Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.521

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 25 Kasım 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Şükürler Olsun!..


Merhabalar

Şükürler olsun yanlış anlamışız. İkinci konma düşerse siyaseti değil, genel başkanlığı bırakırmış. Vallahi yüreğime iniyordu Tayyip Bey. Siz giderseniz, kurda kuşa yem oluruz diye bir korkmuştuk ki o kadar olsun. Vatan size minnettardır.

Bu ulufe dağıtımı öyle bir olay ki, yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali. Tayyip Bey'in bizzat verdiği direktifle harekete geçen Valilik ve belediyeler harıl harıl, çuval çuval, kutu kutu, kömür erzak, işte Tayyip Bey ne verdiyse dağıtıyor. Fakir fukaranın biraz yüzü gülüyor ama parsayı benim paramla hovardalık eden, sevap işleyen iktidar topluyor. Bir yaşlı hanım mikrofona "Kim verirse oyumuz ona." diyordu. Eh zaten istenen de bu. Normal olarak yapılan bu işleme itiraz etmek gerekir ama edemiyoruz vicdanımız sızlıyor. Bunu gayet iyi bilenler de sinekten yağ çıkartıyor. Başta ihtiyaç sahiplerinin listeleri hazırlanmış, tabi seçmece. Ama şimdilerde liste falan hak getire. Mahalleye dalan kamyon yığıyor malı. Doğalgaz kullananı da alıyor, topladığı çalı çırpıyla ısınmaya çalışanı da. Bir de utanmayıp satıyorlarmış. Yaratılan sadaka toplumunun gem vurulamaz ahlaki yoksunlukları da birer ikişer sökün ediyor haliyle. Yazık oluyor yazık, bu güzelim memlekete.

...

Youtube yasağı sürüyor mu hâlâ? Ciddi soruyorum, ben de hiç kesilmedi de meret. Doğrusu, ne yaptığımı da unutmuştum. Ama geçen gün Tayyip Bey de girebildiğini söyleyince aklıma geldi. Biraz düşününce hatırladım. Hani hâlâ giremeyip takılanınız varsa çekinmesin bana bir eposta atsın, kendisine gerekli bilgileri göndereyim. Aslında biliyorum pekçoğunuz zaten biliyor çözümü. Hergün Türkiye'den bir milyonu aşkın kişi giriyormuş. Böylesi yaptırım fakiri nafile bir yasağı inatla sürdürenlere, buna çeşne olanlara bizden bir milyon selam olsun dercesine... Esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


 Kahveci : Nevriye Hamitoğlu


Sonbaharda Yağmurlu Günlerin Kayıp Gölgeleri…

Sonbaharın yağmurlu bir gününde Dolmabahçe'den Beşiktaş'a doğru giden kızıl caddede yürüyorum. Islanan ayaklarıma aldırmadan ağaçlardan dökülen yerdeki sarı kırmızı yaprakları çiğneyerek yürürken, yanından geçtiğim asırlık ağaçlar, bana inat kurumuş yapraklarını daha çok üzerime düşürüyor. Ağaçlara tebessümle bakıyorum. Gövdeleri ne kadar da büyük? Dalları ise hayat damarlarımız gibi, ince ve kalın… Dalların üzerinde birkaç karga, benim gibi yürüyenleri ve yoldan geçen arabaları seyrediyor. Gri bulutlar güneşin çıkmasına izin vermezken martılar, yağmurun sevinci ile kanat açmış uçuyorlar yükseklerde. Denizin mavi yeşil köpüklü dalgaları, kıyıya bütün hırçınlığıyla çarpıyor.
Ben ise hüzünlü bir şarkının mırıltısında geçmişimdeki yağmurlu günlerin kayıp gölgelerini arıyorum. Her yağmur damlasında bir hatıra olan kayıp gölgeler… Cebimden çıkardığım çikolatanın kağıdını yavaşça sıyırıp çikolatayı ucundan ısırıyorum ve damağımda bıraktığı o tadı hissederek, bir dakika durup gözlerimi kapatıyorum. İşte o his... Çikolata tadı ve çikolata kokusu…

Böyle bir yağmurlu günde ablamla küçük avuçlarımızda bozuk para ile evin bahçesinden çıkışımız… Pastaneye giden yokuşun merdivenlerinde pantolon paçalarımızı ıslatan su birikintilerinin üzerinden atlayarak inişimiz… Çikolata kokulu pastaneye girdiğimizde, çeşitli pastaları gören gözlerimizin kocaman açılması… İçime çektiğim çikolata kokusunu bütün benliğime hapsetmem… Yağmurlu o sonbahar gününün gölgesi, hayatımın diğer yağmurlu günlerinde beni takip edecek olması… Yağmurlu günlerin çikolata yeme isteğimi uyandırması…

Ya sizin geçmişinizdeki yağmurlu günlerin kayıp gölgeleri?

Okulda ders dinlerken öğretmenin mırıltılarına karışan yağmurun sesi ile tatlı bir uykunun sizi sarması… Başınızı kolunuza koyup arka sıralarda görünmeden rüyalara dalışınız… O rüyalar ne güzeldi ki dertsiz, sadece sevdiğinizi , aşık olduğunuz kişiyi gördüğünüz… Belki de uzakta belki de bir sınıf ötenizde, belki de hayalden ibaret…

İlk randevunuza giderken üzerinizde şık olduğunu düşündüğünüz ama şimdi gülümseyerek hatırladığınız bir elbise giyişiniz… Aynanın karşısında özenle hazırladığınız saçınızın yağmurda ıslanışı… Geç kalmamak için koşar adımlarla buluşacağınız kafeye giderken, yoldan geçen arabanın yerdeki yağmur suyunu üzerinize sıçratması… Ama onunla göz göze geldiğinizde kalp atışınız ve ilk heyecanınız ile vücut sıcaklığınızın artması ve üzerinizdeki yağmurdan eser kalmayışı…

Yağmurlu günün ortasında sevdiğinizden ayrılışınız, gri gökyüzü yağmurla ağlarken sizin de hıçkırarak ağlayışlarınız… Yanılmaların, kararsızlıkların, gelecek korkuların, hesapsız vaatlerin pişmanlıklarında ya da öfkesinde yüreğinize bir daha sevmeyeceğinize dair söz verişiniz… Ama gelecek baharda bundan sonraki sonbaharlarınızda birlikte olacağınız kişiyi bulmanız…

Sokağın köşesindeki mağaza önünde uzun zamandır görmediğiniz dostunuzla buluşmanız ya da tesadüfen karşılaşmanız, yağan yağmurun gök gürültüsüne karışan yüksek kahkalarınızla hızlı adımlarla yürüyüp en yakın bir kafeye sığınarak sıcacık bir kahve içmeniz ve keyifli sohbet edişiniz…

Yağmurlu bir hafta sonu, bütün kalabalıklardan uzak evinizde huzurla koltuğunuzda otururken fırında pişen cevizli kurabiye kokusunda, misafirlerin ya da gelmesini istediğiniz kişinin gelişini yağmurun sesini dinleyerek bekleyişiniz…

Beyaz gelinlik giydiğiniz ya da damat olduğunuz o yağmurlu günde, hayatınızın yeni bir başlangıcının heyecanında, tatlı yorgunlukların içindeki mutluluğunuz… Ve belki de böyle bir günde hayatınızın en değerli varlığını, sizin bir parçanız olan bebeğinizi kollarınıza alışınız…

Yağmurlu günün akşamında anlamsız kavgalardan kurtulmak için evin kapısını çarpıp çıkmanız ve yalnızlığınızı düşünerek, nereye gideceğinizi bilmeden İstanbul'un karanlık sokaklarında yürümeniz… Bir kafeteryada yudumladığınız sıcacık bir çayın damağınızda bıraktığı o tadta, o günü hep hatırlayışınız…

Belki de yağmura inat, belki de sıkıntılarınızdan arınmak ister gibi yağmurda ıslanmak isteyişiniz ve kimseye aldırış etmeden yağmurda yürümeniz, kollarınızı açarak dans etmeniz, deli gibi ağzınızı açarak dilinize konan yağmur damlalarını yutmanız, hayatın içinde varolduğunuzu düşündüğünüz ve bütün bu ıslanışlardan sonra bir hafta evde soğuk algınlığından evde yatışınız…

Sonbaharın karanlık bir gece yarısında aldığınız kara haberle yüreğinizden büyük bir parça koparken, tanrının gözyaşları mıydı cama vuran yağmur damlaları? Dökülen yaprak gibi toprağa gömülen o insanla paylaştığınız kısacık birkaç zamanın kayıp gölgelerini hatırlamaya çalışmanız…

Hangisiydi sizin geçmişinizdeki yağmurlu bir günün kayıp gölgesi?

Nevriye Hamitoğlu
nevriye.h@hotmail.com



Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,809,809,809,809,809,809,809,809,809,80
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Beyhan Ada


Avrupa'da Türk olmak

Kimse mutlu değildi yaşadığı buradan, ne buralı ne de oralı olmaktan.
Oraya gidersin Alamancı, buraya gelirsin yabancı.
Kendimiz de bilemedik nereye ait olduğumuzu.
Oraya gidersin dışlandığını hissedersin sanki, 'sanki yetmiyor burada dışlandığım dersin bir aah çekersin', sadece kendi kendini yersin.
'Entegre olamadın gitti şu ülkeye' dediler, habire ağız burun büktüler ne seni beğendiler ne de giyimini. Kara kafalıyız diye korktular görüntümüzden, anlamak istemediler ne geçer gönlümüzden.
'Sizin kültürünüz burda sökmez' sözünü temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koydular önümüze, 'ne biliyorsun kültürüm hakkında' dediğimizde 'ee erkekler 3-5 kadın alırlar, kadınlar sırayla beylerinin peşinde sıralanırlar' diye zırvalarlar.
Hatanın en büyüğü bizdeydi oysa ne kendimizi anlatmak için çaba gösterdik ne de bizi dışlamalarına sesimizi çıkardık. Elin gavurundan daha iyi bilecek degildik ya. Ama el koydum ben kendi adıma, tabiri caizse bu elin gavuruna savaş açtım.
'Böyle gelmiş böyle gitmeyecek bu' dedim aldım elime bayrağı, soyundum Türklerin avukatlığına.

1- Ben Türk'üm, Türkiye'liyim, lakin yaşadığım ülke Hollanda.
2- Entegre olmasaydım ne aile doktoruna randevu ile gider ne de doktora gitmek için bisiklete binerdim.
3- Kara kafalıyım ama geri kafalı değil, kafamın rengi ile değil içindekileri ile yargıla beni.
4- 'Kültür' dersen orda bir 'dur' derim, bizimkiler hic olmazsa onaylamasam dahi imam nikahı yapıyorlar, sizinkiler heyecan olsun diye önüne gelenle yatıyorlar.
5- Kültür tek bir örnekle sınırlanmaz ben ikincisini vereyim, kültüre sığınıp eroini satmayı serbest bırakıyorsunuz, sonra zararlarını anlatan bilgilendirme projelerine dünyanın parasını sayıyorsunuz.
6- Ermeni soykırımı diye saldırmaya çalışıyorsunuz, bense' Almanları sevmiyorsunuz, ben bir Türk olarak yaşadığım ülkenizde Almanların bana verdiği silahı size çevirsem' dediğimde aval aval yüzüme bakıyorsunuz.
7- Siz bizi beğenmez küçük görmeye devam ederken, biz sizin iyi yönlerinizi kapıyoruz, sonra mecliste koltuklarınızı.
8- Ana dilimizi çocuklarımıza öğretmemek için 'yaşları müsait değil' diyorsunuz, buna istinaden 'dil öğrenmeniz şart' baskısı ile 60 yaşında insanımızı dil kurslarına gönderiyorsunuz. Otuz yıl önce nerdeydi aklınız.
9- İki kültür arasında sıkıştı olarak gördünüz çocuklarımızı, biz ise iki kültürün zenginliğini aşıladık tüm gücümüzle.
10- 'Kadınlar sizde söz sahibi değil, en son sözü erkekler söyler değil mi' diyorsunuz, 'haklısınız son sözü erkek söyler, sen nasıl istersen karıcığım' der diyorum büyük bir zaferle.

Ben savaşıma devam ediyorum kendi adıma, artık aydın düşüncelerimiz ile onlardan farksız olmadığımızı sadece tek farkın kafa rengimiz olduğunu bilmeleri için.

Saygılarımla…

Beyhan Ada


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,559,559,559,559,559,559,559,559,559,55
11 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Ersel Akant

 Kahveci : Ersel Akant


  Bülent Ecevit ve Köy Kent

Son yıllarda, kentlerdeki istihdam olanaklarının kırsal kesime göre çok daha fazla olmasından dolayı, göç kaçınılmaz bir hal almaktadır.

Bütün bunlar, alt yapısı yetersiz olan kentlerde işsizlik, ulaşım gibi birçok sıkıntı yaratmaktadır.

Böyle bir tabloda köylü sınıfını ihmal etmek ciddi bir yanlıştır. Batıda sanayisini tamamlamış sol partileri örnek alan Türkiye`deki bazı sol partiler kırsal kesim sorunlarıyla pek ilgilenmezler. Bu yüzden kırsal kesim seçmenleri genellikle sağ partilere kayarlar.

Bu güne kadar bu konu üzerine en mantıklı ve en somut bir şekilde Bülent Ecevit eğilmiştir. Bülent Ecevit`in uygulamak istediği Köy Kent projesi ne yazık ki halka tam olarak anlatılamamıştır.

Köy Kent projesinin temel ilkesi, kalkınmanın köyden değil, köylüden başlamasıdır. Bu cümleden de anlaşılacağı gibi bu bir toplumsal dönüşüm projesidir. Köylünün kalkınması, köylülükten kurtulması ve dönüşüm geçirmesidir.

Bu projenin; pilot bölge olarak seçilen köylerdeki başarısı ortadır. Hatta bu projeye destek amaçlı Dünya Bankası`nın kredi açtığını da unutmamak gerekli.

Peki sizce pilot bölgelerde başarısı ispatlanmış böyle bir projeye, kendini sol olarak tanımlayan bir parti karşı çıkabilir mi?

Ne yazık ki, evet…

Hadi sağ partileri anlarız da, hem alternatif üretemeyip hem de köylü sınıfı için hazırlanmış böyle bir projeye karşı çıkan sol partileri anlamak gerçekten çok zor…

Ersel Akant
erslaknt@gmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,808,808,808,808,808,808,808,808,80
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 KAHVE-TUR : Cem Polatoğlu


TAKA'N VARSA KIÇINDA, iŞ'iN VARSA BAŞINDA DURACAKSIN....

Demiş atalarımız...

Geçen yıl, sadece para uğruna, üstelik yanlış yapıldığı için 2 kez daha tekrarlanan ameliyatlarım sonrası yaşama küsmüştüm. Hadi leyn dedim.. İyi beslen, sağlıklı yaşa, spor yap, çok çalış hikaye.. Kasabın biri gelsin, para kazanmak için oranı buranı biçsin... Üstelik de yanlış biçsin. Sonra bir diğeri onu düzeltmeye bir daha, olmadı bir kez daha ameliyat etsin.. Reva mı bu?.. Kader mi diyeceğiz şimdi bunun adına?

Her nekadar adımız "Türsab'daki satanist" e çıktıysa da kendi çapımda inançlıyımdır. Bir allahın kulu da çıksın bana kul hakkı yedi desin, bir öbürü de paramı ödemedi, sigortamı yatırmadı yada ticarette beni dolandırdı...Yok öyle bişi. Ama hepsi hikaye.. Yetkili ! bunları kaal'e almıyormuş demek...

Küstüm ben de herşeye.. Bodrum'dan bir ev aldım.. Niyetim artık orada yaşamak...

Aylardan Şubat.. İşimi, 18 senelik işi profesyonel arkadaşlarıma bıraktım. Sistem oturmuş artık. Aldı-verdi'yi ben Bodrum'dan internet üzerinden hallederim. Hele bir konu komşu ile tanışalım.. Benim gibi sonradan görme! Bodrum'luların kışlık mekanı Bodrum-Marina... Zaten Gümbet'i, Bitez'i, Turgutreis'i köpekler basmış.. Arabadan inmeye korkarsın.

-Merhaba. Ben Cem. Turizmciyim. Yanlış ameliyat oldum. Küstüm geldim Bodruma
-Merhaba ben Musa. Eski fabrikatör. 3 fabrikam, yüzlerce çalışanım vardı. Küstüm geldim Bodruma..
-Ben Esra.. Emekli kolej öğretmeni.. Şairim. Beni kimse anlamadı. Geldim Borduma. Ben Çağrı, Yazarım.. Nalan, Ressam.. Umut, el sanatları, ebruli sanatı v.s.
-Arif, halen aktif mimarım. Ayşın, genç emekli modacı.
-Özlem, Ahmet, Hüseyin, Burçin...... Bunlar da genç emekli dullar..
-Kutgün, Asuman, Cenk, Müge, Çağdaş... Onlar, yolun yarısını geçmelerine rağmen, elmanın diğer yarısını bulamayanlar.

İşte yeni arkadaşlarım. Günaşırı etkinlikler düzenliyoruz. Bugün "Recep'in kahvesi"nde okuma günü... Sandalyelerden bir daire çizdik çıtır çıtır odunun yandığı sobanın etrafına. Neymiş?; herkes okuduğu kitaptan birer ikişer paragraf okuyacakmış... İyi de ben daha elime kitap mitap alamadım. Gazete okusak?... Ya da ben "pas" desem... Yarın Kaptan'ın kahvesinde şiir günü.. Herkes bildiği bir şiiri okuyacak. Eyvah.. Tek bildiğim "Yağdı yağmur....." Sonraki gün Davut'un kahvesinde Nalan Hanım'ın resim sergisi. Herkes bir yorum yapıyor. Terminoloji farklı. Anlamadığım ne çok kelime varmış bu resim işinde. Dualist, subjektif, naturalist v.s.. Sıra bende. Bendeniz kankam Erman Toroğlu terminolojisi ile yorumlasam ayıp kaçar mı acaba?.. Hocam, bi kere bu resimdeki karının karpuzları ofsayt ...

Neyse. Böyle gidiyor etkinlikler. 1. Hafta OK.. iyiydi.. 2. Hafta of ama yaaa.. 3. Hafta.. Ya yeter yaa.. 4. banane yaa.. 5. Hafta hstr yaa.. 6. Hafta okula gitmemek için ateşi çıkan ilkokul talebelerine döndüm. Bahane üstüne bahane..

Yeni bir meşgale bulmalıyım. Hmm.. Teklif güzel. Ramiz abi balığa davet etti. Sabah 5'de buluşacakmışız.. Abi, randevulaştın mı ki balıklarla 5'te diye.. Şööle 10:00 gibi buluşsak.. Olmaz! 4'de uyandırdı beni.. Takım taklavat ondan. Geceden hazırlamış. Saatlerce sürmüş. Çıktık yola.. 1 saat sonra mekandayız. Saldık oltaları... Hadi balık.. Gel! Saat 07:00, tık yok.. 08, Gel len bi dene.. 09.. Ohh Ramiz abi çekti bir tane.. 10:00, 11... eeee gelmezsen gelme.. [beeeeep] balığı.. Çek abi limana.. 5 lira verdim mi kralını kiloyla alırım lan ben bu balığın..

E n'apcaz şimdi?.. Koyları dolaşalım... Güzel; Gümbet, Bitez, Akyarlar, Turgutreis, Kadıkalesi, Gümüşlük, Yalıkavak, Gündoğan, Tükbükü, Gölköy, Torba.. Tombik-tombik hooop geri; Torba, Gölköy, Türkbükü.... Bu da bitti.

Akşamları yine Marina, olmadı Güvercinlik restaurantları, olmadı Gümbet plajında kayıkların yanında çilingir sofrası. Göbek yürüdü, ayık dolaşamıyoruz artık. Bu arada İstanbul'da işler b.ktan gidiyor. Ciro %80 düştü.. Tamam, çocuklar ellerinden geleni yapıyor ama.. ama.. işte. Olmuyor nedense. Ablam Allaha ısmarladık demek için aradı. Amerika'ya gidiyormuş.

- kaça buldu bizim kızlar sana bileti?
- başka yerden aldım bileti.
- haydaa. niyekine?
- e şimdi ben bir-iki sordum. Detay alamadım. E sen de yoksun..
- n'olmuş ben yoksam?
- Şimdi bişeyi yanlış anlarlar, bişi olur. Sana da dönmek olmaz şikayet gibi..
- eee?
- e si gittim başka yerden biletimi aldım..

Ablam bu. Öz.. Biletini başka acentadan almış...

Bir başka gün kanka'lardan biri aradı. Muhabbet esnasında Benelüx (Belçika-Hollanda-Lüksemburg) turu yaptığını söyledi. Dedim
- e oğlum söyleseydin ya indirim yapardık..
- yok yaa, ben sizin şirketi aradım.. Dönmediler geri. Ben de ... şirketi ile gittim..
- nassı yani ya kanka?..
- e sen yoksun...

Tabi bu süreç devam etti.. Ablalar, akrabalar, kankalar, tanıdıklar, dostlar... İhalelerde "sıfır" çekmeler. 10-11:00 de ofise gelmeler, akşam 5'te vınlamalar, kafa izinler, ilanda, web'de yanlışlıklar, satışta isteksizlikler.
Bi dakka yaa bi dakka.. Yettim gari..

Atalarımız haklı; Tarlan varsa içinde, taka'n varsa kıçında, iş'in varsa başında olacaksın...

İşimin başındayım dostlar.. Hoşbulduk.. Bekleriz efendim..

Sevgilerimle

Cem Polatoğlu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,809,809,809,809,809,809,809,809,809,80
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Halil Önceler


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


UMUT IŞIĞI

Hadi dostlar el ele verelim gelin
Yaşamayı edelim gelin
Çıkalım doruğuna
Doğrunun iyinin güzelin

Sımsıcak bir sevda soluğuyla
Türküleşti mi dünya
Olamaz artık mutluluk bir rüya
Umudumuz özlemimiz
Sararıp solmamışsa
Korkma, aydınlıktır sonu her tüneli

Erhan Tığlı

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

İnternet bağlantı hızınızı test edebileceğiniz en yasal site http://speedtest.turktelekom.com.tr/ Bakın bakalım size taahhüt edilen bağlantı hızı gerçek mi? Yoksa etrafa hava attığınız kadar yok mu?

Flash oyun oynamayı sevenlere http://www.koreus.com/jeux/nouveau/ alternatif bir web sayfası. Değişik oyunlar ve yenilenmiş arayüzünü daha önceden bu siteye girmiş olanlar fark edeceklerdir.

Benim bu zamana kadar gördüğüm en kapsamlı paylaşım sitesi. http://www.mininova.org/ Kullanım için sizlere tavsiyem, ilk olarak herhangi bir paylaşımı indirmek istediğinizde karşınıza çıkan "To start this P2P download, you have to install a BitTorrent client like" yazısının sonundaki Vuze ya da µTorrent programlarından birini bilgisayarınıza yüklemeniz olacaktır. Böylece istediğiniz dosyayı sorunsuzca bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-08©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Don't Let Me Be Misunderstood
Santa Esmeralda









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20081125.asp
ISSN: 1303-8923
25 Kasım 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com