili bir kalıp (pikflor) kullanılır. Dallar bu kalıbın çivileri uzerine saplanır.

Sert odunumsu dallar ve fazla sert çiçek sapları daima verev kesilir. Dallar kalınsa, sap dipleri ya yarılır ya da içten oyulur ve sapı düşey tutarak kenzana bastırılır. Eğer dalın eğik durmasını istiyorsak, dalı kenzanın çivileri arasına sıkıştırarak, kabuklu tarafı çivilere gelecek şekilde, istediğimiz açıda eğeriz. Bunun için sağ elimizle dalın dibini, sol elimizle de kenzanı tutar ve sıkıca bastırırız.

Daha yumuşak olan çiçekli dalların sapları dikey olarak kesilir. Verev kesersek, kenzana oturtmak güçleşeceği gibi, çiçeklerin ağırlığının sapı kırması olasalığı da vardır.

İnce bir dalı kenzana sıkıca tutturmak için de çeşitli yöntemler vardır. Dalın dibine kağıt sarmak, dalı daha sağlam bir dala bağlamak veya dalın alttan iki-üç santimetre uzunluğundaki bir parçasını "V" şeklinde bükerek, bükük yerden kenzana yerleştirmek gibi.

KAP VE VAZO SEÇİMİ

Ikebana çalışmaları için orjinal Japon vazoları ithal edilerek, tüm dünyada satılmakta ve bu öğrenimi yapan meraklılar malzeme yönünden zorluk çekmemektedirler. Yurdumuzda ise orjinal olsun olmasın, yerli malı olan bir çok vazo ve kaplarla Ikebana buketi yapmak sorun değildir.

Ancak, Rikka ve Seika gibi klasik buketlerde tomeler ile çalışmak istendiğinde, seramik vazoların iç cidarına tenekeden bir astar geçirmek gerekir. Bu da vazoların kırılmasını önleyecektir.

Ayrıca, yurdumuzda modern Ikebana buketleri için yeterinden fazla vazo, kap bulunduğu gibi, bu üsluplar için sepetler içine yerleştirilen basit bir tasın içine kenzan koyarak veya biraz derince yemek tabaklarının içinde bile gerçeklestirilebilinir. Kapların içine devamlı su konulduğundan, zamanla bu kapların içi beyaz satıhlı bir kireç tabakası ile kaplanır. Bu lekeler için kabın içine bir miktar sirke konur ve bir gece bekletilerek temizlenir.

Ikebana'da, çiçekler ve içine yerleşecekleri kap ya da vazo bir bütün oluşturur. İster ince-uzun bir vazo, ister yassı bir tepsi olsun veya yuvarlak ya da kare biçimli, ya da gayrımuntazam birşey olsun, kap yalnızca çiçekleri taze korumak için bir su kabı değil, çiçekleri içine alıp ayakta tutan ve düzenlemeyi tamamlayan bir ögedir. Bu nedenle de büyük bir özenle seçilmesi gerekir.

Kabın üç belirleyici özelliğinin (biçim, renk ve dekor) bizzat Ikebana'nin kendisi ile uyumlu olmasi gerekir. Fazla süslü-püslü, gösterişli kaplardan kaçınmak gerekir. Kabın sadeliği ölçüsünde düzenlemenin asıl güzelliğinin daha çok ortaya çıkacağı şüphesizdir.

Kabın boyutları da önemlidir. Çok büyük bir kapta çiçekler kaybolur, küçük bir kap ise çiçekleri boğuyormuş izlenimi verir.

Tablodan, çok basit/şematik olarak, dört temel üslubun her birine uygun kapları görebilirsiniz.



MEVSİMLERE GÖRE DAL VE ÇİÇEK SEÇİMİ



Dal seçiminde, kışın; kalıcı yapraklı dallar, çamlar ve yapraklarını dökmeyen tüm ağaçlar ve az sayıda taze çiçek. İlkbaharda; tomurcuklu dallar, turfanda çiçekler. Yazın, çeşitli çiçekli dallar ve istenildiği kadar çiçekle, sonbaharda; kızıl renkli yapraklı dallarla, kuru dallar ve başta Kasımpatı olmak üzere, tüm saksıda yetişen ve su bitkileri çiçekleri kullanılır.

Buketlerde hep bir sonraki mevsimin habercisi olan dal ve çiçekler kullanılır.

Banu Kurtis Chouard

Redaksiyon :
Ferda Önler


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Adnan İslamoğulları


gitmek vaktidir...

Ve'l-hâsıl gitmek vaktidir...
Lâkin nereye gidilir?..
Ölmedikçe?..


Düzensizlik Mahşeri...

Gelenek ve gelecek arasında sıkışıp kalmış, gelenekten geleceğe oksijen takviyesi yapma kâbiliyetinden mahrum bir ülke bu ülke...

Felsefî ve fikrî derinliğin kendisine yaşama alanı bulamadığı, felsefesiz, fikirsiz, romansız, resimsiz, heykelsiz, tiyatrosuz, musikisiz ve galiba en mühiminden bir eksiklik; muhalefetsiz bir çürümenin içinde, idrâkimizin pencerelerinin kapandığı, içine ışık sızmadığı bu ülkede küf kokuyor etraf… İçinde yaşadığımız felâketleri yokluğa fırlatamıyoruz; her ân bir yenisi hayat buluyor...

Kalbimizi, kafamızı, düşüncelerimizi, ideallerimizi, özgürlüklerimizi, meslekî âhlâk ve prensiplerimizi ve dahi ruhumuzu; insanî tarafları tamamen unutulmuş iktisadın acımasız kanunlarına peşkeş çekiyoruz...

Sanki hâlimizden bir ân bile hoşnûd olmamıza izin vermeyecek kadar yoğun seyreden hâl-i pür melâlimize yeterince korkunç bir ad takamıyoruz açıkçası...

Sanatsız, kalite kaygısından uzak, iki yüz-ikiyüz elli kelime ile hayatının büyük bir kısmını tüketen ve en fazla elli yıl öncesinin bir kaç kelimesine bile tahammülü olmayan zavallı nesiller, iç kaldıracak derecede hamâsete hapsedilmiş bir milliyetçilik, ağızlara pelesenk edilen ve arkasına aslında saydamlıktan nefret eden ve korkan seçkinlerin saklandığı liberalizm simülasyonu...

Aristokrasisini yitirmiş, üstelik milletin geçen yüzyıllarda kendi kendine geliştirdiği babadan oğula geçmeyen soyluluk tarzlarına ve geleneklerine sırt çevirmiş, 'Demokrat Parti'nin, 'Her mahalleye bir milyoner', 'Anavatan Partisi'nin "benim memurum işini bilir" popülizmiyle tahrik edilen sınıf değiştirme gayretleri ve günümüzde AKP'nin medyaya uyguladığı gayrı resmî 'Takrir-i sükûn' kanunu derecesindeki hükümet-medya ilişkilerinin sağladığı derin ve derin olduğu kadar zifir karanlık ve alabildiğine zifir sessizlik, yerden bitercesine türeyen, görgüden kıt ama paradan yana zengin orta sınıf şaşkınları...

Dinin yalnızca ibadetten ibaret olmayıp, aynı zamanda bir ahlâki bütün olduğunu görmezden gelen ve hâlâ yerleşik bir düzene uyum sağlayamayan göçebelik-köylülük. Çirkin minâreler, nisbetsiz kubbeler, gecekonduları meşrûlaştırma kılıfı olarak mantar gibi çoğalan cami yaptırma dernekleri, dağıtmaktan çok toplamağa alışan vakıflar, halkın faiz korkusuyla yastık altı mevduatlarını kendi şirketlerine kredi olarak veren 'ihlas'lı finanslar, holdingler..

Hiçbir başarısızlık, hiçbir yolsuzluk, soygun, talan ve hırsızlık, hiçbir gaf ve hiçbir skandalın ardından gerçekleşmiş tek bir istifayı tarihine kaydedememiş cumhuriyetimiz!..

Ülkenin kalite ve donanım kaygısı taşıyan yetişmiş insanlarını tribünlerde oturmağa mecbur eden, aslında ne kadar da önemli olan siyaset alanının boşluğunun sebepleri ve bu boşluğun taşra siyasetçileri tarafından nasıl doldurulduğuna dair tek bir bilimsel araştırmanın bile yapılmadığı bu ülke…

Haddızâtında fikir ve dahi siyâset, insanca varoluşumuzun pek tabiî bir tezahürü. Düşünüyorum ki insan bir topluluk dahilinde ve bir toprak üzerinde durduğunu idrak ettikçe, siyasî tavır-alışların zincirini tahrik etmektedir. İnsanın kendi derûnu âdeta toplumun ve toprağın nabzı mesâbesindedir ve topluluğa iştirâki nispetinde, toprağıyla alakası nispetindedir; haydi gelin bu serencâmı kısaltıp 'toplanmak' diyelim; toplandıkça kendi tek oluşunu kavrayabilmektedir. Lâkin bu memleket külliyen bir istisnâ teşkil etmektedir; yani, en ince duyuşlardan, hissedişlerden, en kaba ve yoğun sosyal teorilere kadar hiçbir kalb-i salîmin ve hiçbir akl-ı selîmin ihâta edemeyeceği bir 'düzensizlik mahşeri...' hüküm-fermâ bu ülkede…
Ve'l-hâsıl olmuyor...
Sakîl.. savruk kalıyor herşey.
'Kuvve-i derrake' demişler eskiler; kuvvetli anlayış... Öyle hissetmekteyim ki derkeden cümlem gözlerimde toplanmış ve orada karar bulmuş...
Bu suretle bakıyorum etrafıma ve anladığım da bundan ibâret bulunmaktadır.
Gördüğüne inanmak?
Ve çepeçevre acı, zillet!..
Ve'l-hâsıl gitmek vaktidir...
Lâkin nereye gidilir?..
Ölmedikçe?..

Adnan İslamoğulları


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,229,229,229,229,229,229,229,229,22
9 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Servet Yaylı


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


BENİM ADIM BARIŞ

Ben esince gül açar özgürlük
Çiçeklenir insan kardeşlerim
Uyanır irin uykularından
Pırıl pırıl sabahlara.
Ben doğunca uçmaya başlar kuşlar
Başlar aydınlık bir yolculuk
Erdem, özveri ülkesine
Bir bir kapanır kör kuyuları düşmanlığın
İndirilir kin bayrakları burçlarından.
Ben gelince düğün bayram eder dostluk
El ele tutuşur iyilik güzellik doğruluk
Tuz buz olur korkunun krallığı
Sevginin cumhuriyeti kurulur.

Erhan Tığlı

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

İnternet bağlantı hızınızı test edebileceğiniz en yasal site http://speedtest.turktelekom.com.tr/ Bakın bakalım size taahhüt edilen bağlantı hızı gerçek mi? Yoksa etrafa hava attığınız kadar yok mu?

Flash oyun oynamayı sevenlere http://www.koreus.com/jeux/nouveau/ alternatif bir web sayfası. Değişik oyunlar ve yenilenmiş arayüzünü daha önceden bu siteye girmiş olanlar fark edeceklerdir.

Benim bu zamana kadar gördüğüm en kapsamlı paylaşım sitesi. http://www.mininova.org/ Kullanım için sizlere tavsiyem, ilk olarak herhangi bir paylaşımı indirmek istediğinizde karşınıza çıkan "To start this P2P download, you have to install a BitTorrent client like" yazısının sonundaki Vuze ya da µTorrent programlarından birini bilgisayarınıza yüklemeniz olacaktır. Böylece istediğiniz dosyayı sorunsuzca bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-08©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Elbette
Candan Erçetin









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20081119.asp
ISSN: 1303-8923
19 Kasım 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com