Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.548

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 12 Ocak 2009 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Hükümete karşı suç!..


İyi haftalar

Detaylar ortaya çıktıkça, tiyatro metni daha da anlaşılır oluyor. Kısaca, kaz bildikleri seyircilere oynanan bir ali cengiz masalı. Bu işin bir savcısı var diyorlar. Savcı Öz canla başla çalışıp derin devletin kuyusunu kazıyormuş, ben diyenlerin yalancısıyım. Ama gerçek gerçekten bu mu?. Bu davanın asıl savcısı Kanada'da yaşayan, "Bond benim yanımda solda sıfır kalır... Ben avantaja sahibim hükümet değil. Ölene kadar bu oyunu sürdüreceğim." diyen bir meczup. Yanında taşıdığı çuvaldan çıkardığı ne idüğü belirsiz belgelerle memurlara servis yapan çakma hahambaşı. Yalansa yalan deyin. Savcı Öz, tutukladığı adamların örgütle ilişkisini bu sapığa mektupla soruyor. Ne ilginç bir tesadüftür ki, mektup yanlışlıkla(!?) Yeni Şafak gazetesinin muhabirine gidiyor. Güler misin ağlar mısın? Savcı Öz ve iki silah arkadaşına tamamı zırhlı Mercedes araç tahsil ediliyor ama Deniz Feneri davasını soruşturan savcıya 3 aydır Almanya bileti alınamıyor. O biletin seçimlerden önce alınacağı da yok. Bir dava dosyası 3 aydır Almanya'dan Türkiye'ye gelemiyor, adi suçları Alman mahkemelerince tescilliler en üst makamlarda görevlerinin başında ama Kanadoğlu şüpheli, Gürüz gözaltında. Neden? Ergenekon terör örgütüne üye olmaktan. Bunca saçmasapan işin arasında, ne idüğü yirmi senedir belli, sabıkalı bir adam yeniden derdest ediliyor. Evinde yapılan aramada define haritası gibi bir kroki bulunuyor. Onlarca yer arasında ilk kazılan yerden mühimmat çıkıyor ama diğerleri gaz kaçırıyor. Şahin yakalanıyor ama suça karıştığı dönemde emir aldığı ağır abi Ağar'ın esamisi okunmuyor. Ama Kanadoğlu şüpheli, Gürüz gözaltında.

Bir ara ben de, romantik demokratların, tatlı su liboşlarının gazına gelmiştim itiraf ediyorum. Bu davanın İtalya benzeri bir temizliğe zemin oluşturacağı zannıyla hayale kapılmıştım. Ancak son dalgadan sonra bizimle birilerinin fena halde dalga geçtiğini anladığım an uyandım. Şu andan itibaren bu davanın bir hesaplaşma, bir hedef şaşırtma, bir sindirme harekatı olduğunu ve bunun Amerika'dan Fettullah eliyle yönetildiğine adım gibi eminim. Fethullahın kimden destur aldığı beni aşar, ben konunun bana iliştiği kadarıyla ilgiliyim.

Bu davanın bir temizlik, bağırsak boşaltma, gladyoyu yok etme davası olduğunu sananlara, hepimizin gözünden kaçan ama Yaşar Topçu'nun çok iyi yakaladığı bir noktayı hatırlatmak isterim. Efendim, bu dava dahilinde suçlananların sevk maddeleri TCK.nın 312-313-314 ve 315. maddeleri. Merak edip bu maddelere bakanlar durumu kavrayacaklardır. Henüz görmeyenlere bir kolaylık olsun diyerek, söz konusu maddeleri aşağıya alıyorum.

...

HÜKÛMETE KARŞI SUÇ

Madde 312 - (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÛMETİNE KARŞI SİLÂHLI İSYAN

Madde 313 - (1) Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. İsyana katılan diğer kişilere altı yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, Devletin savaş hâlinde olmasının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

SİLAHLI ÖRGÜT

Madde 314 - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

SİLAH SAĞLAMA

Madde 315 - (1) Yukarıdaki maddede tanımlanan örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silâh temin eden, nakleden veya depolayan kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


...

Gördüğünüz gibi, tamamı hükümete karşı işlenen suçlara ilişkin. Yani öyle derin devletle, Susurluk'la, devlet adına suç işleyenlerle, gladyoyla falan uzak yakın ilişkisi yok. Bütünüyle mevcut hükümeti korumaya yönelik yaptırımlar. Hangi hükümet? Şu anki Tayyip Bey hükümeti? O vakit, bu hükümete muhalif olan herkes bu davanın potansiyel suçlusudur. Yasal muhalifler de işin içine çekilerek, bombanın dozu artırılmaya çalışılmaktadır. Yani öyle hayale kapılıp, konuya defi hacet bakımından yaklaşmanın gerçekle bir ilgisi yoktur. Tüm romantiklere saygıyla duyurulur.

Aşağıdaki fotograf haftasonu yapılan toplantıdan. İslam ülkelerinin ilk hanımları bir araya geldiler ve Gazze için bişeyler yapmaya çalıştılar. Ama hiçbirinin aklına, kürsüde konuşurken mangalda kül bırakmayan Tayyip Bey'in, CHP'nin önerisiyle hazırlanacak bir Meclis kınama bildirisine imza koymak yerine taş koymayı tercih ettiği gelmedi. Dengeleri muhafaza ediyorlarmış. Neyin dengesiyse...



Kendinize iyi davranın, hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Temirağa Demir

 Kahveci : Temirağa Demir


  Güvercinin paçası…

Eskide kaldı…
Hatta bir eskiciye verildi, bir plastik leğen ve otuz dört mandal karşılığında…
Uzağa gitti…
Kilometrelerce…
O kadar ki pasaportla vize istediler bir okyanusu geride bıraktığı için…
Götürmedi sevdiğini…
Bilerek…
Valizin kenarında çorapların içine bile sıkışmaya razıyken, o yol arkadaşı yapmadı onu…
Kaçarcasına uzaklaştı…
Uçağa bindiğinde öndeki oturanın sırtına vurarak iki kişi uzatır mısın diyecek kadar cehalet doluydu…
İlk kez biniyordu uçağa, bir başka zengin pezevenk yolluyordu onu…
Seven arkasından bakamadı…
Uçağın camları küçük olduğundan elde sallayamadı…
Yüreğini kalın bir halatın ucunda sallandırdı…
Hem de duasız bir şekilde…
Celladı kendi olacak kadar mazoşistti…
Üç kuş havada takip etti uçağı, fitleri daha düşük olsa da…
Biri, birlikte yetiştirdikleri paçalı güvercindi…
Paçaları çift ütü izi olsa da güzel taklalar atıyordu…
Hayata inat…
Defalarca kere ters dönmesine rağmen orta kulak dengesi bozulmuyor ve başı dönmüyordu…
Uçak uçtukça sanki onunla yarışabilecek ve nitrojen yakabilecek kadar kuvvetli görüyordu fasulye tanesi kadar olan yüreğini…
Nefes nefese çarpıyordu kanatlarını…
Bazen dalga geçercesine taklalar atıyordu en yükseklerde…
Sevdiğinin parmakları birbirine kenetliydi…
Götürmediği için üzülmüyordu…
Kaçtığı için kırılmıştı…
Güvercinin paçasına bir pusula yerleştirmişti…
Uçağın altından uçmaya devam ederken ve insan yapımı değil de Allah vergisi olan bu yeteneğini kullanırken kendisini uçaktan daha heybetli görüyordu…
Ne olursa olsun o pusulayı ulaştırmalıydı…
Ve bunun bilinciyle hareket edecek kadar anlıyordu hasretten…
Aylar önce yavrularını bir atmaca kapmıştı…
Kadının sevdiği son parasıyla ona buğday aldığından beri çıkardığı tuhaf sesle bir insanla iletişim kurabiliyordu…
Uçak hava boşluğuna düştü…
Kadın çığlık attı…
Bir gerizekalı gibi yanındakine sarılmıştı…
Bu boşluğun havayla civayla bir ilgisi yoktu…
O zaten ne zaman kendini boşlukta hissetse bir meymenetsize sarılırdı…

Güvercin…
Boşluğa hiç düşmedi…
İnançlıydı…
Okyanusu geçerlerken ürkmedi…
Dirayetliydi…
Düşse yüzme kabiliyeti yoktu…
Ölecekti…
Ama uçuyordu…
Kendinin ve taşıdığı vebalin farkına vararak…
Kadın bir dış ülkeye kaçıyordu…
Sevdiğinden uzaklaşarak…
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum…
Bir başka şehre yerleşti kadın…
Adam evinin terasında kuş besliyordu…
Tütün içiyordu…
Yemlerin tazeliğini kendi ağzında test ediyordu…
Kadın, bir dış ülkede evinden çıkıp kasaba domuz eti almaya giderken…
Müslümanlığını, çevresini, kendisini, sevgisini ve unutulmaması gereken neyi varsa onların hepsini unuturken bir güvercin kondu kafasına…
Ordan çevik bir atlet gibi omzuna atladı…
Ayağının birini gagasına götürüp pusulayı aldı…
Kadına uzattı…
Kadın, hortlak görmüş gibi baktı pusulayı açtı…
Güvercinin taşlığı ile kadının kalbi arasında küçük bir fark vardı…
Ama ikisi de parçalama görevi görüyordu…
Biri besinleri parçalıyordu…
Diğeri sevgileri…
Bir kıta uzakta kalmış adamın aylar önce yazdığı pusulada….
"Bu kuş kadar inançlı olamadın ve nefsini bir atmacaya sattın yazıyordu…"
Kadınla güvercin göz göze geldiler…
Güvercin kafasıyla onayladı kağıtta yazanları biliyormuşçasına…
Aylardır bir mahluk gibi yaşayan kadın o gün farklı bir ülkede ilk kez ağladı…

Temirağa Demir
temiragademir@temiragademir.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,679,679,679,679,679,679,679,679,679,67
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Şadıman Şenbalkan


SÖYLEDİ "YOH YOH…"

Yoh… yoh…
Hani bir zamanlar dilimize dolanan bir şarkı vardı ya Esin Avşar'ın Hafif Batı Müziği icadı ile doğup, kazanılan.
Hafif de ne demekse?
Yani bu Türkçe sözlü Batı tarzı müzik ama hafifi…
Bak sen(!) şimdi şu görüşe…
Daha o zamanlardan bugüne gelen müziklerimiz, Batı tarzını; görmüş…
Kim görmüş?
İlerici müzik otoriteleri…
Medya?
Görmüş birileri de…
De'si var yani.
Allah için şarkı acayip bir çekicilikte... Folklorik... Cezp edici… Söylemi kolay…
Akıda kalıcı…
Yoksa hatırlar mıydım bugünde "yoh…yoh'u"
Esprisi kendinde gizli…
Tam bugüne denk gelecek "yoh, yoh"u dinlemek istiyorum rahmetli Ayla Dikmen'in şarkısından daha çok…
Şimdi o aklımda bile yok…
Zamana mekâna uyması da yok…
Onun için, şimdi için…
Var olmayanlar için…
Aşk var mıydı?
Vardı vardı…
Bal tadındaydı ama…
Sana yağı yok muydu?
Sana yağ kuyruğu başlamış mıydı?
Anlamadığımız çetrefilli ilişkiler de yoktu?
Adam gibi adamlar da çoktu…
Şarkıcılara sanatçı denmiyordu…
Sevgiler içtendi…
Sevgililer sevgiliydi.
Dostlar dosttu…
Arkadaşlar arkadaş…
Un çorbası, yoğurt çorbası, tarhana çorbası…
Vardı da…
Günyüzü görmemiş çorbalar yoktu…
Ne çeteler vardı, ne bu adı batası terör…
Evlerde tek tük telefonlar vardı…
Telefonlar da dinlenmiyordu…
Tele kulakta neyin nesiydi?
Başkaydı her şey başka…
"Yoh, yoh" çoktu ama…
Sevgiler, ilişkiler; edepliydi…
İnsanlar birbirine saygılı…
Konu komşu arkadaşlıklar içten...
Hayat daha az gaile'sizdi…
Geçim derdi daha mı az ne idi?
Aç açık değildik belki
Lüks müks bilmezdik ama…
Severdik dünyayı olduğu gibi...
Keçileri de bilir Oğlak'ta yerdik...
Keçilerin atladığı yerden Oğlağın da geçtiğini...
Bilirdik, çünkü biz nahiftik nahif…
Gençtik deneyimsiz hayat yollarında; bilmeden dünyanın geleceğini, görsekte gri yüzünü; umutla yaşardık çoluk çocuk…
Televizyonlar siyah beyaz bir tek TRT var dünyamıza renk katan.
Öyle çeteler falan da yoktu, haberlerde…
Radyo tiyatrosu dinler, hüzünlenir, seslendirenin ses tonuna hayran olur, usulca çıt çıkarmadan dinler, anlatıcının; konuştuğu düzgün Türkçemizi, öğrenir, Türkçenin ince seslerindeki çokluğunu keşfederdik... Terbiyeyi ve konuşma adabını da, o tok sesli , vurgulu sesten daha bir dikkate meal veren yorumuyla mest olur, hergün radyo tiyatrosunu takip ederdik...
Şimdi "sizde erkek var mı?" ben koca arıyorum da…" Veyahut ta izdivaç diye diye, "Ben karı isterim"der gibi (Şener Şen'in filmindeki gibi) şaka gibi...diyor habire bazı televizyon kanalarımız…
O söyledi: "var… var…"
Ben söyledim "yoh yoh…"
Ermeniler vardı komşularımız…
Tuzum bitti mi istetirdi annem onlardan tuzu…
Rum Asıllı komşumdan soğan ister, soğan da verirdik biz çocukken…
Müslüman'ı, olmayanı Osmanlı'da beraber, Cumhuriyet Tarihimizde beraber yaşamdık mı?
Sor onlara bakalım:
Ne derler sana:
Söyledi: "Yoh, yoh…"
Yani biz neden özür dileyecekmişiz şu evimizi açtığımız vatanımızda barındırdığım Ermenilerden…
Söyledim:"Yoh… Yoh…"
Bu güzel bir anonim şarkıyı, eskinin hafif Batı Müziğini, sevgili Esin Avşar'ın o güzel yorumundan dinlemiş, sevmiştik…
Var mı eski şarkılar gibi anlamlı, renkli, coşkulu ve insana, insani şeyler anlatan…
Kalite fışkıran, kültür bağıran sanatçılarımız yok değildi eskiden…
Çok eskiden de değil hani…
Ya şimdi?
Var mı?
Böylesi kalite fışkıran sanatçılarımız?
Söyledi: "Yoh…yoh…"
Dedim: "Ay kız vardır biraz…"
Dedi: "Var biraz… Ama ötesi yoh…yoh…"

Şadıman Şenbalkan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


M.Nihat Malkoç

 Kahveci : M.Nihat Malkoç


  GAZZE YANIYOR, İNSANLIK SUSUYOR

Günlerdir Gazze yanıyor, şehrin üstünden simsiyah dumanlar yükseliyor. Ambulansların acı sireni insanın kanını donduruyor. Korku ve endişe yürekleri ablukaya almış. Cellât iş başında, gece gündüz demeden vahşet mesaisine çift vardiya devam ediyor. Gazze'de Filistinliler öldükçe çoğalırken İsrailliler öldürdükçe tükeniyorlar.

Gazze'de Azrail'in kimi, hangi izbe köşede beklediği belli değil. Ölüm size de çıkabilir. Bu bilinçle yaşanılan her dakikaya hamt ediyor Filistinli insanlar... Evlerinden çıkarken helalleşiyorlar birbiriyle. Sabah çıkanların bir kısmı eve dönemiyor. Fakir sofralarında bir kaşık artıyor. Yüreklerdeki boşluk, gözlerde bir damla yaşa dönüşüyor. Gazze'de gökler ölüm indiriyor, yerler ölü püskürüyor. Kadınların ağlamaktan sesi kısılmış, gözlerde akacak bir damla yaş bile kalmamış; mazlumlar içlerine akıtıyorlar ateşten gözyaşlarını. İnsanlar hayattan tecrit edilmiş, sindirilmiş, hareket alanları daraltılmış iyice. İradeler kalın zincirlerle bağlanmış, kapitalizm ve emperyalizm çirkin yüzünü alabildiğine sergiliyor bu topraklarda. Demokrasi fetret dönemini yaşıyor bombaların konuştuğu, dillerin sustuğu bu coğrafyada. İnsanların bir sonraki öğünü yok, başlarını soktukları evler başlarına yıkılmış, haberleşme yok, kimse kimsenin ne halde olduğunu bilmiyor. Bombalar simsiyah göklerden birer balyoz gibi iniyor çocuk, genç, yaşlı ayrımı yapmadan mazlumların başına.

Gazze'de ilaç yok, yaralılar hastanelerde büyük acılar çekiyor. Vahşi emperyalistler Gazze'ye doktor ve ilaç yardımına da engel oluyorlar. Onlara göre bir Filistinlinin daha ölmesi günün kârıdır. Bilmiyorlar ki ölen her Filistinli yediverenler gibi öldükçe çoğalıyor. Vampirler Müslüman kanıyla besleniyor. Sapan taşlarıyla ölüme meydan okuyan kahraman Filistinlilere akıllı bombalarla ölüm yağdırıyorlar. Sonra da zafer kazandıklarını sanıyor insan suretli zavallılar… Gazze'nin ateşi ve tansiyonu her dakika yükseliyor. Yahudiler kendi ateşlerini kendi elleriyle yaktığının farkında bile değiller… Filistinli mazlumlar canlarıyla ve imanlarıyla Cenneti satın alıyorlar. Ya İsrailliler? Onlar gayya çukurlarında debeleniyorlar.

Gazze'de her yer ölüm tarlasına dönmüş. Her taraftan şarapneller yağıyor. Kurşun adres sormuyor Filistin'de. İnsanlar mezarlara ölü taşımaktan yoruldu. Cesetler sokak ortasında sahiplerini bekliyor. Ölüler ebediyeti soluklanıyor. Kelime-i şahadetler boğazlarda düğümleniyor. Kahraman Filistin halkı öleceğini bile bile topraklarını ve iffetlerini kurtarmak için İsrail'in tanklarına, misket bombalarına kafa tutuyor. Müslüman'ın göstermesi gereken izzeti fazlasıyla gösteriyorlar. Aslında kaybetmiş gibi görünseler de Hakk ve hakikat katında kazanıyorlar. Allah bu şehitlere cennette köşkler hazırlıyor. Ya zalimler? Onlara da tadacakları azaplar hazırlıyor. Orda İsrail'in akıllı füzeleri ve misket bombaları da olmayacak.

İsrail savaş uçakları sorti üstüne sorti yapıyor. Onlara sorsanız savunma savaşı veriyorlar, kendilerini koruyorlar!.. Kime karşı? Sapandan başka modern silahı(!) olmayan Filistinlilere karşı. Güler misin, ağlar mısın, yüreğini dağlar mısın? Bu ne zalimliktir yahu!...
Vahşi Siyonistler en yeni silahlarını Müslüman Filistinliler üzerinde deniyor. "Silah icat oldu, mertlik bozuldu" diyen Köroğlu'na hak vermemek mümkün değil. Çok uzaklarda durup bilgisayar marifetiyle koordinatları hesaplayıp bir tuşa basacaksın, füzeleri mazlumların damında patlatacaksın. Bunun adı da 'zafer' olacak. Bu düpedüz alçaklıktır, korkaklıktır.

Bu asık suratlı çağda izzetini ve iffetini koruyarak yaşamak ateşten gömlek giymek kadar çetindir. Zira insanlar yaratılış ve ilahî imtihan sırrından uzak düşüncelerle zihinlerini çöplüğe döndürmüşler. Müslüman'ın dostu ne kadar da az… Ama dost olarak Allah yeter inananlara. Rabbim dünyada zalimlere mühlet veriyor. Bu süre elbet bir gün bitecektir. Tevhidi inşa edenler sonsuz nimetlerle ödüllendirilirken, vahdete pusu kuranlar acıların en büyüğüyle cezalandırılacaklardır. Cihadın aydınlığında son nefesini verenler Peygamberin sancağı altında toplanma ve o büyük Resule komşu olma bahtiyarlığını yaşayacaklar. İffetli ve izzetli bir hayattan sonra zulme karşı durarak cephede ölmek baş yastıkta ölmekten evladır.

M.Nihat Malkoç
mnm61mnm@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
4 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Leyla Ayyıldız


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


Masum Çocuklar

Önce sessiz sedasız girdiler içlerine
Her yeri talan ettiler
Çığlıklar arasında kalan
Çocuklar…
Korkunun hükmettiği savaş
Savaşın içinde binlerce masum
İstekleri birlikte ölmek
Birinin ölüm acısını diğerini tatmasın diye
Hep beraber, aynı anda ölmek
Artık yasama umudu kalmamış masum çocuklar

Daha anne demeyi bilmeyen kundaktaki canlar
Canları katleden zalimce adamlara bakar
Adamların gözlerini kan bürümüş yakar yıkar
Tecavüzün bini bir para
Seyre durur zalim insanlar...

Hak yasa insanlık kalmamış, kimseleri tanımaz
Kediye, köpeğe tazminat öder masum çocukları göz görmez
Ateşkesi reddeder ateşi durdurmaz
Ateş ateş olmuş ülke kimseler dur demez...

Nerede insanlık nerede ab, abd
Köpekleri olmuş İsrail ısırıyor her yerde
Yeri gelince konuşurlar soykırım diye
Sizde susmayın artık verin adaleti bize...

Hayrettin Yazır

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Bazı programlar vardır. Bilgisayara kurmak, istediğiniz zaman kaldırmak veya başka bir bilgisayarda çalışmasını sağlamak genellikle zor gelir; ama onlarsız da yapamazsınız. http://portableapps.com/ web sayfasında en çok ihtiyaç duyulan bilgisayar programlarının taşınabilir versiyonlarını bulabiliyorsunuz. Bu programları sadece taşınabilir disk ya da usb flash belleğinizde taşıyıp, istediğiniz herhangi bir bilgisayara bağlayıp kurulum yapmadan çalıştırıp kullanabilirsiniz.

http://www.bubblebox.com/ Tamamen İngilizce olmasına rağmen Türk çocukları arasında yaygın olarak kullanılan bir online oyun sitesi. Çocuklarımız hangi oyunları oynuyor diyen anne ve babalara tavsiye ediyorum. Ve tabi ki oyun meraklılarını da unutmamak lazım.

Aradığınız bir bilgiyi, tam bulduğunuzu sandığınız anda karşınıza üye olmayan giremez ve hatta, girse bile bilgilere ulaşamaz şeklinde bir uyarı ekranıyla karşılaşırsınız. İşte bunlara önlem olarak, http://www.bugmenot.com/ web sayfası sizin için neredeyse tüm üyelik gerektiren web sayfalarına üye oluyor ve size kullanmanız için üye adı ve şifresi sunuyor. Böylece, acaba ben bu web sitesine üye miydim? Ya da üyelik için bu kadar soruya cevap vermek zorunda mıyım? Gibi soru ve sorunlarla uğraşmıyorsunuz.

En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

7-Zip 4.62 (2008-12-02) for Windows / 913 KB
http://www.7-zip.org/
Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-09©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Anlasana
İlhan İrem









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20090112.asp
ISSN: 1303-8923
12 Ocak 2009 - ©2002/09-kmarsiv.com