|
|
|
16 Şubat 2009 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Vallahi yalancı demiyorum! |
İyi haftalar
Haftaya Tayyip Bey'i anmadan şöyle güzel bir şeyler karalayarak başlayayım istiyorum ama hiç kolay olmuyor. Hani güzelliklerin içinde Tayyip Bey'i andıracak şeyler olsa ona da razıyım, söylemezsem namerdim. Yok ama yok be birader! Şimdilerde memleket yönettiğini unutup meydan meydan dolaşıyor ya, her kürsü haykırışı bir ayrı yazı konusu. Hoş, temcit pilavı gibi her yerde benzer şeyleri söylüyor ama olsun, üslübundaki zenginlik bize hep yardımcı oluyor sağolsun. Bir kere belediye başkanlığının tadı damağında kalmış, o belli. Maşallah değme belediyecelerden daha iyi belde sorunlarına hakim. Ama işte hepsi o kadar, belde boyutunu aşamadığı için de memleketi vur patlasın çal oynasın yönetiyor.
Yeni öğrendim, bir büyüğümüze yalancı demek hakaret kabul edilebilirmiş. İyi de yalan söyleyene yalancı demeden nasıl yalancı diyeceğiz onu söylemiyorlar. "Gerçeklerden uzakçı" "Ful atıcı" "3 atış 5 kuruşçu" "çakma doğrucu" vb. sıfat tamlamalarını kullanabilir miyiz mesela merak ettim şimdi. Her neyse ben üç nokta koyayım siz boşluğu istediğinizle doldurun en iyisi. Bizim Tayyip Beyimiz doğruları kendi işine geldiği oranda kamuoyuna yansıtıp, kalanı hasır altı etmekte pek mahir. Örneğin bolca "Yandaş medya" tabirini kullanmakta. Aslında medya muhalefetten yanaymış, hepsi Bay Baykal'ın oyuncağıymış. Eh be birader, adamın bunu demesi için yüze, binyüze, beşbinyüze ihtiyacı var. Çıkarları itibariyle, aynı karanlık kuyudan su çeken yardakçılarını bir kenara bırakıyorum, onlar hepimizin malumu, ama be dostum, elinin altındaki bankadan otomobil fabrikasına verirken düşüneceğin miktarda parayı, amcanın birine verip koca bir medya grubunu aldırdığın yetmemiş gibi, bir de başına damadını oturtmadın mı, seni gidi ..... . Belki mevkin itibariyle ortakları arasında görünmüyorsun ama babalar gibi bir medya grubunun patronusun, var mı bunun başka izah tarzı.
"Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz." derken hakim olamadığı dilinin gün gelecek başına iş açacağını demiştik, biri de çıkıp şöyle şöyle söylerse ne diyeceksin diye kendisine sormuştuk. Kendisinden cevap beklediğimizden değil elbette, bizimkisi söz dizini gereği. Ama işte o biri çıkıp söyleyiverdi. Siyasetten anlamayan bir İsrail generali "Sen kendine bak be adam" deyiverdi. Önemli olan adamın haklı olup olmadığı değil, önemli olan Dünya gözünde yaratılan hava. Mitinglerden fırsat bulup dinlenirken bunları düşünüyor mu acaba yüce devletlüm? Benimkisi de merak işte. Neyse, kar geliyormuş, dikkatli olun. Esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
GÜL-DİKEN YAZILAR : Erhan Tığlı AŞKIN ABECESİ |
|
AŞ: Aşk kişinin kendini aşması, sevgiyle dolup taşmasıdır
Sevgiliyle yenen yemek kuru ekmek bal börek gibidir
Ama aşksız kişilerin aşı bal börek olsa bile yavan gelir.
Aşk aşure ya da türlü tadında güle oynaya yenilen bir gönül aşıdır
İçindeki dost kahkahası, düşmanın gözyaşıdır...
şAŞKın: Aşk kayıtsız şartsız egemen olmak ister gönüllere.
Dinlemez yasa, ferman. Asla kul köle değildir kimseye.
Şaşkın! Hiç takılır mı aşka kın?
AŞKın: Sakın deme işim başımdan aşkın; çalınırsa kapın. Zamansız geldin ya da benden geçti artık diye düşünme, hemen al içeriye. Yoksa ne yaparsan yap, istediğin kadar çağır bağır, bir daha gelmez geriye. Aşkın yoktur yaşı başı. Onu baş üstünde taşı.
aŞIK: Aşık sevgilisine güzel görünmek için şık gezer. Zaten aşk da şık bir olaydır. Bencillere kendinden başkasını sevmek zor gelir ama özverili kişilere onun denizine dalmak, yakamozlu giysilere bürünmek çok kolaydır.
AŞIk: Aşk bir aşıdır. Bu aşı yediveren gülüne dönüştürür gönlümüzü, mutluluğumuzu sevgiliyle bölüştürür.
kAŞIK: Aşkın cennetinde herkes elindeki kaşığı karşısındaki sevgilisine uzatır, onu doyurur. İlgi ve sevgisini gül ile yoğurur, güzellikler doğurur, aşkın yüceliğini dünyaya duyurur.
Erhan Tığlı erhantigli@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Nuran Talay TİK TAK TİK TAK OLUR MU HİÇ ÇALIŞMAMAK? |
|
Sevgi dolu Başbakan, yurdum insanına "rüşvetleri" pardon "yardımları" dağıtmaya devam ediyor. Partisinin grup toplantısında yine bizlere çok kızmış. Neymiş yardımları seçimle ilişkilendiriyormuşuz, rüşvet olduğunu söylüyormuşuz oysa bu yardımlar yıllardır yapılıyormuş. Başbakan nasıl bu kadar kendinden emin konuşuyor diye düşünürken meğer yatırımlarını çok önceden geleceğe yönelikmiş…
İyi güzel de dağıtılan bu ürünlerin kullanılacağı ev nerede?
Ev varsa, tesisat nerede?
Tesisatı varsa, yıkanacak mutfak gereçleri, çamaşırlar nerede?
Buzdolabına konacak, yiyecekler nerede?
Birde tüm bu ürünlerin kullanmasını öğretecek bilirkişi nerede?
Hadi hepsini hallettik diyelim,
Deterjan, yumuşatıcı, parlatıcı, tuz vb. ürünleri temin edecek, su parasını, elektrik parasını ödeyecek gelir nerede?
İş yok,
Tarım yok,
Hayvancılık yok,
Üretim yok,
Eğitim yok,
Çok çocuk yap diyen Başbakanın, rüşvetten başka vereceği yok…
Madem bu yardımlar yıllardır yapılıyor insanları sadaka kültürüne alıştırmak yerine iş imkânları neden sağlanmıyor?
Fabrikalar neden kurulamıyor?
İş verildi de bu millet çalışmadı mı?
Ülke kalkınmasına katkı bulun dendi de itiraz mı etti?
Neden milletimiz muhtaç olsun?
Neden ellerinde avuçlarında kendi kazançları olmasın?
Oğullara 2850-3000 milyon dolara gemicik alınsın, çalışmadan zengin olsun!
Damatlar, gelinler derken tüm sülale ayrıcalıklı olsun, milletimizde iki yardımla avutulsun…
Deniz Feneri yolsuzluğundan elde edilen paralarla kurulan imparatorluğa ses çıkarılmaması için sus payımı yoksa dağıtılanlar?
Ergenekon dosyaları tavşan hızı ile ilerledi…
Deniz Feneri dosyası da kaplumbağa hızı ile geldi.
Neyse ki geldi sonunda. Gelir gelmez de Noteri dalgasına aldı… Bu bir başlangıç diyelim. Bizler sizler diye ayrım yapan Başbakan'ın yanında kaç kişi kalacak göreceğiz…
Allahtan sevgililer günü geldi… Gidenlerin yerine yenileri gelir mantığı ile sevgililer gününde kapınızda kalp yastıklar, çiçekler görürseniz şaşırmayın… Başbakan, bizler diye nitelendirdiği "hipnoz ordusuna" yenileri eklemek için kalplerinizi hedef alıyor.
Zira aşkın gözü kördür derler... !
Nuran Talay
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Mehmet Sağlam Vivienne Westwood'un dönemruha uygun itirafları |
|
Vivienne Westwood 1941 doğumlu bir İngiliz moda tasarımcısı. Geçen Salı (10 Şubat 2009) BBC World'deki "Hard Talk" programında soruları yanıtlıyordu. 68 yaşında olmasına rağmen 80'li yaşlarda görünüyor. Sağlığının iyi olmadığını sanıyorum. Ömrünün sonuna yaklaştığını düşünmeye başlamış olacak ki, çektiği vicdan azabı ona şu sözleri söyletti:
"Ben bir sanatçı değil, tasarımcıyım. Bir marka oluşturdum ve sattığım şeylerin çok sayıda alıcısı var. Kimseyi almaya zorlamıyorum; fakat alıyorlar. Mücevherlerime, giysilerime, parfümlerime, çantalarıma ve ayakkabılarıma çok pahalı olmasına rağmen büyük talep var. Fakat kimsecikler çıkıp şunları söylemiyor, söyleyemiyor:
Siz tüketiciler, dünyada birçok insan aç, pek çok insan işsiz. Bu ürünlere sırf marka diye bu kadar para ödeyeceğinize, daha ucuzunu alın ve kalan paranızı daha anlamlı biçimde harcayın!"
Televizyonun içine uzanabilseydim buruşuk yanaklarından doya doya öperdim mutlaka!
Tebrikler Vivienne Westwood! Geç kalmış bir söylem; ama olsun, bir marka sahibesinden son derece sıradışı bir itiraf bugün söyledikleriniz! Umarım körelmiş vicdanları birazcık bilemiş olursunuz bu dik duruşunuzla.
***
Şimdi de size sesleniyorum ey marka sahipleri:
Versace, Chanel, Bvlgari, Calvin Klein, Hugo Boss, Ralph Lauren, Christian Dior, Emporio Armani, CelineRolex, Swatch, Tissot, Adidas, Nike, Puma, Reebok, Calvin Klein, Hugo Boss, Ralph Lauren, Christian Dior, Emporio Armani, Celine, Lacoste... ve yüzlerceniz...
Size ödenen paralarla dünyadaki tüm fakirlik ve eğitimsizlik şimdiye dek çoktan ortadan kalkmıştı, çoktaan, bilmiyor musunuz?!
Ne bu, ne?! Bu doyumsuzluk ne!.. 10 Liralık parfümlerinizi, ayakkabılarınızı, donlarınızı, saatlerinizi 20-30 kat fiyatlarla sattığınız yetmedi mi?! Kazandığınız astronomik miktarlardaki paralarla hangi Afrika-Asya-Güney Amerika ülkesindeki halkı doyurup eğitecek bir katkıda bulundunuz, söyler misiniz?!
Dünyanın en lüks malikânelerinde havyarlı tostlarınızı en pahalı şampanyalar eşliğinde lopur lopur midenize indirdiğinizde, yerden tane tane pirinç toplayıp karın doyurmaya çalışan çocukların boş midelerini nasıl sindirebildiniz içinize, nasıl sığdırabildiniz vicdanınıza, nasıl?!
Yetmedi mi? Baksanıza dünyadaki yüz karası gelir dağılımına, geri kalmışlığa, ikiyüzlülüğe!.. İnsanlık ne durumda, görmüyor musunuz?! Bu hepimize ait dünyayı siz böylesine sömürüp semirdikçe huzur, barış, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik asla ikame olmayacak, olamayacak, görmüyor musunuz?
Yeter artık, yeter! Trilyon dolarlardan konuşur oldunuz artık, yeter.
Dünyadaki 1 milyar insanı günde 1 dolara çalıştırdığınız yeter!
Bırakın da bu gezegende birkaç yüzyıl da doğal yaşayalım "bir orman gibi kardeşçesine", insancasına...
Unutun şu 77 ceddinize yetecek paranın kirine olan aşkınızı, unutun artık! İnsanlık aşkına... Masum bebekler aşkına... Bir testi su için 2 saat yol yürüyen Afrikalı çocuklar aşkına... İnsan olmanın onur ve kıvancını yaşayamayan 5 milyar dünya vatandaşı aşkına... Unutun artık!.. :-((
Mehmet Sağlam mehmetttsaglam@gmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Nasıl beceriyorsun böyle çığlık çığlığa susmayı!
Nasıl beceriyorsun böyle çığlık çığlığa susmayı! İçindeki onca tufanı nasıl gizliyorsun böyle sessizliğinle?
Sen sustukça içindeki boşlukta yankılanıyor sanki hayata dair sakladığın, daha doğrusu saklamaya çalıştığın her şey… Pişmanlıkların, keşkelerin yankılanıyor o dipsiz boşlukta.. Duymamdan korkuyorsun değil mi o çığlıkları? Beni görünce gözünü kaçırmandan dudaklarını ısırmandan belli, çözülmekten, seni çözmemden korkuyorsun, o dipsiz kuyuya seninle inip yüreğinde ne varsa uluorta ortaya sermemden…
Ama şunu bil ki o yürek sensin, bedeninle zoraki tebessümlerinle saklamaya çalıştığın o yürek senin benliğin, susturmaya çalıştığın içindeki o kırgın çocuk senin yüzün.. Belli ki acıların izlerini silmeye çalışırken yüzünü yitirmişsin, içindeki çocuğu hapsetmişsin o dipsiz kuyuya.. Şimdi o çocuğun çığlıklarıyla uğuldarken kulakların, tüm sessizliğinle ve ciddiyetinle inatlaşıyorsun sanki sana değer veren herkesle, en çok da benimle..
Oysa "yaralı insanlar çeker birbirini" demişti şair, yaralı insanlar tanır birbirini.. Tanıdım, sessizliğinle ışığını söndürmeye çalıştığın gözlerinden, bakışından tanıdım seni… sen hiç anlatmasan da ortak bi geçmişimiz var seninle biliyorum, üzerine kalleşlik bulaşan sevdalarımız, geç kalmışlıklarımız var.. Susuşlarımızın ardında çaresiz susamışlıklarımız var.... hayalini kurmanın bile suç sayıldığı aşklarımız, keşkelerimiz var…
Onun için susma artık, içindeki o kanayan suçluluğu dışarıda bırak ve gir içeri.. Düşlerin daha ne kadar direnebilir ki bu sessizliğe?
Tanıdım seni, ben gibisin.. düşlerin olmadan yaşayamazsın sen.. ne olur erteleme düşlerini, sakın suçluluk duyma hayallerinden ve ne olur sakın vazgeçme aynadaki yüzünden.. Diğerlerini sevdiğin kadar kendini de sev.. Yüreğinin en karanlık sandığın yeri en aydınlığı aslında.. bi cennet bul kendine, hani şu hep uzanıp hayalini kurduğun cinsten.. Aydınlık bi cennet bul bi defalığına da olsa, bi ikincisine asla cesaret edemeyeceğini bilsen de bul o cenneti.. Bildiğin en yasak şiiri oku o cennette, bi masal çal hani o kırgın çocukluğundan.. O cennette kendi masalını yaşa, gerçekler ve yarınlar hiç yokmuş gibi..
Hadi şimdi bana bir şeyler anlat, isterse gerçek olmasın ama anlat… Çünkü artık çok geç, geç kaldığın sevdandan tanıdım seni.. Yarandan tanıdım seni.. Sakın kendini benden saklamaya kalkma ve sana seni anlattığımı sanma, senin suretinde senin aynanda kendimi anlattım sana aslında!
Sakın inkar etme, sen de hastalıklı yüreğimden tanıdın beni....
Ceyda Gamzeli
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
SON
Az sonra kırılacak olan prizmasından
Geçip rengini bulamayan bir ışıktı
Karanlıklara boğuldu
Onun olmadığı yerde karanlık olurdu
Karanlık onun yeni ismi oldu
Artık ışık diye bir şey yoktu
Sonra karanlık da kayboldu
Zira karanlık ışıkla varolurdu
Okan Aksoy
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Seramik tabak üzerine motif çalışması tüm dünyada yaygın bir uygulama. http://www.portmeirion.tv/motifs1.htm kısa yolunda bu çalışmalarla ilgili çok sayıda örnek bulacaksınız. Özellikle meraklılarına durulur.
http://www.medikalsozluk.com Medikal dilde bilmek istediğiniz kelimelerin, hastalıkların ve terimlerin tamamını bulabileceğiniz, sözlük tadında bir kaynak. Mesela grip seçeneğini tıklıyorsunuz hemen size …Tıp dilinde influenza adı verilen bu hastalık bulaşıcıdır. Grip olan kişinin nefesindeki damlacıklarla yayılıp, salgın hale gelebilir. Paçavra hastalığı da denir. Aniden başlar ve devamlı olarak ateş yükselir… şeklinde bir açıklama getiriyor. Bilmekte fayda var.
...Mutfak kültürünüzü geliştirmek, en güzel, pratik, kolay yemek tariflerine ulaşmak için yemek siteleri arasında alternatifi olmayan yemek sitesi... http://www.yemektarifleri.org/ Bir de siz deneyin bakalım gerçekten alternatifleri yok mu?
En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
7-Zip 4.62 (2008-12-02) for Windows / 913 KB http://www.7-zip.org/ Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.
|
|
|
|
|
>
|