|
|
|
26 Aralık 2008 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Baskın basanındır!.. |
Merhabalar
Tuhaf insanlarız. Bir yıl önce "Mahalle Baskısı" kavramıyla tanıştık, bir yılda mahalleden muhallebiye geçmeyi başardık. Varolanın kafamıza dank ettirilmesinden ibaret bir olayı, "Var mı yok mu" boyutlarına getirmeyi becerdik. Cümleten öylesine kör olabiliyoruz ki, bilimsel bir çalışmanın raporuna bile kuşkuyla bakabiliyoruz. Beğenmeyenlerin eleştirilerine bakınca gülsek mi ağlasak mı karar bile veremiyoruz. Din eksenli bir muhafazakarlığın laik kesime uygulaması muhtemel baskıları araştıran bir çalışmaya, neden dini kesimlerden fikir sorulmadığı soruluyor. Haklılar tabi, çocukların sorunları araştırılacaksa işe huzur evlerinden başlanmalı zaten.
Aslında kendi kendimizle dalga geçiyoruz farkında değiliz. Mesela gazeteci Gülay Hanım, Gülen cemaatini bir sivil toplum kuruluşu olarak tanımlayabiliyor. Cemaatin yaptıkları hayır işi, Işık evleri birer kültür ve dayanışma yuvasıymış. Bu kadın kendini "Aydın" olarak ta tanımlıyor, hayret. Hoca'nın cemaatine kimse baskı yoluyla girmemişmiş, gönüllülük esasmış. Araştırma 401 "münferit olay"dan ibaretmiş. İşte zurna da burada zırt diyor. Yandaşlık, yalakalık sınır tanımıyor. Yönetimler memleketi sadaka cumhuriyetine dönüştürünce, hizmet vermek cemaatlere kalıyor. Yurt bulamayan öğrenci, çorba kaynatamayan kadın bunların ocağına düşüyor. Sonra bir "aydın" gazeteci kadın, damardan içimize azar azar sirayet etmeyi şiar edinmiş, Amerikan tazyikli cemaati sivil toplum kuruluşu diyerek alkışlıyor. Aynı hanım, bu araştırmanın daha da muhafazakarlaştığımızın göstergesi olamayacağını, hele bunu AKP ile ilişkilendirmenin de vahim olduğunu söylüyor. Haklıdır herhalde. Zaten, "Ya Allah ya Bismillah" diye internet sitesi açılışı yapan da Kuveyt Emiriydi, Tayyip Bey değil. Gel de tırlatma. İyi haftasonları.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
Deniz Fenerinin Güncesi : Seyfullah Çalışkan ÇEVREMİZİ TANIYALIM - 12 |
|
Ergen zamanların fırtınası içinde uzaktan uzağa bir kıza tutulmanın adına aşk denebilir mi? Farkındayım, gülüyorsunuz. Şimdi bende gülüyorum. Peki, Leyla güzel miydi? Bu sorunun da iki yanıtı var. Biri o zamanlara ait, öteki işe şimdiye… Şimdi o kız da benim gibi kırklı yaşlarına ulaştı. Belki torunu bile vardır. Onu en son yedi yıl önce gördüm. Uzaktaydı, istasyonda tren bekliyordu. Boyu kadar kızı vardı.
Güzellik gören gözdedir denilir. Öyleyse Leyla bundan otuz yıl önce güzeldi. Uzun, göçmenlerde görmeye alışık olmadığımız kadar koyu renk saçları vardı. Kahverengi gözlüydü ama gözleri güneşte menevişlenince yeşile çalardı. Çoğunlukla basma zıbınının üzerine basma şalvarını çekerdi. Kendi yaşıtı kızlar o yıllarda düğünlerde epa topuklu ayakkabılar ve İspanyol paça pantolonlar giyerdi. O, şalvarının yerine basma eteğini… Bir de yazmasını çıkarıp saçlarını tarardı.
Her zaman onu uzaktan göz hapsine almazdım. Bazen aynı traktöre binip birlikte pamuğa, üzüme amele giderdik. Yanında anası olurdu, arkadaşlarından çekinirdim bakamazdım. Suçu çıkarılırsam yanına gidebilirdim. Bir iki kırık dökük cümle söylemeye fırsatım olurdu. "Seni çok beğeniyorum, seviyorum, çok güzelsin," diyemezdim. Böyle derin konular öyle on saniyede ayaküstü konuşulmazdı. Bizim de kendimize göre yol yordam bilmişliğimiz vardı. Onu uzaktan ama bir o kadar da derinden seviyordum. Su verirken sadece " Bir tas daha vereyim mi? Çok yoruldun mu? Bu tarla ikindiye biter mi? Hava bulutlandı, yağmur mu yağacak acaba?" gibi onlarca dangalak cümle söylerdim. Yanına her gidişimde yüreğim ağzıma gelirdi, kanım çekilirdi. Bir daha su vermeye gittiğimde şöyle diyeyim, şunu söyleyeyim, laf çarptırayım da uyansın artık diye niyetlenirdim. Ama beceremezdim.
O günlerin birinde boş bulunup Leyla'ya tutulduğumu Erdoğan abiye söyledim. Söylediğime söyleyeceğime bin pişman etti.
- Hadi söyledin diyelim. Kızın da gönlü var ne olacak?
- Aşkımızı yaşarız
- Nasıl yani?
- Manisa'ya gideriz. Parkta, pastanede otururuz. El Ele tutuşuruz.
- Tutuştunuz diyelim, birbirinizi çok sevdiniz. Eee sonra,
- Eeesi meessi yok aşıklar ne yaparsa onları yaparız işte.
- Kaç sene el ele tutuşacaksınız, gizli gizli buluşacaksınız?
- Kaç sene olursa, hiç bıkmam ki ben ondan.
- İlla bir gün abisi, babası, hısım akrabası görmez mi?
- Görsünler, ne fark eder. Aşkımıza ya anlayış gösterirler ya da kaçarız.
- Kızın da senin de kemiklerini kırmazlar dimi?
- Kırsınlar, ben sevdiğim insan için her şeyi göze alırım.
- Tamam sen haklısın, sonra ne yapacaksınız? Evlenecek misiniz?
- Gerekirse
- Sen daha on beşindesin, o da öyle…
- Bekleriz, büyüyünce evleniriz.
- Bu kadar gözü karaysanız benden pes... Evlenin anasını satayım. Hatta on dördünde evlenin. Aşk meşk palavra oğlum, dedi. Doğanın kanunu bu... İnsanlar doğar büyür, çoğalır ve ölür. Sen yavaş yavaş çoğalma dönemine geçiyorsun. İşin aslı bu. Duygular, aşk meşk kocaman bir kandırmaca. Hepsi çoğalma dürtüsünün küçük bir oyunu. Hormonlar sana rüyalar gördürüyor. Kadınla erkek arasındaki ilişki kitapların anlattığı gibi karmaşık bir şey değil.
Bu evlilik muhabbeti, altı sene bıkmadan usanmadan gizli gizli buluşmak, altı sene el ele tutuşmak düşüncesi biraz canımı sıktı. Gerçi benim aşkımdan kuşkum yoktu ama yine de hoşuma gitmedi. Seven insan gerekirse altmış sene de beklerdi. Tabii gerçekten seviyorsa… Erdoğan abinin söyledikleri doğru olamazdı. Ben Leyla ile hiç çocuk yapmayı düşünmemiştim ki. Üremek dürtüsü benim duygularımı açıklamaya yetmezdi. Üniversiteye gidiyor diye her şeyi benden daha mı iyi biliyordu?
Leyla'ya olan ilgim, hatta ilgi ötesi yakınlığım sessiz sakin koca bir yıl sürdü. Ortaokul son sınıfa gidiyordum. Yaz başında okul bitti. Kocaman bir yaz onunla çapada, üzümde zaman zaman aynı tarlada çalıştık. Aynı traktörde tarlalara gidip geldik. Ona açılmak konusunda fazla yol alamadım. Yine de bakışlarımdan, kırık dökük cümlelerimden ona olan ilgimi hissettiğini düşünüyorum. Onun davranışlarında hiçbir değişiklik olmadı. Küçücük bir kıpırtı, umut ışığı bile sezinleyemedim. Kızlara da zaten ağırdan almak yakışırdı. Sonbahar gelince sınav kazanmanın sarhoşluğu, sevinci hatta kayıt telaşı içinde yatılı zamanlarım başladı. İlişkimiz de bıçak gibi kesildi. Elim kolum bağlıydı. Mektup yazamıyordum. O zamanlar telefon denilen alet bu günkü gibi ulaşılabilir değildi. Ve sizi sevdiklerinize pat diye bağlayamıyordu. Bütün umudum bayram ve yarıyıl tatillerini beklemekti.
Yatılı tatillerinden kasabaya döndüğümde genellikle kış olduğu için onu göremedim. Oysa artık eskisinden yakışıklıydım. Okulda bana takım elbise vermişlerdi. Gömlek, kravat hatta ışıl ışıl parlayan Sümerbank ayakkabıları da… Bütün tatillerimde bir düğün olsun diye bekledim. Belki o zaman onu görebilirdim. Yaz tatiline geldiğimde ise Leyla çoktan elden gitmişti. O artık Zeytinlik Mahallesinden Şerif'in yavuklusuydu. Yokluğumda başka birini bulmuştu. Üstelik ona bana yaptığı gibi mesafeli durmuyordu. Yıkılmıştım.
Seyfullah seyfullah@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Kahveci : Hamdi Topçuoğlu |
İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU EDER Mİ?
Yatak mı soğuk, ben mi üşüyorum? Yoksa beynimi burgaçlayan o şarkıda mı bütün sorun?
İstiyorsan öğrenmek
Bu dünyayı yönetmek
Sevgiye dön yüzünü
Sevgi yaşamak demek
Şarkı sevgili arkadaşım Eddy Scheepers'indi. Manuella da göçmen işçi kızı. İtalyan mıydı İspanyol mu? Sesi, pürüzsüz ve gür… Şarkıyı hücre hücre yaşayarak söylüyor. Kökeninin ne önemi var ki?
Peşi sıra güneşin
Tüm diller ve tüm renkler
Tutuşsunlar el ele
Var olmak barış demek
Umut, sanki bin yıllardır beynimin konuğu. Acının soyu sopu ne olursa olsun, aldırmıyor, yürüyor üstüne. Çok şükür, çok şükür hiçbir acıya henüz yenilmedi.
Dalar gibi oluyorum. Acı, bu gece Ankara'da önümü kesiyor. Hem de İzmir'li ummadığım birinin sözleriyle:
CHP İzmir Milletvekili Dr. Canan Arıtman, Ermeni'lerden özür dileyen "aydın!"lara karşı çıkmadığı için Cumhurbaşkanı'na fena öfkelenmiş: "Abdullah Gül, cumhurun, yani Türk milletinin cumhurbaşkanlığını yapsın, etnik kökeninin değil. Cumhurbaşkanı'nın anne tarafından etnik kökenini araştırın görürsünüz" demiş.
Göçmen kızın sesi, AKP'nin dini, toplumsal yaşamın her alanına yayma çabasından endişelenen Musevi dostumun "Buralardan gideceğim" sözleriyle buluşuyor. "Gidersen rengim azalır" diyorum ona. "Yeni renklere alışmak kolay mı sanıyorsun." diye mırıldanıyor.
Yazık! Geçen yaz, gitmesini gerektirmeyecek bir düzen kurulsun diye ikimiz de Canan Hanım'a oy vermiştik.
Hani kitaplar "Farklılıklar, bu toprakların zenginliğidir. Anadolu bin yıllardır uygarlıklara beşik olmasını çokkültürlülüğe borçludur" diyordu. Hani bu yurt, aslı, dili, dini ne olursa olsun, bu coğrafyaya özünden bir şeyler sunanların çınarıydı?
Sahi Arıtman'ın partisini de "Türkiye Cumhuriyeti"ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir." diyen Atatürk kurmuştu değil mi?
Bir gün bana dersen
Terk et bu yurdu sen
Sorarım elbet sana
Niçin buradayım ben
Sus Manuela, sus! Sen bir göçmensin. İçinden akıp giden çatal ırmağın ne gözeleri, ne döküldüğü deniz secerecilerin umurundadır. Onlar, çoğunluktan biri olarak doğma şansını tepe tepe kullanmayı severler.
Ama seni " Din farklılığı, bir okul görevinin yerine getirilip-getirilemeyeceğinin belirleyicisi nasıl olabilir ki?" diye sızlanan Rena anlar.
" 500 yıl önce göç etmiş bir sefaret olarak, bu toprakların insanı olmayı, buralara 10, hatta 70 yıl önce göç edenlerden daha çok hak ettiğimi sanıyorum." sözleriyle dile getiren Şoşi'yi duyar duymaz senin de sesin, kendi yaran deşilmiş gibi titrer.
O,o,o dünya bildiğin gibi değil
O,o,o durma sun kalbinin incisini
O,o,o ki her an onu bekler biri
Sevinç el ele dağlar aşmak değil mi?
Bu gece uyuyamayacağım. Ayaklarım buz, hayır hayır, donan ayaklarım değil yüreğim. Birileri de üstüne çiviyle haber yazıyor:
"Canan Arıtman'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün annesinin kökenine dair yaptığı ırkçı açıklamaya karşı Çankaya Köşkü de açıklama yaptı. Gül, "Kayseri'nin yerlisi olan anne tarafından Satoğlu, baba tarafından Gül (Gülükimamı) sülalelerinden gelen ailesinin yüzyıllara uzanan kayıtlı geçmişinin Müslüman ve Türk olduğunu" bildirdi.
Hay Allah! Sanki üstümüzden dağlar kalktı. Çok şükür Cumhurbaşkanımızın kökeninde Ermenilik yokmuş. Ya öyle bir şey olarsa ne yapardık, çocuklarımıza nasıl anlatırdık Ermeni soyundan birinin Cumhurbaşkanımız olduğunu?
Seziyor musun sen de
O uğursuz kuşkuyu
Ki artar karanlık
Görüyor musun sen de
İnan yanıtım yok
Yalnız tek sözüm sana
Sakın çağlar boyu
Adını unutma!
Ah be Cumhurumun başı, şimdi tuzağa düşmenin sırası mıydı? "Hayır yanlış biliyorsunuz, ben onlardan değilim," derken o Manuelalara, Renalara bir ayrımcılık oku da siz atmış olmadınız mı? Şimdi Berlin'de, Brüksel'de Manuelalar, Ayşeler, İzmir'de, İstanbul'da Renalar, Gazze'de Lailalar kime tutunacak?
İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağı kesin. Ama yine de bir çözüm olmalı. Bu yurt, bin yıllardan beri olduğu gibi yine kendi çocuklarıyla yakalamalı hoşgörü ışığını.
Işık… Derin bir uykuya dalamadan perde aralığından sızmaya başlıyor. "Her gecenin bir sabahı var". Olmalı,olmalı, olmalı…
Kulaklarımda hâlâ Manuela'nın sesi:
Gelecek gençtir bil
Bir anda geçer zaman
Unutma kimliğini
Arkana bakma sakın
Haydi gönül perdelerimizi sonuna dek açalım. İçimize güzelim Anadolu'nun ışık dolu hoşgörüsü dolsun.
Hamdi Topçuoğlu egerem@yahoo.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Enişte'den Erişte'ler : Ahmet Şeşen İki Sıfır Sıfır Dokuz - Haydi Gel Bekliyoruz |
|
Yeni yılın yaklaşmasıyla "İki Sıfır Sıfır Sekiz"i kovalama, "İki Sıfır Sıfır Dokuz"u ovalama mesajları epeydir boy göstermeye başladı. Her eskiyen yılın sonunda benzeri sahneler yaşanır. Hele eski yıl bir de kötü izler bırakan bir yıl olarak yaşanmış ise; yeni gelecek yıldan beklentilerin en üst seviyeye yükselmesi kaçınılmazdır. Memleketimiz de ne yazık ki kötü yıllardan birini daha geride bırakmaktadır. Masallardaki gibi; az gidip uz gidip, dere tepe düz gidip, arkamıza baktığımızda bir arpa boyu bile yol gidemediğimizi görmenin üzüntüsü oldu "İki Sıfır Sıfır Sekiz... Şu dünyada eşi benzeri yok, tekiz".
Haksızlıkların üzerine az, ülkenin ortak menfaatlerine buz, bir araya gelmek yerine de ana avrat düz gidildi. Ne incir çekirdeği doldu bitmeyen tartışma çorbalarında, ne fakirin karnı doydu oy uğruna dağıtılan kömür torbalarında. Yeni zenginler üredi, tepe noktalara gelip kapaklandı, yeni adetler türedi eski köye, çocuk tacizcileri bile pür-i pak aklandı. Yine unutuldu sağlık köşelerinde banka kuyruklarında çilekeş emekli, yine tekmelendi ne yazık meydanlarda öğrenci-işçi-emekçi. Hiç anlamadım; ne zaman gelecek bezm-i çemene lale firüzan ve ne zaman aşüftelenecek bülbül ki gelecek bezm-e gazelhan ?
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz... yılında mı ? Geriye sayayım o zaman...
4.....
Ülkemizde ve dünyamızda hep barış türküleri çalacaksan,
Yolsuzluk ve hırsızlıkla gerçekten mücadeleye dalacaksan,
Memleketin için dünyaya tek ses tek nefes salacaksan,
Bütün bunların uğruna dünyayı bile karşına alacaksan,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Haydi gel bekliyoruz...
Eski yıl benzeri mayhoş günleri yine yaşatacaksan,
Yaşanmış ortalama yılları bile mumla aratacaksan,
Tuttuğunu fırsat bu fırsat yok pahasına satacaksan,
Dünya krizine karşı sata sata yan gelip yatacaksan,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Boşuna gelme evde yokuz...
3.....
Kardeş kavgasını kökünden kurutup bitireceksen,
Yurdumuza barış, dünyaya barış getireceksen,
Yediden yetmişe tüm ulusu sevinçlere götüreceksen,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Haydi gel bekliyoruz...
Bahanelerle fitne-fesat savaşları körükleyeceksen,
Mazlum ülkeleri yeni savaşlara sürükleyeceksen,
Silah tüccarlarının mangırlarını kürekleyeceksen,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Hiç yorulma evde yokuz...
2.....
Mücadele edip acıları birer birer dindireceksen,
Hukukun üstünlüğünü daima içine sindireceksen,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Haydi gel bekliyoruz...
İşsizler ordusuna yeni yeni işsizler bindireceksen,
Mücadeleden kaçıp yelkenleri suya indireceksen,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Zahmet etme evde yokuz...
1.....
İnsanlığın yüzünü güldüreceksen,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Gel bekliyoruz...
İnadına çocukları öldüreceksen,
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Evde yokuz...
0.....
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Bekliyoruz...
İki... Sıfır... Sıfır... Dokuz............................. Yokuz... ( Anladın sen ..! )
Hepimize; mutlu, sağlıklı, sevgi ve barış dolu üstelik bol kazançlı günlere gebe bir 2009 yılı dilerim. Umarım o günlerin hepsini de "İki Sıfır Sıfır Dokuz" yılında doğurur...
asesen@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Temirağa Demir Nikahlık vesikalık… |
|
Ne zaman gülümsese kaderine, fotoğraflar bulanık çıkıyordu…
Fotojenik biri olmasına rağmen, bir çok insan gibi oda geçince objektifin karşısına biraz heyecanlanıyordu…
Gülümse diyordu elinde makine olan fotoğrafçı…
Alt üst dudağını gerginleştirdikçe geriliyordu…
Gülümsemeyi kendine yakışmayan bir kehribar sanıyordu…
Gamzelerinin içine dünyayı koysan taşmazdı…
Üç dört kez görüldü gamzeleri…
İki yanağının içindeki o mutluluk çukurları...
Aklına türlü türlü komiklikler getirse de bir kere bile gülemiyordu…
Sanki o sempatik sinirleri çalışmıyor gibiydi…
Saçlarını eliyle düzeltti…
Daha önce onlarca kişinin kullandığı fotoğrafçıdaki tarağa bakıp hijyenden uzak olduğunu düşündü, aynanın karşısında kaşlarını düzleştirdi…
Dudaklarına, yanaklarına, üstüne başına çeki düzen verdi…
Düzensiz hayatı kalakalsada…
Sonra yuvarlak bir tabure oturdu…
Başını sağa çevir, omzunu biraz yatır, şimdi şu parmağıma bak, eveeettt gülümse…
İşte her şey oluyordu da bu gülümseyişinde kaderi aklına geldikçe daha bir somurtuyordu…
Büsbütün canı sıkılıyordu…
Elinde makine olan gözlerini objektiften çekip kadrajtakine yeniden sesleniyordu…
Gülümse…
Tam hazırlıyordu ki kendini güleceği sırada yine bir kaderi keder geliyordu beyin damarlarına…
Normal durmayı bırakın suratı yine asılıyordu…
Kaderine de hiç gülümsemedi…
Kaderi ona…
İkisi de somurtup çeyrek asrın üzerinde oturdular…
Küsmüş gibi…
Kader onu kaybetti…
O kaderinden kurtulamadı…
Ancak ikisi de seviyordu birbirini…
Ve bir tek tebessüm beklediler…
Fotoğrafçı yıllar sonrada olsa ilk kez gülümsetti onu…
Bir vesikalığın resminden ibaret değildi gülümseyişi…
Dünyanın yedi ayrı harikasını düşünüyordu…
Kadınları…
Erkekleri…
Çocukları…
Gençleri…
Güzel olan her şeyi…
Sonra küçük küçük tebessüm etmeye başladı…
Fotoğrafçı sabırla bekliyordu…
Dışarıdaki diğer müşteriler homurdanmaya başlasa da kasa da duran lacivert kazaklı kız onları lafa tutuyordu…
Kadın en sonunda ne düşündü, aklından ne geçirdi, neleri hayal etti bilmiyorum…
Ancak bir gülümsedi ki sanki başka bir insanın siması belirdi gözbebeklerinde…
Fotoğrafı çekenin elleri titremeye başladı…
Deklanşöre bir türlü basamıyordu…
Çıraklıktan yetişen ve on iki yıldır binlerce fotoğraf çeken ilk kez heyecandan titriyordu…
Ne oldu biliyor musunuz?
Kadın bir gülümsemesi ile fotoğrafçıyı kendisine aşık etti…
Hem de şimdiye kadar hiçbir kadınla çay bile içmeyen bu aseksüel genç adamı…
İlk gülümsediği bu vesikalık…
Onların nikah kaydı defterinde yan yana kullanıldı…
Evlendiler…
Adam hayatının en güzel gülümseyen kadınını buldu…
Ve onun yüzü asılmasın diye kendini asmaya hazırdı artık…
Mutlu oldular…
Yıllarca…
Kadından sonra fotoğrafçı hiç kimseye gülümse demedi…
Kim hangi pozu verdiyse onu dondurdu makinesinde…
Programlarla biraz renk ayarı yapıp 6-8-12 kaç tane isterlerse çoğaltıp ellerine verdi…
Çektiği bir kare ise onun hayatını paha biçilmez bir değerle ödüllendirdi…
Kadın bir gülümsedi…
Kader gülümsedi…
İlk kızlarının adını gül koydular…
Bu sesteş kelimeyi çok yönlü kullandılar…
Hem gül kadar narin ve güzel olsun, hem de kader ona o kadere gülsün diye…
Temirağa Demir temiragademir@temiragademir.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Sevgili koçlar yeni yılda alışılagelmişin dışında bir koç burcu mensubu olacaksınız. Ailelerinizi ve çevrenizde ki insanları çok şaşırtacaksınız.
İlk defa böylesine hırs dolu olacak ve sosyal aktivitelere müthiş odaklanacaksınız. Grup çalışmalarında ise bu defa daha bir istekli davranacaksınız. Evet koçlar dostlarınızdan veya iş yerlerindeki üstlerinizden gelecek yeni aktivite tekliflerini iyice tartıp biçmeden anında onaylamak için sabırsızlanıp duracaksınız. 2009 yılı için zodyakın bilhassa bu konuda size çok önemli bir tavsiyesi var sayın koçlar. Ne olursa olsun herzamankinden daha fazla gerçekçi davranmayı tercih etmelisiniz. Her parlayan metal altın değildir. Hedeflerinize ulaşabilmeniz için çok büyük fedakarlıklarda bulunmanızı gerektirecek engebeli yollara atılmadan önce iyice düşünün. Söz konusu fedakarlıklarınız, mesela sene sonunda, elde edeceğiniz sonuçlara değecekmi önce bunun varsayımını göz önünde tutmaya çalışın. Bu arada bazen abartılı şekilde bile olsa dillerde dolaşan global kriz realitesini de hafiften almayın. Kısacası duygularınıza hakim olmayı kendinize ilke edinin. Sizleri değişimlere götürecek konuları en ince detaylarına kadar inceleyin ve son kararları alın.
Geriye dönüşlerin imkansızlığının bilincinde olun. Sonraki etapta ise pek sevmediğiniz ekip çalışmaları olmaksızın asla bir ilerleme gösteremeyeceğinizi şimdiden kabullenin. Aksi halde hüsranları elleriniz bağlı beklemekten başka seçeneğiniz kalmayacaktır.
Grup çalışmalarında nihai kararların her zaman sizlere ait olmayacaklarını ise asla unutmayın. Alçakgönüllü koçlar olmanız başarının ilk şartlarından yalnızca bir tanesi.
Yeni yılda hobilerinize daha çok zaman ayırmalısınız. Sportif ve kreatif aktivitelerinizde daha atak olun. Bilin ki umduğunuzdan daha da ileri noktalara erişebilmeniz için yeni yıl sizlere biçilmiş kaftan koçlar.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Boğalar zor geçen bir seneden sonra özel yaşamlarınızda bazı sonları yaşıyacağınız 2009 yılına girmektesiniz. Bilhassa iş hayatınızda amansız rekabet ve çatışmalar devam etseler de nihayet başarılı sonuçlar ve büyük kazançlar sizleri bekliyor olacaklar. Geçtiğimiz yıl oldukça yavaş seyreden duygusal ilişkileriniz ise bu yıl kalıcılık kazanabilecekler. Sosyal hayatınız ve dahil olacağınız yeni çevreler yeni yılınıza damgasını vuracak ve bu sayede hayal ettiğiniz mevkilere ulaşabilme imkanına kavuşacaksınız.. Boğa burcu olarak yeni bir ev almak istiyorsanız ya da evinizi satmak istiyorsanız bu isteğiniz bu yıl gerçek olabilir.
Yıldizların sizlere tek tavsiyesi zapt edemeyeceğiniz heyecanlara kapılarak sonradan pişmanlık duyacağınız nihai kararları almamaya dikkat etmeniz olacaktır.
Eski güzel günlerinizin tekrar geri gelmesi sizi öylesine memnun edecek ki. Bu yıl vereceğiniz cesaret dolu kararların getirecekleri sonuçlar önümüzde ki 4 veya 5 yılınıza damgasını vuracak. Ve en güzel tarafı bunların çoğu başarılarla bezenmiş olacak. Üstelik siz bekar boğalar şimdilik istemeseniz de 2009 yılı içinde büyük bir aşkı kapınızda görmeniz işten bile olmayacak. İş hayatınızda çalkantılar olacak ama bir çoğu sizin için orta ve uzun vade de olumlu değişiklikleri getireceklerdir.
2009 yılı tüm zodyak sakinleri için öğretici olacaktır. Sizlerde bu olgunluğa eriştirici değişimleri evlerinizde yaşayacaksınız. Bunun yanı sıra ne olursa olsun her zaman sakinliğinizi korumayı öğrenmeniz de büyük yarar var. Yeni yıl içinde kazançlarınız aylar geçtikçe daha da yükselecekler ve geriye baktığınızda aştığınız yolları görünce kendinizden müthiş gurur duyacaksınız.
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Sevgili ikizler yeni yılda Jüpiter'in huzur verici etkileri altında oldukça şanslısınız. Yeni tanışmalar ve yeni çevreler açısından yapıcı ilerlemeler var. Kendinizi ifade edebileceğiniz yeni alanları aramalısınız. Bu arada düşüncelerinizde var olan sınırları devirecek, çok daha farklı bakış açıları edineceksiniz.
5 seneden beri Uranüs burcunuzla sert bakış açısı altında idi. Ancak son iki yıldır süregelen yeniden yapılanma içerisinde, şimdi yeni seçimler yapıyorsunuz. Bu yıl özellikle 10-18 Haziran doğumlu İkizler açısından şaşırtıcı değişiklikler olacak. Bunlar otorite figürleri veya erkek figürü olarak eşlerle ilgili de olabilecekler.
2009 yılında Neptün uzun vadeli olumlu etkisini yine sürdürmekte. Bilhassa özgür çalışan İkizler için bu yıl son derece verimli geçmeye aday.
Yılın son çeyreğine girerken yani 2009 sonbaharında Satürn'ün Terazi burcuna geçişiyle derin bir oh çekeceksiniz. Sınırlamalar tamamen ortadan kalkarken tecrübelerinizden çok daha kolay bir şekilde yararlanabileceksiniz. 22-28 Mayıs doğumlu olanlarınız ise söz konusu etkileri fazlasıyla hissedeceksiniz.
Bu yıl en şanslı olduğunuz alanlar eğitim ve yabancılarla ilgili konular ve medya ile ilişkileri kapsayacaklar. Bu etkileri sağlayan Jüpiter öğreten ve fırsatlar yaratan bir gezegendir. Olumlu açısı altında koruma altında bulunacak ve şansı kendinize mıknatıs misali çekeceksiniz. Şansınızı artırmak için, bu yıl yeni deneyimlere ve insanlara açık olmalısınız. Çok şeyler öğrenecek ve dolayısı ile hayata bakış açınızı değiştireceksiniz. Şimdiye kadar hobi düzeyinde ilgilendiğiniz konuları ise bu sefer ciddiyetle ele alacaksınız. Unutmayın ki, 17 Mart - 23 Nisan döneminde iş hayatında muazzam derecede tutarlı davranmanız gerekecek. Bu dönemde duygusal nedenlerle ortaya çıkabilecek huzursuzluklar yüzünden pek çoklarınız oldukça bocalayabileceksiniz. Kişisel konularda hatta aşk hayatınızda kaçınamayacağınız değişikliklere gitmeniz bile gerekebilecek.
Ayrıca parasal sorumluluklar ve kariyerinizi ilgilendirebilecek önemli ortaklıklar gittikçe gündemlerinizi meşgul etmeye başlayacaklar. Yeni yıl boyunca yaratacağınız değerlerinizi paylaşırken daha bilinçli olmaya bakmalı ve kendi payınızı korumayı bilmelisiniz. Miras veya borç gibi parasal yükümlülüklere özen göstermelisiniz. Evet ikizler, mutlak destek göreceğiniz ve kıymetini bilmeniz gereken 2009 yılı sizleri beklemekte.
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Sevgili yengeçler yeni yılınızı yepyeni umutlarla karşılamaya hazırlanıyorsunuz. Ve haklısınız çünkü 2009 sizin altın yılınız olmaya aday. Güzelliklerin ve aşkın temsilcisi Venüs gezegeninin ziyaretini de bu arada inançla bekleyin. İlkbaharla beraber yaşamınıza güneş misali doğacak olan Venüs sizleri kelimenin tam anlamı ile çoşturacak. Sizler için müthiş önemli güven duygusunun yeni yılda getireceği olumlu etkileri de çok geçmeden hissedeceksiniz. Fakat bu olgu sizin gibi ilgi ve sevgiye açık, herşeyin özenli ve net olmasından hoşlanan bir yengeç için ne kadar önemli olsa da bu durumun tüm sene süremeyeceğini bilmelisiniz.
İlkbahardan sonraki dönemde ortamlar engellenemez çekişmelerle bulanık görünse bile herşeyden önce siz yengeçlerin bilhassa özel ilişkileriniz konusunda mutlak disiplinli hareket etmeniz gerekecektir. Aşırı şekilde hassas ve kırılgan bir kişi profili çizmek yerine kişiliği ile saygı uyandıran teraziler olarak davranmalısınız.
2008'den beri burcunuza yerleşen Satürn gezegeni sizlerden beklenilen sorumlulukları nihayet almanızı sağlayacaktır. Yeni yılda yaşanması muhtemel tüm sorunlarla cesaretle baş edeceksiniz. Böylece kendinize sonsuz güven duymayı öğrenmenize yine Satürn ön ayak olacaktır. Öncelikle düşünce sisteminiz eskiye oranla inanılmaz değişimlere uğrayacaktır. Oldukça titiz düşünecek ve kalıplaşmış inançlarınızı geçersiz bularak kendinizi daha fazla geliştirmeye yöneleceksiniz. Mesleki uğraşlarınızda artık bir takım düzenlemelere gitmenizin gerekliliğini kabul edeceksiniz. Yine de bu konuda aşırı aceleci olmayın çünkü bulunduğunuz çevreyi değiştirseniz bile bazı bağları koparmak ve yeniye alışmak oldukça fazla zaman alabilecektir. Mesleki konularda etkili olacak bir başka seyir ise 22 Ekim- 27 Aralık 2009 tarihleri arasında Güneş gezegeninin burçlarınıza yapacağı etkinlik olacaktır. Bu enerji yoğunluğu altında iş seyahatleri her zamankinden daha çok ön plana çıkacaklardır. İş hayatınızın gündelik ritmi canlanacak ve yabancı kişilerle temasların güçlendiği bu zaman diliminde büyük başarılara imzalar atacaksınız.. Yüksek mevkilerde bulunan kişilerle iyi geçinmelisiniz. Cesaretinizden bir şey kaybetmeden değişikliklere açık olun yengeçler.
Kısacası 2009 yapılandırıcı ve öğretici özellikleri ile sizlere kelimenin tam anlamı ile ilaç gibi gelecektir.
Devamı var
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
DUYAMIYORUM…
Kalbim suskun, aklım avazı çıktığı kadar bağırıyor bu günlerde
Ondan başka şey duyamaz oldum.
Benim gibi kalbim de tedirgin bu durumdan, korkuyor o da,
Çaresiz bekliyoruz ikimiz de…
Dayanamayıp susturacak mı kalbim bilmiyorum bu sesleri,
Ya da aklım hükmedecek mi bize?
Kim galip gelecek bilmiyorum ama, tek bildiğim;
" Kalbim suskun, aklım avazı çıktığı kadar bağırıyor bu günlerde!…"
Kulaklarım patlıyor sessizliğinden kalbimin
Aklım hala konuşmakta
Duyamaz oluyorum hiçbir şeyi, isyan ediyorum!
Sanırım aklımı da kalbimi de kaybediyorum bu savaşta…
Ama yok, onlar olmadan ben ben olamam ki!
Devam ediyor bu karmaşa;
Kalbim sustukça konuşuyor, aklım konuştukça susuyor…
Ben dinlemekten yoruldum da; onlar neden bıkmıyor?
Şeyda Çolpan
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
İnternet ortamındaki en geniş kapsamlı ve bir o kadar da güvenilir olarak kabul edilen ansiklopedik bilgi kaynağı http://tr.wikipedia.org Wikipedia'nın özellikle Türkiye için hazırlanmış olan bu web sayfasında her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz. Hatta kendi bilgilerinizi de bu ortamda paylaşabilirsiniz.
Oyunlar, komik resimler, animasyonlar ve komik videolar http://www.sempanze.net/ internette komik birşeyler yok mu diye merak edenlere alternatif bir web sayfası. İyi eğlenceler dilerim.
İster amatör, ister profesyonel olun çektiğiniz fotoğrafları paylaşmayı seviyorsanız sizin için uygun bir web sayfası tavsiye ediyorum http://www.fotokritik.com/ paylaşmayı sevenlere özellikle tavsiye olunur.
En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
7-Zip 4.62 (2008-12-02) for Windows / 913 KB http://www.7-zip.org/ Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.
|
|
|
|
|
|