Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.568

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 9 Şubat 2009 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Uyanma zamanı!..


İyi haftalar

Helal olsun sana Tayyip Bey. Pervasızlıkta sınır tanımam diyor ya, helal olsun. İnsanın duyduklarına inanası gelmiyor. CHP'nin bir densizliğine "Dini siyasete etmeyin." diyecek kadar pervasızlaşabiliyor ya, helal olsun. Ömrünü dinden nemalanmaya, milleti ümmet edip sadakaya alıştırmaya, eş ahbap ve dostlarını kalkındırıp memleketi yok saymaya adamış bir adam kalkıp "Dini siyasete etmeyin, size de kapatma davası açabilirler." diye dalga geçecek cesareti buluyor ya, helal olsun bunlara oy veren koyunlara. Helal olsun, bunu halife ilan edip, kırk pare top atışıyla göklere çıkaranlara. Helal olsun, ilinin en yüksek devlet görevlisi olup ta başbakanına yaranmak için seçim öncesi ulufe dağıtan zat-ı muhteremlere. Helal olsun, bunca pisliğe bulaşıp hala bu memleketin tek alternatifi olanlara.

Söylenecek tek bir güzel şey yok mu bu memlekette diye aranıp duruyorum ama nafile. Maalesef yok. Teğet geçen krizin boğduğu insanlar ne yapacaklarını şaşırmış durumda. İşinden olan, gelecek güvencesi olmayan, kiralarını, kredi borçlarını ödeyemeyen insanlardan geçtim artık, tüccar, yatırımcı, armatör, fabrikatör hepsi kan ağlıyor. Günde yirmi kamyon sevkiyat yapanlar tek kamyonla çark çevirmeye çalışıyor. Gemiler limanlarda yatıyor. Tuzla can çekişiyor. Durumun vehametini kavramak için, sokaklarda dolaşırken kiralık ve satılık ilanlarını sayın. Hangi dönemde bunca kiralık dükkanı bir arada gördünüz? Bağdat Caddesi, Irak'ın Bağdat'ına dönmek üzere. Kapanan mekanların haddi hesabı yok. Gelgelelim, Tayyip Bey'in tanımadığını iddia ettiği Tosun Bey'in önderliğinde ihya olan çocukları yıllığı 870 bin Euro olan dükkanları işletebiliyorlar. Tunceli'ye vali eliyle ulufe dağıtılırken alım yapılan beyaz eşya bayileri yandaşlardan seçiliyor. Tayyip Bey ve şurekasının elinin değip te ihya olmayan bir tanrının kulu yok. Geri kalanı köpekler kovalasın. Madem onlardan değiller, madem onların çarkına çomak sokmakla meşguller, yerleri icra mahkemeleri, Silivri Ergenekon duruşmaları. Rahmetli Özal'ın kemikleri sızlıyor. Çocukları için denmedik şey bırakmamıştık, haklarını yemişiz. Onlar, bunların yanında birer temizlik abidesi.

Davos Fatihi yüzünden unutulmaya yüz tutmuş Ergenekon davasında son tahliye, tüm olup bitenin bir özeti. herkesin elinde dolaşan bir kitap kopyası yüzünden 220 gün tutuklu kalan bir şerefli paşa tahliye edildi. Garabete başsavcılık bile dayanamadı. Daha suçunu bilmeyen nice tutuklular var Silivri'de. Birkaç yıl sonra bu dava yüzünden bu memleketin başına gelecekleri, acaba Davos Fatihini yere göğe sığdıramayan bir kısım Araplar bertaraf edebilecekler mi? Yoksa karşımıza geçip dalgalarını mı geçecekler? Uyan vatandaş uyan. Uyan ki, "oy"unu bu berbat oyunu bitirmek için kullanabilesin. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


 Kahveci : Ömer Kemiksiz


ÖNYARGI(Ç)

Ünlü bilim adamı Albert Einstein'nin "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur." sözünü hepimiz biliriz bilmesine de uygulayanımız var mıdır bilinmez. Bugün gerek şahsî şekilde gerek topluluklar şeklinde yaşamış olduğumuz kavga ve çatışmaların temelinde karşımızdakini anlayamamak, anlamak istememek yatmaktadır. Daha diyalog dahi kurmadan muhatabımızı belli kriterlere göre etiketlemek zaten oluşabilecek sıcak ilişkilerin temeline bomba koymak gibidir. Ne zamanki birbirimizi olduğumuz gibi kabul eder, empati denen şeyi hayatımıza tatbik edersek o zaman daha güzel günlerin yaşanacağı kanaatindeyim. İnsanları yargılamak, onları bizim istediğimiz gibi olmadıkları için dışlamak, hor görmek, kendimize benzetmeye çalışmak, benzetemezsek başka şekilde benzetmeye kalkışmak hoş değildir. Her birey, kendisi olduğu müddetçe değerlidir. Her kişi, başkasını da olduğu gibi kabullendiği müddetçe er kişidir.

Başkaları bizim gibi düşünmek, bizim inandığımız gibi inanmak, bizim sevdiklerimizi sevmek zorunda değiller. Onlardan böyle bir şeyi beklemek abestir. Onların da bizden böyle bir şeyi beklemesi abestir. Farklılıklar zenginliktir. Farklılıkları kabullenmek de gönül zenginliğidir. İnsanları belli gruplara ayırmak, şucu bucu diye yaftalamak, aramıza nefret tohumları ekmekten başka bir şey değildir. Farklılıklarımızı kabul ederek kenetlenmek zor olmasa gerek. Zaten herkesin aynı olduğu, aynı düşündüğü, aynı şekilde yaşadığı bir dünya sanırım çok sıkıcı olurdu.

Önyargılarla insanların karşısına çıkan, kendini yargıç olarak görüp, onlardan farklı olmalarının hesabını sormaya kalkan kişi, unutmamalı ki karşısındaki insanın nazarında o da farklıdır. Bu durumda karşısındakinin de ona önyargıyla yaklaşmaya hakkı vardır. Tabi olması gereken bu değildir. Özellikle ve özellikle genelleme yapmak büyük ve onarılamaz hatalara davetiye çıkarmaktır. Bir/birkaç kişinin yapmış olduğu yanlışları o kişiler gibi olduklarını düşündüğün herkesin yanlışı gibi gösterip "Bunlar zaten hep böyle." demek, muhatabının doğduğu veya yaşadığı şehri öğrendiğinde yüzünü buruşturup daha baştan köprüleri atmak, seninle zıt fikirlerde olduğu için birini dinlememek, onun her söylediğini yanlış kabul etmek asıl senin yaptığın başlı başlına bir yanlıştır. Dinlemeliyiz, anlamaya çalışmalıyız. Karşımızdakini severiz veya sevmeyiz fakat ona, fikirlerine, yaşama hakkına saygı göstermek gibi bir görevimizin hatta zorunluluğumuzun olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Anlaşılmak istiyorsak anlamaya, saygı görmek istiyorsak saygı göstermeye, sevilmek istiyorsak sevmeye çalışmalıyız. Herkes, kendi doğrularını diretmeye, kabul ettirmeye çalışsa ortaya garip bir durum çıkar değil mi?

Kıralım şu önyargılarımızı. Daha bir iki kelime bile konuşmadan karşımızdakiyle aramıza aşılmaz duvarlar örmeyelim. O duvarları yıkmak da inanın ön yargıları yıkmak kadar zor olacaktır. Aramıza sevgi tohumları ekelim. Kalplerde sevgi-saygı tomurcukları yeşersin. Herkesi olduğu gibi kabul edelim. İnsana insan olduğu için değer verelim. Bırakalım, bizim gibi düşünmesin, bizim sevdiğimiz şeylerden o nefret etsin. Yeter ki biz ondan nefret etmeyelim. Onu yargılamaya kalkmayalım. Açalım kollarımız açabildiğimiz kadar, bütün insanlığı kucaklayalım.

Önyargılarımızı parçalayalım. Önyargılarımızı kıralım. İnanıyorum ki önyargılar kırıldıkça kalpler kırılmayacak. O zaman daha ne bekliyoruz? Haydi, kırılsın önyargılar, kırılmasın kalpler!

Ömer Kemiksiz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
11 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Nuran Talay

 Kahveci : Nuran Talay


  KILIÇDAROĞLU'NUN KILICINA KARŞILIK KAMPANYA

CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu' nu aday göstermesi tartışmalara neden olmuştu… Halen hararetli bir Şekilde bu tartışmalar devam ediyor.

Önce Kılıçdaroğlu' nun İstanbul bilgisi sorgulandı hatırlarsanız. "Kılıçdaroğlu İstanbul'u bilmezmiş, geniş görüşü yokmuş…"

İstanbul'u bildiğini iddia edenlerin yaptıkları işler ortada.

"Bahçelievler'de Dilara Dumrul'un rögar çukuruna düşerek hayatını kaybetmesini" unutmadık. Ailesi baskılar sonucu şikâyetlerinden vazgeçirilmiş olsa da bizler bu ve benzer ihmalleri unutmadık.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin metrobüs çalışmaları ve yapılan Bakırköy Adliye Binası'nı E5'e bağlamak için "Topkapı Çobançeşme arası D-100 Karayolu yan yolu uygulama Projesini" de unutmadık. "7 Kasım 2006 tarihinde ise projenin ihalesini davetiye usulü yapılmış. İhaleyi 12 milyon YTL ile Kalyon İnşaat kazanmıştı. Alt geçit için hemen çalışmalara başlanmış, önce adliye tarafı kazılarak, sonra da karşı tarafa geçilmişti. Bu tarafta ise Bahçelievler İlçesi sınırında bulunan Eser Kent Sitesi içinde bulunan yeşil alan kazılmaya başlanmıştı."

Ve tüm bu süreci ilgi izleyen site sakinleri uygulamanın iptali için dava açmıştı. Tek yeşil alanın yok edilmesine karşı çıkmışlardı. Üstelik Avukat İhsan Abdülazizoğlu İstanbul 3. İdare Mahkemesi'ne yürütmenin iptali için dava açarak "Projenin planının olmadığını saptamış. Belediye eliyle kaçak inşaat yapılmasını durdurulmasını istemişti." Ancak Kolyon İnşaat tüm tepkilere rağmen inşaatı sürdürmüştü.

Böylelikle İstanbul hem kaçak hem de çıkmaz bir alt geçite sahip olmuştu.

03 Kasım 2002 Genel seçimleri ile CHP İstanbul Milletvekili olarak meclise girmiş Kemal Kılıçdaroğlu.

İstanbul'da yaşayan biri olarak Kılıçdaroğlu' nun İstanbul'u bilip bilmemesi önemli değil.

Önemli olan adaletli hizmet yapmasıdır.


Biz köprü yaptık,
Biz alt geçit yaptık,
Biz şunu yaptık biz bunu yaptık diyor AKP'li belediyeler…

Elbette yapacaklar bu zaten belediyelerin görevi…

AKP'li belediyeler yapması gereken işler ile övünüyorsa,

Aşçı, yemek yapması ile
Öğrenci, okula gitmesi ile
Doktor, ameliyat yapması ile
Şair, şiir yazması ile
Avukat, davaya girmesi ile övünsün…


Bir yandan bu kadar kendine güvenen AKP, seçim öncesi hummalı çalışma içinde…

İstanbul'da yaşayan iki kişiden biri AKP'yi yani Kadir Topbaş'ı istiyormuş… Kemal Kılıçdaroğlu' nun projeleri yokmuş yalnız yolsuzluk dosyaları varmış. Rahatlar anlayacağınız.

Nasılsa bu millet yolsuzluk yapanı, rüşvetçiyi, eş dost ayrımı yapanı, işine geldiği gibi siyaset yapanı baş tacı ediyor.


Yine de işi şansa bırakmıyor AKP;

28.03.2009 tarihine kadar geçerli bir kampanya düzenlemiş…

Bir oy getirene, beyaz eşya…
İki oy getirene, koltuk takımı…
Üç oy getirene, yemek odası takımı…
Dört oy getirene, yatak odası takımı…
Beş oy getirene, Uludağ'da tatil…
Altı oy getirene, tüm yıl geçimini sağlayacak çek yardımı…
Yedi oy getirene, yurtdışı tatili…
Sekiz oy getirene, kaplıca tatili…
Dokuz oy getirene, bir yıllık kira yardımı…
On kişi ve üzeri oy getirene, ev…

AKP'ye oy vermeniz karşılığında bunları nasıl temin edebilirsiniz açıklayalım; yalnız bu kampanya Atatürk' cü ve özünde laik olanlar için geçerli değildir hatırlatırım.


Neyse konumuza dönelim; efendim "telefon numaranız, adınız soyadınız ve TC kimlik numaranız" ile kayıt yaptırıyorsunuz. Oyunuzu AKP'ye vereceğinize dair senedi imzalıyorsunuz ve kampanya şartlarına göre yararlanıyorsunuz bu kadar kolay işte…

Demek ki neymiş ne kadar kendine güvensen de tedbiri elden bırakmayacakmışsın…

Rastgele AKP!


Nuran Talay


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,008,008,008,008,008,008,008,00
9 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Sema Çevik Yıldırım


Gri Duvaklı Gelin -2

Yılların tozu altında kalmış yaşanmışlıkları, yaşamımı; deşerek, karıştırarak evime yürüyorum. Elif'imin yası gözlerimden yaş olup süzülmeye ancak vakit buldu. Soguk ve siyah bir gece ayaklarıma dolanıyor ,adımlarım kurşun dökmüşcesine kaldırımlara yapışıyor.Elif'in umutları çınlıyor kulaklarımda ,hiç gerçekleşmeyecek umutları.. yıllar , o arşivleyip , kütüphaneme yerleştirdiğim yıllar yığılıyor adımlarımın önüne . Elifin ve benim sevdadan yana yaşayamadıklarımız, yaşayamıyacaklarımız.

Lise mezunu olupta büyümüş, yetişkin olmuş duygusunu hangimiz yaşamadı ki: Annemin yaz tatili planları hiç işime gelmiyor eylül de fakülte açılmadan,işe girmeyi planlıyordum. Hukukta devam mecburiyetinin olmaması beni, Verda ve Suna'yı bu fikre adeta delice bağlamıştı. O yıllarda televizyon yayınları yeni başlamış ve Ankara'daki tüm gençler televizyon daki kadrolarda işe başlamışlardı. TRT de hele televizyonda çalışmak 1970 li yılların en büyük amacı,sevdası olmuştu. Bizde 3 arkadaş TRT yolunu arşınlayıp Kavaklıdere - Mithatpaşa arasında mekik dökuyor, hayatlarımıza sağlam başlamak için adeta koşuyor koşuyorduk.Verda ile ortaokul,Suna ile lisede başlayan arkadaşlığımız katıksız bir sevgi ve güvene dayalıydı. Hele son 3 yılımız bizi hepten birbirimize bağlamış, her yıl Suna'nın Çınarcık'taki yazlıgında sıcacık günlerde ,15-16 yaşlarının yaz aşklarıyla çoşmuş,hayalkırıklıkları ile kenetlenmiştik.Aklımızca Hukuk okumayı seçmemizdeki en büyük etmen işte bu hayalkırıklıklarımızdı. Hukukçu olup bizi kıran, değer vermeyen erkekleri mahkeme edecek, onları yola getirecek kanunlar hazırlayacaktık. Oysa oysa hayat öyle bir kırdı geçirdiki bizleri.

O yazı neredeyse TRT ye girebilmek için bir sürü başvuru,dilekçe, mülakat,yazılı ve torpil aramakla geçirdik. Kadroya girememiştik ama gelegide tüm çalışanları neredeyse tanıyor, selamlaşıyor, onların gittiği kafe ve restorantlarda ,pinekliyor, kendimize TRT de görev dağılımı yapıyorduk. Ben spiker bile olabilirdim, Verda çok iyi ingilizcesi oldugu için daha iddaalı ,Suna ise ben makyajcı olacagım, bütün herkesi boyayacagım derdi. Zaten içimizde TRT hayalinin peşinden gidip ,oradan emekli bile olan bir tek Suna oldu.

Kavaklıdere de TRT binasının karşısında Milka diye bir pastanede o günlerin en ragbet gören ,en çok ünlüyü görebileceginiz tek mekandı. Sağında Büyük Ankara Oteli ,Ankara'ya yeni bir soluk katan dev cüssesi ve modern otelcilik anlayışı ile karşısında Televizyon binası. Biz de hergün bu pastanede TRT umutları ile sancılı 3 genç kız.V e ilk şanslı ingilizcesi ile Verda oldu. Yine üçümüz kavaklıdereye boylandık. Suna ile Milka'da oturup Verda'nın hayallerinin gerçekleşmesinin ilk adım oldugunu, fakulte bitene kadar hepimizin en az dört yıl daha hayatı elele geçirecegimizi hayal ediyorduk.Suna ile heyecanla bekleşirken 22, 23 yaşlarında yakışıklı sayılabilecek bir yapıda koyu kumral saçlı, mavi masmavi gözü ,gür bıyıkları yüzünün alt kısmını tamamen kapatacak şekilde bırakılmış ve bizim çoktan TRT de çalıştıgını öğrendiğimiz, artık işten mi, yıkılası yakışıklılıgından mı dikkatimi üzerine günlerdir çekmiş olan delikanlı, gözlerinde ikimizi küçümseyen bir tavırla ki bunu konuşunca iyice anladık,masamıza yanaştı.

- Siz TRT den misiniz??Bu masaya biz otururuz.

Kafamızdan aşağıya kaynar sular kazan kazan döküldü. İki çocuk ,hayallerimizin bahçesinde işe girmek, TRT'li olmak, genç bir erkek tarafından beğenilmek,arkadaş olmak tohumları ekilip yeni yeşerecekken. O mavi gözlerdeki sogukluk, o kahreden buz gibi bakışlar altında ezilip çiğnendi.

Tam anlamıyla kem küm ederek yerimizden kalkıp bahçenin arkasına en arkasına adeta saklanırken arkamızdan garsona ''Bizim masalara başkalarını oturtturma'' talimatını veren seside gözlerince acımasız,şımarık ve küstahtı.
Başımıza gelen bu tatsız olay Verda'nın sevinç içinde yanımıza gelişiyle ayrı bir hal aldı.

- Olsun bak bizde TRT liyiz artık. Birdaha bize bu masadan kalkın diyemiyecekler. Kim acaba, hala oturuyorlar mı?

Adeta saklandıgımız köşeden o masaya baktığımızda,onun orada olmadığını gördük. Üzüntümüz öfkeye dönüşmüş ,bu ukela bir o kadarda küstah delikanlıyıda hesabı görülecekler listesine çoktan almıştık.

Çok kısa bir süre sonra Suna'da Mithatpaşa'daki stüdyoda işe başlamış,bende bana gelecek görevin heyecanı ile arkadaşlarımın yanında hayatlarını izliyordum. Artık Milka'da her öğlen buluşur olmuştuk. Akşam iş çıkışlarında Suna ve Verda ile oturup iş hayatını ,arkadaşlıklarını konuşup, yeni kalp çarpıntılarımızı birbirimize heyecanla paylaşırdık.

Bu buluşmalarımızda o mavi gözlerle karşılaşır,kalp çarpıntım yüzümü kızartır,kendime duydugum öfke o mavi gözlüye duyduğum öfkeyi geçer giderdi.Verda ve Suna yeni işlerinin yorgunluk dolu hazzında içimde kopan fırtınalardan habersiz kalmışlardı.Bu adama nasıl sevdalanırım dediğim anda Ayaklarım birbirine dolanıyor , geceler uykusuz sabahlara kavuşuyor içimde dalgalanan aşk beni ümitsizlik içinde kör kuyulara atıyor yıpratıyordu. Arkadaşlarımın iş saatlerinde yalnızlığımı Milkada oturarak ,sözüm ona onları beklerken,aklım fikrim o mavi gözlerde,'Acaba bugün görecekmiyim''telaşında,yüreciğimdeki hergün kendine daha ağır gelen karşılıksız ,karşılık ne kelime habersiz bir aşkın fırtınasında acı çeker olmuştum. Verda ve Suna ne kadar iş heyecanı içindede olsalar da bendeki sessizlikten hoşnutsuz işe baylayamadım diye üzüldüğüm paniğinde idiler. Oysa iş hiç aklımda değildi.

- Ben galiba aşık oldum.

Verda elindeki dondurma kaşığını düşürecekti neredeyse. Sorgular sorgular Kim ;nerede gördün,ne iş yapar,yakışıklımı....
Suna hani seninle Verda'yı beklerken bir adam bizi masadan kibarca kaldırtmıştıya,hatırladın mı?

- Yapma ya,inanmıyorum. Gerçekten mi? Neoldu anlatsana nasıl?

Verda hayretini dondurmadan çıkartıyor

- Pes yani adam bizi aşagılamış ,burası bize ait kalkın demiş,sen de kalkıp aşık oldum diyorsun. Yani Asu ne desem bilmem ama bu kadar kasıntı ve görgüsüz biriyle. Peki sonra tanıştın mı?
- Hayır, burada sizi beklerken görüyorum bazen, o benim farkımda değil.

Verda kendi kendine söylenip ,ben göremedim şu adamı , bir görsem benzeteceğim göster şunu bana .
Olmadı ben o ismini bile bilmediğim mavi gözlü sevdiğim adamı Verdaya gösterme imakanım olmadan, Verda TRT den biriyle birbirlerinden hoşlandıklarını,iş konusunda kendisine çok yardım ettiğini ve heyecanla galiba da çaktırmadan flört ettiklerini anlatıp durdu.
Biz böyle iş,üniversite ve gençlik sevdalarımızın çarkında dönerken sancılı olan hükümet düşmüş,yeni bir koalisyon hükümeti kurulmuştu. Tabi tüm devlet dairelerinde yapılan revizyonlar yüzünden benim TRT ye girmem suya düşmüştü. Annemlerin tatile çıkma önerisi bu sefer cazipti. Almanyada dayımın yanına gitme fikri sıcak geldi. Belkide uzun bir süre o mavi gözleri görmemem ,bu sessiz sakin aşkımı bile unutmama fırsat yaratacaktı.
Milka da oturmuş Suna ile herzamanki kuplarımız yerken Verda koşa koşa yanımıza geldi.

- Kızlar bakın az sonra Kerim gelecek buraya,sizinle tanışacak , biz galiba birbirimizi çok seviyoruz biliyormusunuz?. Bugün 4 ay ingiltereye gidecegini ,bunun onun için büyük bir fırsat oldugunu ama bensiz oralarda çok zorlanacagını söyledi ..biz aşıgız birbirimize aşık.

Verdanın sıcacık mutlulugu içimizi kaynatmıştı.

- Bakın geliyor ... diye yerinden kalkıp adeta koşarcasına sarılıp elini tuttugu genç... Mavi gözlü adını bilmediğim sevdamın ta kendisiydi..

Ve o yılllarda '' hakkım yok seni sevmeye, çıktın karşıma ne diye, arkadaşımın aşkısın, kalbim bunu neden anlasın'' diye söylenen şarkı ile tıpkı bugün gibi gri gözyaşlarımla Almanya'ya kaçtım... kaçtım.

Sema Çevik Yıldırım


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,679,679,679,679,679,679,679,679,679,67
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Leyla Ayyıldız


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


EVDE KALMIŞ KIZLARIN MASALI

I
Sonraya bırakılmış güzel günler varken
İçlerinde mavi bir çocuk da vardı

Zaman mor atlarıyla eriklere başı değerek geçer
İçlerinde sinsi bir kedi vardı gülerken

Durgun günler saçlarını aka boyuyor
Kaç yıldır bilirim çil bir horoz taşırlar gözlerinde

Çocuklara söğüt düdükleri dağıtırken iyi bilinen mayıs
Bir ses uyur kulaklarında elmalar çürüten

II
Bir gün sen çiçek açmış limon ağacı
Onlar üzülür açıp yüreğini gösterirsen

Bir horoz, bir kedi, bir ev birikir içlerinde her yaz
Her yaz; bir buğdayla başlayıp bir yağmurla biten

III
Bizim oralara da uğrarsa o gün ölüm
Açarlar o üç kız pencereyi

Yüzlerinde ince bir gülümseme
Limon çiçeklerine eğilir gibi

Ergin Günçe

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Seramik tabak üzerine motif çalışması tüm dünyada yaygın bir uygulama. http://www.portmeirion.tv/motifs1.htm kısa yolunda bu çalışmalarla ilgili çok sayıda örnek bulacaksınız. Özellikle meraklılarına durulur.

http://www.medikalsozluk.com Medikal dilde bilmek istediğiniz kelimelerin, hastalıkların ve terimlerin tamamını bulabileceğiniz, sözlük tadında bir kaynak. Mesela grip seçeneğini tıklıyorsunuz hemen size …Tıp dilinde influenza adı verilen bu hastalık bulaşıcıdır. Grip olan kişinin nefesindeki damlacıklarla yayılıp, salgın hale gelebilir. Paçavra hastalığı da denir. Aniden başlar ve devamlı olarak ateş yükselir… şeklinde bir açıklama getiriyor. Bilmekte fayda var.

...Mutfak kültürünüzü geliştirmek, en güzel, pratik, kolay yemek tariflerine ulaşmak için yemek siteleri arasında alternatifi olmayan yemek sitesi... http://www.yemektarifleri.org/ Bir de siz deneyin bakalım gerçekten alternatifleri yok mu?

En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

7-Zip 4.62 (2008-12-02) for Windows / 913 KB
http://www.7-zip.org/
Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-09©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Emrah
Cem Karaca









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20090209.asp
ISSN: 1303-8923
9 Şubat 2009 - ©2002/09-kmarsiv.com