Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.567

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 6 Şubat 2009 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : İkiyüzlülerin gerçek yüzleri!..


Merhabalar

Seçim yaklaştıkça insanların ar damarı çatlıyor belli. Bulunduğu konuma, yüklendiği sorumluluğa, omzunda taşıdığı apolete bakmasızın, çıkarın, rantın peşinde koşanları duydukça insanın dudakları uçukluyor. Hele bunu kayıtsız şartsız kabullenilmiş bir yaşam felsefesi haline getirenlerin gitgide arttığını görünce insan korkmadan edemiyor. Tunceli'de olanları biliyorsunuz. Belediyelerin bedava kömür, erzak, para yardımı yaparak yarattıkları sadaka kültürünün vardığı son noktayı göstermesi açısından çok ilginç. Belediyeleri hoş görmek bile mümkün. Sonuçta siyasi varlıklarını idame ettirmekten başka kaygıları yok, peki ya devletin temsilcisi valilik makamına ne demeli? Vali eliyle evler donatılıyor. Öyle böyle değil, pek çoğumuzun buralardan imrenerek bakacağı, yükte de pahada da ağır hediyelerden söz ediyoruz. Valiyi dinledim, aylar öncesinden kararlaştırılmış bir sosyal yardım projesiymiş, seçim öncesine rastlaması tamamen bir rastlantıymış. Ayrıca yardımlar her eve değil, seçme evlere yapılıyormuş. Gel de külahıma anlat be sayın valim. Bu düpedüz AKP'ye yaltaklanma projesidir. Emekli olduktan sonra AKP saflarına katılacaklar listesine girme telaşıdır bunları yaptıran. Bir vekillik hatta bakanlık hoş olur değil mi? Yağma Hasan'ın böreği, ye babam ye!

Davos Fatihi'ne yüklenenler arttıkça, hele yüklenenler "Kafaya çuval geçerken aklın neredeydi?" demeye başlayınca, yeni AB'ci Bağış durumdan vazife çıkarmış belli ki, çuvalı çıkartanın aslında Tayyip Bey olduğuna yemin billah etmeye başlamış. Zamanın ABD Dışişleri Bakanı Cheeney'e "Derhal bırakın bizim çocukları" diye diklenmiş, onlar da kırmayıp 2 gün sonra çocukları bırakmışlar. Bağış'a sormuşlar "Siz bizzat duydunuz mu?" diye, "Yok" demiş "ben duymadım, o zaman Amerikadaydım ama duyanlar bana anlattı." demiş. Yiyenler olmasa diyebilir mi? 4 Temmuz 2003'te meydana gelen bu olay ancak şimdi halka duyuruluyor, asalete bakın asalete!.

Duydum ki, bir savcımız da uluslararası soykırım gerekçesiyle Peres'e dolayısıyla İsrail'e dava açmış. Hani bana Japonya'da Tayyip Bey'i burada çok üzüyorum diye dava açmaları gibi birşey. Duyunca saçma geliyor ama olabiliyormuş. Yalnız bu savcımızın, Davos Fatihi, Yeni Osmanlı Padişahı, Halife gibi sıfatlardan epeyce etkilendiği ortada. Neden en başta değil de şimdi açıldı bu dava değil mi? Mesela, daha İsrail Gazze'ye ilk girdiği gün bir İspanyol savcı İspanya'da davayı açıyor ve İsrail öyle kızıyor ki, İspanya büyükelçisini evine yolluyor. Oysa hatırlayalım, o sıralarda bizde CHP tarafından Meclis'te imzaya açılan kınama mektubu AKP oylarıyla reddediliyordu. Bu gibi şeyleri tekrar tekrar hatırlamak, ikiyüzlülerin gerçek yüzlerini görmek için elzem. Yeni birşey duyduğunuzda evveliyatını araştırmayı sakın unutmayın. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Seyfullah Çalışkan

 Deniz Fenerinin Güncesi : Seyfullah Çalışkan


  ÇEVREMİZİ TANIYALIM - 18

(KOLAJ)

- Geri bas, dedi Deli Nazmi. Öfkeyle yineledi. Geri bas be hayvan. Kırcam şimdi bi yumrukta ağzını burnunu. Laftan anlasana lan, hayvan!…

Atıyla her zaman kavga ederdi. Karısı arabanın oklarını yukarı kaldırmış atın iyice geri yanaşmasını bekliyordu. Nal sesleri taş döşeli avludan komşu bahçelere akıyordu. Atlar geri geri gitmeyi hiç sevmezler. Deli Nazmi elindeki yuları iyice çekip gemin hayvanın canının yakmasını umuyordu. Canının yanmasını ve söz dinlemesini… Adı üstünde deli işte. Akıllı olsa atla aynı çuvala girer mi? Bir gün kasabalı atı elinden zor aldı. Trenden ürkmüş fukaram. Az kalsın arabayı devirecekmiş. Ürker ürker, hayvan bu. Atın çenesine yumruk atmış, karnına, sırtına her bir yanına… Allah yarattı dememiş. Günah demiş görenler, ayıp yahu... Sen akıllı adamsın demişler. Sana yakışıyor mu ? Ağzı yok dili yok. Hayvana eziyet etmek yakışır mı senin gibi efendi adama?

Daha sabaha çok var. En azından iki saat, belki de üç… Bağa kükürde gidecektir. Bu saatte bir tek tütüncüler kalkar kan uykularından. Bir de ilaca gidecek olanlar. Salkımlar taneleri doldurmadan kükürdü vurmak lazım. Tütünlerin de dilberi alınmaya başladı. Bir iki haftadır.

Sülo tütünü hiç sevmez. Kızlar gitsin, erkek adam tütüne mi gidermiş. Çapaya olsa hadi yine bir yere kadar. Ama gecenin kör bir vakti kalkıp tütüne gitmek ölümden beter eziyet. Annesi her sabah zorla uyandırır onu. Herkes ayaklandıktan sonra, en sona onu bırakır. Birazcık daha kansın uykusuna diye. Bir evin bir oğlu… Kıyamaz aslında ama tütün yansın mı tarlada? Kaldırmayıp ne yapacak. En azından küfeleri eşeğin sırtına vurup eve getirir. Canı isterse de gâvur gibi tütün kırar ha Sülo… Kızlar bile yetişemez. Tapaları omuzlarına kadar uzatır. Kırk santim belki daha fazla. Gider yılan gibi yatırır küfeye. Hiç bozmadan… Bir de yataktan kalkmasını bilse, uykusu biraz yeğnik olsa… Uyanınca helâya da gitmeye üşenir üstelik. Doğru pamuk çırpıları kopasının ardına işer. Kaç kere tulumbanın çukuruna düştü. Kaç kere cımcırlak geldi sofraya… Dört kere de eşeğin üstünden düştü. Gülsem bir türlü, ağlasam bir türlü… İnsan eşeğin üstünde uyuyakalır mı? Sülo'nun başka karın ağrıları da var.

- Bisiklet alın madem bana. Bak o zaman nasıl uyanırım yataktan. Geçen kış alcaktınız hani. Yalancısınız siz. Söz verdiniz almadınız.
- Kalk kızım, Zeliha… Hadi kara gözlüm, hadi…
- Acık daha be anne. Acık, birazcık daha.
- Sülo zaten kök söktürüyor. Sen bari etme be kızım.

Tütün tarlalarını bilmeyen hayretler içinde kalır. Şimdi bir yabancı kır bağlarına doğru gitse, Appak, Azimli altına, Rıza Beylerin zeytinliğine, koca kanal boyuna doğru yani… Aklı durur. 1974 yazında Kıbrıs harbi varken gördüm. Kasabada tek bir ışık bile yok. Bütün tarlalar lüküs fener ile ışıl ışıl. Kasaba almış başını ovadan kalkıp sanki yukarılara gitmiş gibi. Kendi kendime dedim ki pilot olsam. Savaş var, git şu kasabayı bombala deseler. Bütün gece tütün tarlalarını bombalar dururdum. Nerden bileceksin tütün tarlalarının yaz boyunca ışığa, insana kestiğini.

Tütünü kimse sevmez. Sadece ekmeği sever. Kan oturur tütüncülerin gözlerine. Yumruk yemiş gibidir bakışları. Bütün yaz uyku nedir bilmezler. Naciye tütüncüye varmam derdi. Manisa 'da simitçiye varırım da tütüncüye varmam. Sözünün de eri çıktı. Tütüncüye varmadı. Kısmetmiş Almancıya vardı. Bir iki sene ses soluk çıkmadı. Anasına tencere gönderdi, babasına elektrikli tıraş makinesi, kardeşlerine de teyp… Tatile de gelmedi. Para tatlı elbette, anlaşıldı. Kazın ayağı öyle değilmiş meğer. Oğlan hayırsızın biriymiş. Kazandığı paraların hepsini Alman karılarla yiyormuş. Sesini çıkarınca da bizimkini dövüyormuş. İlaç içince bambaşka biri oluyormuş. Uyuşturucu mu ne ondan işte... Boşanmışlar ama Naciye'nin ne orospuluğu kalmış ne namussuzluğu. Kaynanası hep onu suçluyormuş. Kadın olan kocasına, evine sahip çıkmasını bilmeliymiş. Acemi kız işte, cahil Naciye bilememiş. Tütün tarlalarında büyümüş ne yapsın, her türküye horon uyduramamış.

Ortayı bitirmişti Sakine, çok akıllı bu kız derdi annesi. Aman kuru fasulye yedi buçuk lira, hem oynasın, hem kaynasın. Sakine yedi buçuk değil on beş bin eder, derdi annesi. Öteki kadınlar gülüşürdü. Çatlak bu karı derlerdi, çatlak Bekçi Şaban'ın karısı… Ortayı bitirdiği sene Sakine Kayışlara tütüne gidiyordu. Mahalledeki öteki kızlarla… Okuyacaktı ve tütün tarlasından kurtulacaktı. Bir akşam vakti tütüncü kızlar birer birer indiler minibüsten. Sakine inmedi. Anasının feryadı kasabanın öteki yakasından duyuldu. Tütüncü kızlar evlerine döndüler o dönmedi. Kayışlarda bir olana oğluna kaçtı dediler. Tarlada birden bire gözden kayboldu. Yer yarıldı yerin sanki içine girdi. Göremedik, dedi kızlar, bilemedik. Hâlbuki hepsi biliyordu. Ama sakine daha on beşindeydi belki. On altısına girmesine imkân yok. Babasının izni olmadan evlenemezdi. Bir ay sonra oğlan tarafı çıkıp geldi. Ak dendi, kara dendi tatlı yenilip tatlı konuşuldu. Sakine'nin evlenmesine izin verildi. Kaçan kız zaten geri alınmazdı. Manisa'da evimiz var demiş oğlan. Apartmanda yaşatırım seni demiş. Aşkta ve savaşta her şey mubahmış. Hala tütün tarlasında Sakine ve hala kuru fasulye yedi buçuk lira…

Seyfullah
seyfullah@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
4 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Hamdi Topçuoğlu


BAYAN LİVNİ'YE AÇIK MEKTUP

Kariyon Şiirleri Bayan Livni,

Gazetelerde: "Türkiye ile önemli stratejik ilişkiler içindeyiz. Bu nedenle, sokak gösterilerine ve Gazze ile ilgili yayınlanan çok sert görüntülere rağmen Türkiye'nin İsrail'e saygılı olmasını bekliyorum" sözlerinizi okuyunca "saygı" sözcüğünün sayenizde beynimde taneleri dökülmüş mısır kocanı gibi asılı kaldığını fark ettim.

Bayan Livni,

"Saygı" sözcüğü, bizim değerlerimizi en iyi yansıtan sözcüklerden biridir. Biz, bebelerimize sık sık "iki dinle, bir söyle!" öğüdünü veririz. Amacımız, konuşana saygıyı öğretmektir. Belki bu yüzden sesimiz çok çıkmaz. Ama bu, her şeyi sineye çektiğimiz anlamına gelmez. Çünkü biz atalarımızdan "Gerekliyi, gereksizken saklamalı!" öğüdünü de iyi almışızdır.

Bizim çocuklarımız her sabah " …Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok ..." andıyla okula başlarlar. Bu yüzden, biz, kendimizden zayıfları, küçükleri ezmenin zayıflık, korkaklık ve küçüklük olduğunu daha okul çağlarında öğreniriz.

Bayan Livni,

Biz, tüm evrensel hak bildirilerinin önce yaşam hakkına saygı üzerine kurulu olduğunu biliriz. Bu yüzden yeryüzü halklarının din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin tümüne saygıda asla kusur etmeyiz. Bu sayede bir imparatorluğu altı yüz yıl yaşattık. Bugün varsanız, atalarınızın o imparatorluğun kanatlarının altında barış içinde yaşama şansı bulmalarındandır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin temelindeki ilk harç da "Yurtta barış, dünyada barış!" ilkesidir. Bu sayede bu topraklar, onca fitneciye, düzenbaza rağmen Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Çerkez' iyle, Gürcü' süyle; Müslüman'ıyla, Hıristiyan'ıyla, Musevi'yle gerçek bir "ebruli bahçe"dir.

Bayan Livni,

Biz, saygının, öncelikle kişinin ve toplumların kendisine karşı duyması gereken bir tutum olduğunu biliriz. Bu yüzden "Sana yapılmasını istemediğini sen de başkalarına yapma" kuralını saygının temeline koyarız. Bu satırların yazarı, ulusunuzun Hitler katliamında neler çektiğini anlamaları için çocuklarını defalarca Anne Frank evine götürmüş biridir. Bu yüzden bugün ulusunuza duyulmasını istediğiniz "saygı" yı çok iyi bilmektedir. Ancak biz bu saygıyı Filistinliler için de duymaktayız ve sizin de duymanızı beklemekteyiz.

Bayan Livni,

Biz eğer, birine "saygısız" dersek, ona "edepsiz, terbiyesiz" de demiş oluruz. Bu bakımdan bizden saygı bekleyenlerin, saygısızlık yaptığımızı da ima ettiklerini düşünür ve hemen sorarız:

"Bizim saygı kültürümüzü anlayacak kadar derin bir saygı kültürünüz var mı?"

Bayan Livni,

"Sel gider, kum kalır."

Bize göre siz, Filistinli çocukları öldürerek, zafer kazanmadınız. Bilakis torunlarınızın geleceğini Filistinli çocukların vicdanına rehin bıraktınız.

Bakın siz de Hitler'in fırınlarından kurtulup küllerinizden yeniden doğdunuz. Bugün, Batılı dostlarınız, yaptıklarınıza göz yumarak vicdan gargarası yapıyor olabilir. Ama hiçbir şeyin o kötü günleri halkınızın belleğinden silip atamayacağını siz de iyi biliyorsunuz. Gün gelir Filistin halkı da küllerinden doğar. Dileyelim ki o günlerde onlar, sel olup, İsrailli bebeklerin üstünden akmasınlar. Torunlarınızın çığlıklarında, sizin Filistinlilere yaşattıklarınızın pişmanlığı yankılanmasın.

Bayan Livni,

Bizler, bu dünyaya ışık tutan tüm sanatçılarınıza, bilim adamlarınıza, çölde yarattığınız vahadan dolayı halkınıza hep saygı duyduk.

Ama lütfen bizden bombalanan Gazze önünde hatıra fotoğrafları çektiren insanlarınıza saygı duymamızı istemeyiniz.

Lütfen, dört yaşındaki çocuğun alnına namlu dayayan askerinize saygı duymamızı beklemeyin.

Lütfen, sapan taşını, onlarcası bir sineği bile öldürmeyen roket mermilerini bahane ederek hastanelere, okullara ibadethanelere ölüm yağdıran zihniyetinize saygı beklemeyiniz. Aksi takdirde kendimize saygımızı yitiririz.

Bayan Livni,

Bizden İsrail'e saygı beklediğinizi söylüyorsunuz. Oysa biz halkınıza, geleceğinize hep saygı duyduk. Size böyle bir mektup yazmamın nedeni de bu saygıdır. Acaba siz, gerçekten halkınızın geleceğine saygılı olduğunuzu söyleyebilir misiniz?

Hamdi Topçuoğlu
egerem@yahoo.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,679,679,679,679,679,679,679,679,679,67
6 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Ahmet Şeşen

 Enişte'den Erişte'ler : Ahmet Şeşen


  Siyah Şov

"Beyaz Şov olur da Siyah Şov olmaz mı ?" dedim ve sizler için bir "Siyah Şov" programı hazırladım. Ve fakat programın konuklarını Beyaz'ın tarzıyla sahneye davet etmeye kalkışınca, bakın neler oldu ?

Siyah Şov'un ilk konuğu; şeytana bile pabucunu ters giydirebilen, yani :

O biiiiir..... O biiiiir, doğalgaz sayaçlarını katakülliye getirip halka satan,
O biiiiir..... O biiiiir, su sayaçlarını allem edip kallem edip borulara takan,
O biiiiir..... O biiiiir, peşin ödeme sistemleriyle nakit toplama hastası,
O biiiiir..... O biiiiir, kamu kurumlarına sittin sene borç takma ustası,
O biiiiir..... O biiiiir, arsenikli suyu ölçüp biçmeden halka içirme inatçısı,
O biiiiir..... O biiiiir, bilinen tüm sanatların içine okkalı tükürme sanatçısı,

eşsiz kişi geliyooor...

Siyah Şov'un ikinci konuğu; insana "Yuhhh !" dedirtebilen biri, yani :

O biiiiir..... O biiiiir, iniş takımları eşliğinde inen pilot gibi sildi süpürdü pisti...
O biiiiir..... O biiiiir, Vladimir Nabokov'un 1962 yapımı Lolita filminin sanki artisti...
O biiiiir..... O biiiiir, James Mason rolünün ve adeta tıpkısının Türkiye şubesi...
O biiiiir..... O biiiiir, ibret-i aleme devlet töreni eşliğinde okunmalı hutbesi...
O biiiiir..... O biiiiir, kız babalarının eline geçerse zor gelir bir araya iki yakası...
O biiiiir..... O biiiiir, bir değil belki de birkaç yüzyıla geçecek adli tıp vakası...

errrr kişi geliyooor...

Siyah Şov'un üçüncü konuğu; yedi düvele "Budur işte !" dedirtebilen biri, yani :

O biiiiir..... O biiiiir, kolundan tutan spikeri anında bir güzel haşlayan...
O biiiiir..... O biiiiir, ikili anlaşmalara imza attığı ortağını alenen taşlayan...
O biiiiir..... O biiiiir, mahalli seçimler için tabanının altını biraz pışpışlayan...
O biiiiir..... O biiiiir, masum bebeleri öldürenleri neredeyse alkışlayan...
O biiiiir..... O biiiiir, eşgüdüm beşgüdüm ayaklarıyla öz evladını dışlayan...
O biiiiir..... O biiiiir, "İşler kötü gidiyor" diyenleri analarıyla birlikte kışkışlayan...

mümtaz insan geliyooor...

Siyah Şov'un son konuğu, insana "Nobel Barış Ödülü verilmeli !" dedirtebilen biri, yani :

O biiiiir..... O biiiiir, klasik Hitler ya da günümüzün modern Adolf versiyonu...
O biiiiir..... O biiiiir, maşası hazırdı ama elini bile sallamadan buluverdi piyonu...
O biiiiir..... O biiiiir, mazlum babaların ve çaresiz anaların yürek yarası...
O biiiiir..... O biiiiir, koskoca devletin gelmiş geçmiş en önemli yüz karası...
O biiiiir..... O biiiiir, BOP denen ve zorla yedirilmeye çalışılan o pis yemeğin aşçısı...
O biiiiir..... O biiiiir, Baba'dan doğma ve bahaneden nemlenen yakın çağ savaşçısı...

belki de asrın yeteneği geliyooor...

Sonunda; iyi ki "Beyaz Şov" var diyorum, ya "Siyah Şov" olsaydı ? Eminim sizlerden de kimbilir ne öneriler gelirdi ? Hangi cevherleri, nasıl anons edeceğimizi şaşırırdık..
Ne ..?
"Yakında asıl siyah şov başlıyor" mu dediniz ?
Barrrack'ın allasen ..!

asesen@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,509,509,509,509,509,509,509,509,509,50
4 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Beyhan Ada


Çocuğum büyümüş mü ne?

Bir arkadaşımın elektronik postasını alınca, 'oysa hep biz koştururuz çocuklarımızın peşinden kahvaltını etmeden çıkma dışarıya' diye düşünmeden edemedim. Zaman ne çabuk geçiyor ve büyüyorlar değil mi? Gelin birlikte dinleyelim bu değişimi.

"Önceki gece uyuyamamıştım. Toplam 3-3,5 saat uyuyabilmiştim. Dün öğleden sonra yoğun geçti. Uykusuz da olduğum için normalden yorucu oldu. Dün gece yatışım da her zamanki saat olan 24'u buldu.

Ertesi sabah belli bir saatte uyanmam gerekirse cep telefonunun saatini kurarım. Kızımla da o yatağa gitmeden konuşuruz. O ne zaman kalkacaksa yada okula gidecekse ona göre kalkış saatimi ayarlarım. Piraye'nin bugün ikinci derse gideceğini dolayısıyla 08:00'de kalkacağını biliyordum. Ben de işe gideceğim için 07:00'de kalkmalıydım.

Sabah kızımın sesiyle uyandım : "Anne sen bu gün işe gitmeyecek miydin? Saat 8." Hemen fırladım. Tuvaleti kızım işgal ettiği için tuvalete gitmedim. Yüzümü yıkadım, tiroid ilacımı aldım, yukarı çıkıp giyindim. Yukardan inerken kızım "İlacını aldın mı?" diye sordu. Telaşlı olduğum için bana hatırlattı. Kızım kendisine tortilla içine beyaz peynir ve salamlı kahvaltı hazırlıyordu. "Sen de beyaz peynirli ekmek yapar mısın kendine" dedi. "Hayır, vaktim yok" dedim. Bir dilim kaşar peynirli ekmek hazırlayıp poşete koydum.

Ben ekmeğimi çantama yerleştirip odadan paltomu ve çantamı alırken yanıma geldi. "Şundan bir ısırık al, hiçbir şey yemeden gitme" dedi.

Kısa bir süre bloke oldum. "Teşekkür ederim tatlım" diyebildim. Ama bu anı sanırım ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Kızım beni aç karınla göndermek istemedi. Kızımın bilinci yanında annesine bu denli sıcak yaklaşması ruhumu nasıl da okşadı. Anne olmanın en güzel anlarından biriydi benim için.'

(Evet arkadaşım çocuklarımız büyüyor ve bilinçli büyüyor hemde. Acaba öğretmek istediklerimi alıyor mu diye düşünürken biz, onlar davranışlarıyla bize ıspatlıyorlar öğrendiklerini belki de hiç farkında olmadan.)

'Kahvaltının ne kadar önemli olduğunu hep konuşuruz. Piraye sabahları genellikle bizden önce kalkar, kahvaltısını yalnız yapar ve bazen de biz kalkmadan okula gider. Kahvaltısız gittiği günler 4'ü, 5'i geçmemiştir; canı gerçekten birşey yemek istemediği zamanlar. 2 hafta önce bir bilgilendirme toplantısında Hollandalı bir doktor bayan da kahvaltının önemini tekrarlamıştı. O toplantıya kızım da katılmıştı. Bu sabahki olaydan önce olayın bu kadar bilincinde olduğunu düşünmemiştim. Şimdi kesinlikle eminim; ömrü boyunca hem kendisi kahvaltısız evden çıkmayacak, en azından güne başlamayacak, hem de çevresindekileri kahvaltısız evden çıkarmayacak.

Tabii biz sınırlamadıkça sınırlayamadığı çok yeme ve lezzetli diye az sağlıklı, bazen de sağlıksız şekilde hazırlanmış yiyecekleri yeme alışkanlığını da terk etme iradesine kavusursa, sağlıklı beslenme sürecini tamamlamış olacak.

Umarım hayatını daha sağlıklı hale getirecek ve kolaylaştıracak, aklımızın yettiği ve elimizden geldiğince ona aşılamaya çalıştığımız tüm konularda da bu denli bilinçli ve kararlı olur."

Bu elektronik postayı neden paylaştım sizlerle biliyor musunuz? Hani hep bocalarız çocuklarımız sözden anlamaz, bizi dinlemez diye tanımlarız ya, hani acaba öğretmek için verdiğim emeklerim boşa mı diye hırpalarız ya kendimizi, oysa göz açıp kapayana kadar büyüdüklerini hem de hiç bir detayı kaçırmadan büyüdüklerini göremiyoruz belki. Belki biraz daha bilgisayar başında geçirdikleri zamanı aza indirerek, onlarla sohbetler ederek, haftada bir gün en azından bir saat birlikte yürüyüş yaparak, birlikte sinemaya giderek, hadi sinema için maddi durumumuz müsait değil diyelim birlikte kitap okuyarak, birlikte masayı hazırlayarak, geçen günün özetini yaparak, yeni başlayacağımız gündeki planlarımızdan birbirimizi haberdar ederek, yapmasını istediğimiz davranışlarında onların da fikirlerini alarak geçirirsek çok daha duyarlı ve bilinçli nesiller yetiştiririz. Tartışmayı ve eleştirmeyi bilen güzel bir nesil yetiştirmek en büyük maharettir. Arkadaşımın da yaptığı gibi.

Beyhan Ada


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
8 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Leyla Ayyıldız


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


AYNA

I

Aynaydı ismi
Bir gün kendisiyle yüzleşti
Kendine
Aynaya baktı
Bu ben olamam dedi
Hep başkalarının baktığı
Bunun karşılığında
Onlara sadece dış yüzlerini gösteren
Sahteyi gösteren
Ben olamam dedi

Kendine baktı
Diğerlerine yaptığı gibi
Kendi içini de göremedi
Evet, göremiyordu belki ama
Hissediyordu içini
Ve tam orta yerinden
Kalbinden kırıldı

II

Genç kız çok üzgündü
Odaya girip aynayı görünce şaşırdı
Tam orta yerin parçasını aldı
Kalbim
Dedi
Kırılsa da
Benim kalbim

Okan Aksoy

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Bazı programlar vardır. Bilgisayara kurmak, istediğiniz zaman kaldırmak veya başka bir bilgisayarda çalışmasını sağlamak genellikle zor gelir; ama onlarsız da yapamazsınız. http://portableapps.com/ web sayfasında en çok ihtiyaç duyulan bilgisayar programlarının taşınabilir versiyonlarını bulabiliyorsunuz. Bu programları sadece taşınabilir disk ya da usb flash belleğinizde taşıyıp, istediğiniz herhangi bir bilgisayara bağlayıp kurulum yapmadan çalıştırıp kullanabilirsiniz.

http://www.bubblebox.com/ Tamamen İngilizce olmasına rağmen Türk çocukları arasında yaygın olarak kullanılan bir online oyun sitesi. Çocuklarımız hangi oyunları oynuyor diyen anne ve babalara tavsiye ediyorum. Ve tabi ki oyun meraklılarını da unutmamak lazım.

Aradığınız bir bilgiyi, tam bulduğunuzu sandığınız anda karşınıza üye olmayan giremez ve hatta, girse bile bilgilere ulaşamaz şeklinde bir uyarı ekranıyla karşılaşırsınız. İşte bunlara önlem olarak, http://www.bugmenot.com/ web sayfası sizin için neredeyse tüm üyelik gerektiren web sayfalarına üye oluyor ve size kullanmanız için üye adı ve şifresi sunuyor. Böylece, acaba ben bu web sitesine üye miydim? Ya da üyelik için bu kadar soruya cevap vermek zorunda mıyım? Gibi soru ve sorunlarla uğraşmıyorsunuz.

En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

7-Zip 4.62 (2008-12-02) for Windows / 913 KB
http://www.7-zip.org/
Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-09©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Alta Gracia
Oscar Harris









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20090206.asp
ISSN: 1303-8923
6 Şubat 2009 - ©2002/09-kmarsiv.com