|
|
|
9 Mart 2009 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Yavuz hırsız Recebim'e karşı!.. |
Merhabalar
Bir yavuz hırsız iş üstünde yakalanmış, karakolda kendisini savunuyor; "Ama komserim çok sinirlendim, çok. Adamın kasasını bir açtım, bir de ne göreyim? İçi bomboş, sadece bana hitaben yazılmış notlar var. Okudum deliye döndüm komserim. Adam, kasamı soyan hırsız şerefsizdir, aşağılık herifin tekidir diye yazmış komserim. İsmimi bilemediğinden hırsız demiş geçmiş ama ben anladım komserim, adam benden söz ediyor. O sinirle sağı solu devirmişim, biraz fazla gürültü yapmışım, bekçi duymuş. Gerisini siz biliyorsunuz zaten sayın komserim."
Recebim Hatay'da konuşmuş; "Diyor ki ’Telefonlarımız dinleniyor’. Çok daha çirkin olanı şu, diyor ki ’telefonlarda normal bir hükümete eleştiriler yapılır, hakaretler yapılır,hatta küfür de edilir’. Hatta daha da ileri gidiyor. ’Ya’diyor, ’Ağız tadıyla birbirimize küfür edemiyoruz’. Kim diyor bunu? Ana muhalefetin lideri. Yazıklar olsun. Sen benim milletime küfür etme dersi mi veriyorsun? Yoksa benim milletimi küfürbaz olmakla mı niteliyorsun? Aynaya bak aynaya... Kim olduğun ortaya çıktı. Benim milletim bu ülkede küfürbazdan başbakan yapmaz. Küfürbaza da prim vermez."
Alın size günün sorusu "Yukarıdaki iki paragraf arasındaki benzerlikler nelerdir?" Dikkatlilerin gözünden kaçmaz bilirim ama bir de ben tekrar edeyim. Yavuz hırsız da, Recebim de, asıl konuyu saptırmak, karşısındakini şaşırtarak ana meseleden uzaklaştırmak amacıyla laf ebeliği yapıyorlar. Biri hırsız ama yediği küfrü içine sindirememiş. Diğeri telefonları dinlemenin doğal hakkı olduğuna inanmış, o da yediği küfürlerden muzdarip. Peki biri hırsız, diğeri hırlı mı? Ben bilmem merkez bilir!..
Kürsüye çıkılıp cevap verilmesi gereken onca şey varken, böylesine içi boş, ne idüğü belirsiz, dam üstünde saksağan vur beline kazmayı misali birbiriyle ilişkisiz onlarca kelime bir araya getirilip söyleniyor, onlarca kelime bitince başa sarılıp gene aynı onlarcası bağırılıyor, aralarına on kelimede bir sırıtma 50 lafta bir kahkaha konuyor, nefeslenmek için durup haykırarak yeniden başlanıyor ve buna siyaset, bunu becerene de başbakan deniyor. Hadi ordan be siz de...
Eğer yüreği elveriyorsa, adam başına düşen geliri bir daha hesaplasa ya, eğer gocunacak birşeyi yoksa çocuklarının marifetlerine birer kulp bulsa ya, eğer yüzü varsa işinden gücünden olanları bir dinlese ya, eğer o çok övdükleri delikanlılığından bir iz kalmışsa çıkıp "Beceremedim" dese ya o başbakan. Kim diyecek? Ben mi yoksa Recebim mi?
...
8 Mart'ı unutmadım aslında ama hafta sonuna denk gelmesi beni aldattı. Geç olsun da güç olmasın, geçmiş kadınlar gününüz kutlu olsun efendim. Bugünkü sayımızı da biraz gecikmiş kadın yazılarına ayırmayı bir borç bildim gayet tabi ki. Bunca pisliğin arasında çıkışı bulabileceğiniz bir çalışma haftası diliyorum hepinize, esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
GÜL-DİKEN YAZILAR : Erhan Tığlı AH KADINLAR- VAH ERKEKLER |
|
Erkeklerle kadınlar hakkında birçok şey söylenmiştir. Kimi onları birbirine düşman görmüştür, kimi de ayrı dünyaların insanları olduklarını söylemiştir. Sizi kısa bir gezintiye çıkaracak, her iki cins hakkındaki düşünce ve görüşleri sunacağız. Seçin beğenin alın!
İmzasız bir yazıda, "Bir erkekle mutlu olabilmek için onu çok iyi anlamak, biraz da sevmek yeterlidir ama bir kadınla mutlu olmak için onu çok sevmek ve anlamaya hiç çalışmamak gerekir" deniliyor. Simone de Beauvoir, pratik bir çözüm yolu önermiş: "Bir erkeği yakından tanımak için en iyi ve en kestirme yol, onunla yatağa girmektir." Demek ki kadını yatağa atmak isteyen erkek ona, "Beni yakından tanımak istiyor musun?" diye sormalı!
Melih Cevdet Anday, "Bence tek anlaşma yolu var, o da kadınla erkek arasındaki aşk anlaşması" diyor, bu anlaşma sözle mi, yoksa yazıyla mı olacak, belirtmiyor...
Pitigrilli, bencil bir erkek tavrını ortaya koyuyor: "Güzel bir kadının yanındaki erkek, diğer erkekler için daima hıyardır." Öyle ya, o kadın niye bizimle değil de onunla birlikte? O hıyar o güzel kadını tavlamak için kim bilir ne hıyarlıklar yaptı da bu dilberi kaptı...
Balzac, kadının budala erkeği sevdiğini söylüyor: "Süslenip bezenenler yalnız budala erkeklerdir" diyerek şöyle ekliyor: "Kadınların en çok sevdikleri erkek kendisine ait olmayan erkektir." B. Vian kadınları ikiye ayırıyor: "Yattıklarımız: devamlı olarak değiştirilmelidirler. Evlendiklerimiz: onlar da ailenin devamını sağlarlar." J. Kesel, "Kadında elbise şehvaniyet unsurudur. İffetli olduktan sonra insanın giyinmesi kadar bana iğrenç görünen bir şey yoktur" diyor. Keşke kadınlar elbiselerle güzelliklerini saklamasalar da gözümüz gönlümüz bayram etse! "Kadınlarla yapılan el şakaları kadar tehlikeli bir oyun yoktur. Ne olup bittiğini anlamaya kalkmadan kaybediverir insan kendini, bir de bakarsınız hikâye tamam" diyor. Ne var bunda anlamadım. Kadınla erkeğin birlikte hikâye yazması kadar güzel bir şey var mı?
Bir manide, "Deniz dibi tekneli/ Gül karanfil ekmeli/ Kızlar kolay alınmaz/ Biraz zahmet çekmeli" deniliyor. Demek ki kadınlarla hikâye yazmak kolay değil! "Bir kadın için sevdiği diş fırçası gibidir. Paylaşılmaz!" Diş fırçası sözcüğüne bakıp da sevdiklerimiz fırçalamaya kalkmayalım ha! Elimizde sapı kalır sonra. "Ev, kızların cezaevi, kadınların çalışma yeridir." Cezaevinden kurtulayım derken gece gündüz çalışmak var işin ucunda.
Çok sevilmek isteyen kadınlara uyarı: "Kadın, içinde ne kadar çok kadın barındırırsa o kadar çok sevilir. Biraz da Peyami Safa'ya kulak verelim. Bakalım o ne diyor bu konuda: "Bütün kadınlar, bize evvela ruhunuzu değil, bacağınızı gösteriyorsunuz... Eskiden vücuttaki uzuvlardan pek çoğunun adını söylemek ayıpmış: Meme, kalça, bacak, baldır, ayak gibi sözlerden birini ağza almadan evvel bir 'affedersiniz' deyip sesi alçaltmak lazımmış. Şimdi bacağını göstermek bile ayıp değil."
Zerdüşt, "Erkeğin mutluluğu 'istiyorum', kadının mutluluğu 'istiyor' dur." Diyor. Kadınların en sık yalan söyledikleri yer yatak odasıymış. Erkekler, kadınlarla sakın o odada konuşmayın! Orası adı üstünde yatmak odası, laklak etme odası değil!
Selahattin Duman, erkekleri şöyle uyarıyor: "Eğer bir erkek işleri kaşının gözünün oynaması ile idare edemiyorsa iş kopmuş demektir. Lafa sığındı mı faydası olmaz. Kadın kısmının dili erkekten daha oynak olduğundan üç lafına beş laf karşılık alırsın..."
Bir manide çirkin karısı olan erkeklere şöyle deniliyor:
Kaya dibi belleri
Yeseydim o dilleri
Çirkin karısı olan
Karıştırsın külleri
Pir Sultan Abdal, "İyi köpek kötü kadından üstündür" diyor.
Yabancı yazar ve düşünürler kadın erkek ilişkileri hakkında bakın neler söylemişler:
"Bir erkek kadını söylediğinden daha fazlasını duyuyorsa o kadın güzel değildir." Haskins. "Bir erkekle bir kadın pekala arkadaş olabilir. Ama bunun için arada bir fiziksel antipati bulunması şarttır." Nietzche. "Kadınlar bize büyük şeyler ilham eder, ancak onlara ulaşmamızı engellerler." Dumas. "Doğanın kadına verdiği muazzam gücü yeryüzü yasaları sınırlar." Dr.Johnson. "Kadınlar erkekte iyi bir gelecek, erkekler kadında iyi bir geçmiş ararlar." Oscar Wilde
Kadının biri, "Ben kimsenin aleyhinde konuşmam" diyor, arkadaşı gülüyor, onu şöyle yanıtlıyor: "Doğru. Hep kendinden söz edersin"
Şimdiye dek hep erkeklerin söylediklerine yer verdik. Bir de kadın konuşsun bakalım:
"Erkekler boşuna yorulmasın, tercihi yapan kadındır. Çapkınlık maharet değil. Önemli olan kadının kalbini kazanmaktır." Billur Kalkavan
Bir gazetede Kadınları Anlamak Zor başlığıyla şunlar sıralanıyor:
Öperseniz beyefendi değilsiniz, öpmezseniz adam değilsiniz.
İltifat edersiniz yalan der; etmezsiniz, bırakır gider.
Her isteğine evet derseniz karaktersiz olursunuz, karşı çıkarsanız anlayışsız.
Konuştuğu anda dinlemenizi ister, dinlediğiniz anda "Neden konuşmuyorsun?" der.
İyi giyinirseniz "Çapkınsın" der, giyiminize dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.
Kıskanırsınız "Huyun kötü" der, kıskanmazsanız "Sevmiyorsun" der.
Siz bir dakika geç kalırsanız kıyamet kopar, kendisi gecikirse "Bunda ne var?" der.
Arkadaşınızla buluşursunuz, adı ihmal olur, o buluşur, "Bizim kızlar" olur.
Siz başka kadına bakacak olursanız gözünüzü oymak ister, başka bir adam ona baktığında adı "Hayranlık" olur...
Yanına çok giderseniz sıkılır, az giderseniz darılı küser.
Amerikalı kadın yazar Karen Salmonson, "Erkekler Köpeğe Benzer" diye bir kitap yazmış, bu kitapta erkekler av köpeği, çoban köpeği, süs köpeği, yaşlı köpek diye sınıflara ayrılıyor, "Köpekler insanın korku ve güvensizliğini hemen hissederler. Karşısında sakin durun. Acıkan köpek iyi huylu olur. Erkekler için de en tatlı şey neyse ondan biraz mahrum bırakın" deniliyor. İkisini de seçerken görünüşe bakılmaması öneriliyor. Yazara göre erkekler köpek eğitim teknikleriyle 21 günde kuzu gibi olurlarmış!
Bana soracak olursanız, her iki taraf da birbirini terbiye etmeye kalkmamalı, kendi terbiyesine bakmalı. Ortada bir suç varsa, o suçu önce kendisinde aramalı.
Yumurtanın sarısı
Bize düştü kaygısı
Erkeklerle kadınlar
Birbirinin yarısı.
Erhan Tığlı erhantigli@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Nuran Talay ... VE KADIN |
|
Kadın…
Çok değil belki birkaç ay, belki birkaç gün içinde 14 yaşında bir kızımız dünya evine girmiştir yine. Ona göre dünya evi nasıl bir yer, ne düşünüyor, hayalleri nelerdi bilemiyoruz? O okula gitmeyi doktor ya da öğretmen olmak istiyordu ama aile baskısı ile hayallerinden vazgeçti.
Kadın…
O imam nikâhı ile evlendirildi, çocukları oldu boy boy . Sonra bu büyük aileye önce bir sonra sonra iki derken kumalar eklendi. Çocuklarının babasına bunun hesabını soramadı.
Kadın…
Eşi kahve köşelerinde taşların, kâğıtların hesabını yaparken o tarlada akşam eve getireceği aşın derdine düştü.
Kadın…
Evine katkıda bulunmak için hazır giyim atölyelerinde sabahlara kadar çalışıp çocuklarından ayrı kalmanın üzüntüsünü yaşadı.
Kadın…
Hiç tanımadığı üstelik babası yaşında birisiyle evlendirildi, gelinliği ile odada beklerken içinde kopan fırtınayı haykıramadı.
Kadın…
Mutlu bir yuva kurmak için adım attığında sevdiği adamın şiddetine maruz kalacağını bilmiyordu.
Kadın…
Cinsel istismara uğradı, kaçırılıp günlerce tecavüze uğrayıp suçluların cezalandırılmadığını gördüğünde isyanını dile getiremedi.
Kadın…
Ülke ekonomisinde azmi ile ciddi bir konuma geldi, birçok sektörde önemli başarılara imza attı. Politikada etkin rol aldı. Çağdaş, aydınlık yarınlar için kararlar aldı.
Kadın…
Ayaklarında yırtık çarık, topuklar kan içinde sırtında cephaneyi taşıdı, vatanını savundu.
Kadın…
Canı gibi bakıp gözünden sakındığı evladı şehit olduğunda vatan sağ olsun dedi.
Kadın…
Anamız, bacımız, kardeşimiz, yengemiz, halamız, teyzemiz…
Kimine göre seks objesi,
Kimine göre köle,
Kimine göre aşçı,
Kimine göre temizlikçi,
Kimine göre anne,
Kimine göre çocukların bakıcısı,
Ve kimine göre hayat arkadaşı, eşi canı her şeyi.
İnsan gibi yaşamak yaşatılmak dileğiyle, tüm kadınlarımızın kadınlar günü kutlu olsun.
Nuran Talay
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
TÜRK KADINI YARIŞA ÇOK ÖNCE BAŞLADI AMA...
Maalesef yarın yine Dünya Kadınlar Günü kutlanacak ama ben yine çok kızgınım...
Türkiye'de seçme ve seçilme hakkına 74 yıl önce 5 Aralık 1934'de kavuşan Türk kadınları, şuanda TBMM'de yüzde 9.1 oranında temsil ediliyor.Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında 1926 - 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin bir kısmı kadınların sosyal ve kültürel alanlarda eğitimde hukukta aile içinde çalışma hayatında toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemişti.
Eski Türk Devletlerinde kadınlar aile hayatında mirasta devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti'nde ise İslamiyet'in de etkisiyle kadınlar birçok sosyal kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı aile hayatında haremlik-selamlık vardı yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zorunluydu, evlenme boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı.
Çağdaş demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen başta Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin hükümetleri kadınların insan haklarından eşit olarak yararlanması için gerekli düzenlemeleri yapmışlardı.
Kadın hakları ve kadınların erkeklerle eşitliği konusunda geçen asırdan itibaren batı ülkelerinde ve toplumlarında yoğun mücadelelerin verildiği ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere' nin bu mücadelelerin en şiddetlilerini yaşadığını biliyoruz. Ülkemizde, gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerek Cumhuriyet döneminde kadınlarımızın kendi hakları konusunda, batı ülkelerindekine benzer şekilde mücadele ettiklerini söylemek mümkün değildir. Ama biz kadınlara birçok batı ülkesinden daha evvel bu hak Atatürk tarafından verilmiş ve hatta adeta sunulmuştur.
Dünya kadınları bu haklara İkinci Dünya Savaşı sonrasında kavuşmuştur. Kadına seçme ve seçilme hakkı Fransa'da 1944, İtalya'da 1945, Yunanistan'da 1952, Belçika'da 1960 ve İsviçre'de ise 1971'de verildi. Türkiye de 8 Şubat 1935'de yapılan genel seçimlerde, TBMM'ye 18 kadın milletvekili girdi. 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde Parlamentodaki kadın milletvekili sayısı 50'ye yükseldi.
Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk' ten almış ve çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir. Bu konuda Atatürk: "Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve lihakatle kullanacaktır." demiştir.
Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk' ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir.
Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O'na sahip olan Türk Kadınına... Lütfen unutun şu Kadınlar Gününü...
Dilek Perçin
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
KALK GİDELİM KADINLAR BAŞLADI
Sabit dudak ruju epeyce telefon
Kirpikleri devirip göğüs geçirmeler
Burnu rendelenmiş memeleri silikon
Ağızlıkla çakmağın alevini içmeler
Yarı ömrü meyhane yarısı berber
Aşk faslını unuttuk
Hey Allah pardon
Yuvası aşk yuvası görkemli salon
Kapısı vızır vızır spor mercedes`ler
zar saydamı bluz bluejean pantolon
Kadın erkek farketmez asıl olan çekler
Lafı hiç uzatmaz sevişmeye geçer
Az buz kazanmıyor
Gecesi üç milyon
Kalk gidelim kadınları bu ne ilk ne son
ATTİLA İLHAN
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Seramik tabak üzerine motif çalışması tüm dünyada yaygın bir uygulama. http://www.portmeirion.tv/motifs1.htm kısa yolunda bu çalışmalarla ilgili çok sayıda örnek bulacaksınız. Özellikle meraklılarına durulur.
http://www.medikalsozluk.com Medikal dilde bilmek istediğiniz kelimelerin, hastalıkların ve terimlerin tamamını bulabileceğiniz, sözlük tadında bir kaynak. Mesela grip seçeneğini tıklıyorsunuz hemen size …Tıp dilinde influenza adı verilen bu hastalık bulaşıcıdır. Grip olan kişinin nefesindeki damlacıklarla yayılıp, salgın hale gelebilir. Paçavra hastalığı da denir. Aniden başlar ve devamlı olarak ateş yükselir… şeklinde bir açıklama getiriyor. Bilmekte fayda var.
...Mutfak kültürünüzü geliştirmek, en güzel, pratik, kolay yemek tariflerine ulaşmak için yemek siteleri arasında alternatifi olmayan yemek sitesi... http://www.yemektarifleri.org/ Bir de siz deneyin bakalım gerçekten alternatifleri yok mu?
En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
7-Zip 4.62 (2008-12-02) for Windows / 913 KB http://www.7-zip.org/ Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.
|
|
|
|
|
|