Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.613

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 13 Nisan 2009 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Bunlar mı futbolcu?!..


Merhabalar,

Günlerdir bekledik, şöyle hoş bir maç seyredelim, ardından eşi ahbabı deli edelim diye planlar yaptık, ama olmadı. Sahaya çıkmış yirmiki adem otuz saniye daha sabredemedi. Birbirlerini yediler, bizim de seyir zevkimizin içine ettiler. Futbol yerine aikido, futbolcu yerine bolca artiz vardı sahada. Bir de başlarında insanus aydınus, birlikte yiyip bitirdiler geceyi. Kanaryası, aslanı elele verip lige havlu attılar. Bu sene lige paydos dedim ben. Bitse de gitsek hallerindeyim.

...

Bitirip te gittiğini sandığımız bir büyüğümüz vardı, Allah uzun ömürler versin. Bir trilyonu lüpletti diye aldığı cezayı duyunca "Adalet yerini buldu, şeriatın kestiği parmak acımaz." demiş rahatlamıştık. Ama önce, yaşlıdır varsın denize nazır yazlık evinde dinlensin dediler, o da yetmedi. Hastadır affedilsin diye Gül'ün kapısını çaldılar, o da vakit geçirmeden aile büyüğü amcasını affediverdi. Gene tüm iyiniyetimizle, "Hastadır, yaşlıdır, yazık." dedik, bizler de affettik. Gel zaman git zaman amcamız iyileşti, topladı yanına ihtiyarlar heyetini, döndü gene kadayıfın altını yakmaya. Aldatıldığımıza mı yanalım yoksa aklı başına geldi artık dediğimiz Saadet Partisi'nin gene kaşınmaya başlayacağına mı üzülelim? Siyasete döndüm dediğinin hemen ertesi soluğu İran'da aldığına göre, belli egzaması azmış, var gene başına bir gelecek!

...

Gazeteler manşetten verdi mutlaka görmüşsünüzdür. You Tube'dan sonra Google'a da el atmış bazı aklıevveller. İlk gördüğümde gene Adnan isimli meczubun halt etmesidir dedim ama haberi okuyunca öyle olmadığı gördüm. ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) imiş. Google'da abuk bir arama yaptığında karşına çıkan Google'ın ücretsiz, herkese açık sitelerinden birinde Atatürk'e hakaret ediliyor gerekçesiyle Google'nın kapanması istemiyle savcılığa başvurmuşlar. ADD gibi gücünü üniversitelerden alan bir derneğin, teknolojiyi kullanıcılarının önüne sermekten başka bir amacı olmayan, üretici bir markanın kapatılarak, You Tube ayıbına bir de Google'ı eklemek istemesi benim için acı bir gelişme. İnternetin ne denli özgür bir yapı olduğunu en iyi anlayanlardan olmaları gerekenlerin, bundan bihaber garipler gibi davranarak, adını kullandıkları Atatürk'ün çağdaşlık anlayışını hiçe saymalarını anlamak mümkün değil. Atatürk'e hakaret hiçbir şekilde kabul edilesi bir durum değil elbette ama bunu önlemenin yolu külliyen yasaklamaktan değil, karşına çıkarılacak çok daha dolu içerikle oluşturulacak kaynak sitelerden geçer. Google'ın ücretsiz site hizmetinden yararlananları denetlemesi mümkün değil belki ama kendilerine ulaşan şikayetlere de duyarsız kalacaklarını düşünmek abesle iştigal. İnternet kullanıcılarının her üç kişisinden ikisinin hergün onlarca kez ziyaret ettiği bir mega arama sitesinin bir palavracının üç beş lafı nedeniyle yasaklanabileceğin düşünmek bile istemiyorum. Ama büyük olasılıkla, bu dava açılır da, internetle uzak yakın ilişki kurmamış bir hakimin önüne giderse, erişimin engellenmesi işten bile değil. İşte şuraya yazıyorum, böyle bir yasaklama olması durumunda, yasaklar kalkıncaya dek Kahve Molası'nı yayınlamayacağım. Kimin umurunda olması hiç önemli değil, bu da benim protestom der çekilirim kenara. Yasaklardan arınmış, özgür bir memleket dileğiyle hepinize iyi haftalar. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


 Kahveci : Ceyda Gamzeli


son düş

adını kendi seçmemişti,
adının anlamı yüreğinde yazılıydı adeta,
beklide bundan; iyi olmaya çalışmakla geçti küçücük ömrü,
iyi insan, iyi abla, iyi kardeş, iyi evlat, iyi arkadaş, iyi sevgili..
bunca rolü üstlenirken, omzundaki ağırlığın her gün omurgasından bir milimi daha götürdüğünün farkında bile değildi…
bembeyaz yüzünün bebeksi ifadesi, gözlerinin taa derinine yerleşmiş yorgunlukla inatlaşıyordu. Hayat, acı tecrübeleriyle büyütmeye çalışırken onu, yorgun bakmayı öğrenmişti aynalara..
adını seçmediği gibi, hikayesini de kendi seçmemişti aslında…
kaderle inatlaşmak adeti değildi ki.. kaderin ve kaderin onun karşısına çıkardıklarının verdiği "iyi" rollerini oynadı sadece… senaryoya müdahele edemedi, hikayelerinin sonunu kendi yazmayı beceremedi hiç…
çocukça umutlarını, çocuksu şımarıklıklarla bezeyemedi, şımaracak kadar çok şeyi olmadı ki zaten.. alacaklıydı hayattan, ama kimle nasıl hesaplaşacağını da bilemedi ki…
hayat geri verir belki benden aldıklarını diye, bir gün bir şehre gitti, yeni bir sayfa açtı ömründe…
orada hiç yaşayamadı önceleri… bu ıssızlık ya hatırlatırsa dedi, geçmişi bana… buranın güneşi aydınlatır mıydı ki, daha 23 yaşındayken karanlığa batmış, çamura bulanmış bir ömrü?? Bu gözünü sevdiğim Karadeniz, dalgalarıyla götürür müydü yüreğindeki sızıyı?
Bi denese, bu şehirdeki hikayesini kendi yazabilir miydi? Fildişi kuleler değildi beklediği, sıradan bi huzurdu aslında sadece.. düş kurmasam hiç dedi, düş kurmazsam düşmem belki bi daha…
Sonra zaman geçti, bu şehrin göğüne de alıştı, güneşinde ısındı… yüreğine tanıdık yürekler buldu, sevdi, paylaştı, dost oldu…
hatta bir gün geldi; aşık oldu… kalbindeki geçmişten kalma darp izleri, onun sevdasıyla silinmeye yüz tuttu adeta… her sevda kalleş değilmiş, gördü.. bazı adamlar güzel severmiş, acıtmazmış severken.. anladı… onca acıya inat, hatta hayatında ilk defa kadere inat, hayal kurdu bi kere daha... kurarken biliyordu aslında son olduğunu.. son ihtimali olduğunu… ama kendi gibi birini sevmeye öyle ihtiyacı vardı ki, ve inanmaya…. Değerdi… Sevdi, güvendi, inandı, düş kurdu… nereden bilecekti ki, son düşü, son düşüşü olacaktı… ve bilemezdi hayatın ondan aldıklarını asla geri veremeyeceğini… çünkü çoktan harcamıştı… ona kalansa, yok pahasına harcanmış, kangren bir ömürden arta kalanları, bundan sonra asla düş kurmadan ve inanmadan yaşamaktı…

ve anladı ki; artık çok geçti, artık hiçbir güneş onu ısıtamazdı…

Ceyda Gamzeli


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,409,409,409,409,409,409,409,409,40
15 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Gökçe Gerçek

 Kahveci : Gökçe Gerçek


   SAYFADAN -2

Görülmeyen

İnsanların türlü türlü huyları vardı. Görünen kadar bir o kadar da görünmeyen. Tıpkı hayvanlara benzeyen yönlerdi bunlar.Kedi, köpek, sinek gibi her zaman kolayca görülenler ve böcek, fare, çiyan, yılan gibi görülemeyenlerdi..Hemen göremiyorduk bunları. Dışarıya baktığımızda da öyle değil miydi? Hayvanların bir kısmına her yerde rastlayabiliriz.Bazıları ise görülmez, sinsidir.Bir yönüyle kedi gibi sakin, köpek kadar sadık diğer yönüyle yılan gibi zararlı, öldürücü, fare kadar ruh kemirici insanlar...Evet etrafımızda bunlar.

Uçuş

Romantizm kanatlarını arıyordu. Benim sırtımda olduğu aklına gelmişti. Öylesine deli uçuyordum ki, ona kanatlarının ben de olduğunu söylemeyi unutmuştum! Uçuyordum, uçuyordummm!..

Saat

Eski bir saati koluma taktım. Baktım ki pili çoktan tükenmiş. Kimbilir durduğu zaman hangi gündü? Hangi anın içinde durmak istemişti? Donmuştu..Bileğimde ilk günkü gibi duruyordu hala. Hiçbir eğrilik, sakillik yoktu.Ne tuhaf, duran bir saat tüm yaşanan saatleri hatırlatabiliyordu insana. Kordonundaki parmak izlerine büyüteçle baksam, hangi zamanlara koşmak için hızlıca taktığımı anlayabilir miyim?. Dokunduğumda hisseder miyim? Diğer bir saate kaydı gözlerim. Kum saatine. Tam karşımdaydı. Taneciklerinin hepsi aşağıda...Ters çevirdim. Tekrar dolmaya başladı yavaş yavaş...Kolumdakini çevirip ters taksam, düşündüğüm şey olmazdı..!

Bahara İnat

Bahardayım ama ruhum kimbilir nerelerde...Bu güzel şiir aklıma gelir ve parmaklarım yazar;

EĞER

Eğer sonbaharda geliyor olsaydın
Yazı yok ederdim.
Yarı tebessüm ve yarı inkarla,
Uçardım ev kadınları gibi.
Eğer seni bir sene sonra görebilseydim, ayları yumak gibi sarar,
Değişik çekmecelere koyardım,
Birbirlerine karışmasınlar diye.
Eğer asırlar ertelenseydi,
Onları parmaklarımla sayıp,
Hesaplardım, Van Dieman'ın ülkesine
Parmaklarım düşene kadar.
Eğer bu hayatın sonunda
Herşey kesin ve gerektiği gibi bizim olsaydı,
Yaşamı bir kabuk gibi öteye atar
Ölümsüzlüğü seçerdim.
Ama şimdi ne zaman biteceği belirsiz
Bu hatıralar
Beni öldürdüğünü sezdirmeden
Bal arısı gibi dürtüyor.

Emily Dickinson




Gökçe Gerçek
gokcegercek@kahveciyiz.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


4,644,644,644,644,64
11 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Erman Akçay


GEL

Gel. Uzak diyarlardan bir kuş kanadı getirdim sana. Renkleri cıvılcıvıl. Hiç görmediğine eminim bu kuşu. Uçuşu özgürlüğü, gölde yüzüşü mutluluğu anlatıyormuş. Hiçbir ressam resmetmemiş özgürlüğün kuşunu. Dahası hiçbir fotoğraf makinesine yakalanmamış mutluluk kuşu. Bilim adamları henüz keşfedip ismini koymamışlar bu kuşa. Sadece bir efsaneymiş, ben kanadını bulana kadar.

Gel. Sana getirdim bu kuşun kanadını. Ona dokununca gökkuşağı doğarmış, imkansız hava şartlarında. Ona dokununca kavgalar barışla noktalanırmış. O en gaddar insanların kalbini yumuşatır, sahte gülümsemeleri sonlandırırmış.

Gel. Çocukların ağlamadığı bir dünya sunmak istiyorum sana. Hastalıkların sona erdiği…

Gel. İnce hesapların tükendiği, yalan söylemenin gerekmediği bir dünya sunmak istiyorum.

Gel. Yoksulluğun olmadığı, kimsenin kimse için çalışmaya gerek duymadığı bir yaşam tarzını denemek istiyorum.

Gel dedim.

Gelmiyor musun? Bu söylediklerim çok mu uzak geldi sana? Bombaların patlamadığı, silahların sustuğu, politik olmanın gerekmediği bir dünya.

Gelmiyor musun? Nehirlerin temiz, doğanın yeşil, denizlerin mavi olduğu dünya çok mu uzak sana?

Gelmiyor musun? Balıkçıların ihtiyacı kadar avlandığı, aç gözlülüğün tükendiği, herkesin günlük nafaka için çalıştığı bir dünya, çok mu uzak sana?

Gelmiyorsun değil mi? Bu kuşun kanadını da almayacaksın. Aç gözlü bir dünyada, tok gözlü olmaktan korkuyorsun.

Gelmiyorsun değil mi? Gösterişe düşkün insanların arasında, mütevazi olmaktan korkuyorsun.

Gelmiyorsun değil mi? Yalancılar arasında, doğruyu söylemekten korkuyorsun.

Yine de gelmeni isterdim. En azından kuşun kanadına dokunmanı. Her şey masal gelmezdi o zaman biliyorum. Birlikte giderdik kanadını bulduğumuz kuşa ulaşana kadar. Ulaşabildiğimiz bütün insanlara bu kuşun kanadına dokunmasını söylerdik, anlattıklarımızın uzak olmadığını gösterirdik. Bir yerden başlardık tüm bunlar için, bütün insanlar için.

Erman Akçay


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,009,009,009,009,009,009,009,009,00
4 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Ahu Sevimli


Cesaret Nedir...

Hayattan korkamamak mı? Yaşayabilmek mi doyasıya? Nefes almaktan, Seni Seviyorum demekten, Seni Özledim demekten,gülümsemekten korkmamak mıdır ? Çılgınlık yapmak mı? Hayatımızı riske atmak mı? Yağmur altında ıslanacağımızı düşünmeden yürümek mi.?

Başkaları ne der? Bana nasıl yorum yaparlar diye düşünmeden istediğimiz kıyafeti giyebilmek midir cesaret? Acaba pişman olur muyum diye düşünmeden içimizden geçeni söyleyebilmek, içimizden geldiği gibi duygularımızı ifade etmek midir cesaret? Aşık olmak mı ?

Bize esir eden duygular ve insanlara karşı çıkmak mıdır ? Yoksa ses çıkarmadan olayları akışında yaşamak ve bütün bunlara karşılık ayakta kalabilmek midir ? Hayır ! doğru olan budur deyip doğruyu gösterebilmek midir cesaret?

Sevmeyi bilmek midir? Güvenmeyi öğrenmeye çalışmak mıdır? Korkularımızı yenmeyi öğrenmek mi ? Korkuyorum ben aslında diyebilmek mi? insanların yanında gözyaşlarını akıtabilmek mi yoksa cesaret?

Kimler cesaretlidir?

Âşık olan cesaretli midir ?

Aşkı uğruna her şeyini özsaygısını, sevdiklerini, gururunu, el âlem ne der kaygılarını bir kenara fırlatmayı göze alır mı cesur olan insan ?

Cesaret,

Bir şeyi yapma gereği hissedersin mantığın ve duygun karşı karşıya gelir ve sonuç olarak hisler yapmaman gerektiğini söyler. İşte o an yapmaman gerekeni yaparsın, ne mantık ne duygular düşünülür. Cesaret ikisini de geride bırakır mantığı da duyguyu da…Yani Cesaret, hem mantığınla hareket etme isteği, hem duygularını yaşama aşkı, hem de hem mantığının hem de duyguların yapmayacağım! asla yapmam! dediklerimizi o an yapıvermemizdir.

Bunu herkes yapamaz, yani herkes cesur olamaz ! Herkes o kalbi gerçekten taşıyamaz…

Herkes cesurum der ama herkes mantığıyla hareket edip duygularının aşkıyla yaşamak ister. İkisine birden gözünü kapatıp körü körüne boşluğa atlamaya cesaret edemez kimse.

Cesur olmayan , Haksızlık karşında direnmeye, Duygularını dile getirmeye, ağlamaya, gülmeye korkar. Seni Seviyorum demekten , Ben korkuyorum demekten korkar. Hem mantığını, hem de duygularını yaşamaktan, Yaşamı hak ettiği gibi yaşamaktan korkarlar…

Hak ettiğiniz gibi yaşamayı hak ettiğinizi düşünüyorsanız eğer…Cesur olun…..

Sevgilerimle;

Ahu Sevimli


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,759,759,759,759,759,759,759,759,759,75
4 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


polygon@polygon.com.tr


Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


Sabır

Dizinde dermanın tükendiği vakitte
Gönlünde yeşeren yarındır sabır
Artarken yalnızlığın hem de gitgide
Hissey-i zamandan karındır sabır..

Vefadan nasipsiz kalınan her zamanda
Dostlar ile gönlün ayrı yarı bir yanda
Kabulünü görmek için yalvardığın duanda
Gözlerinden dökülen narındır sabır..

Yaşamın sorgusu seni senden edince
Ruh bedenden habersiz bilmem nere gidince
Biz sızı gönlünü sarar inceden ince
O an dilinden dökülen zarındır sabır

Hayattan elini eteğini çekerek
Gönülden gele gele bu da geçer diyerek
Can belki bilerek belki de bilmeyerek
Sarıldığın can dostun yarindir sabır

Yollarda intizar ile bakıp kalınca
Ruhunu bedenin hep hicrana salınca
Dalga dalga köpürüp bulut gibi dolunca
İştiyak-ı yeganen varındır sabır…

Canını yakar biraz şifa olduğu gibi
Kimseden duyamazsın fakire söylediğini
Kaç defa desen de gecenin bitmediğini
Seni şafağa götüren nurundur sabır…

Ziya Paşa Akyürek…

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Polygon Web Studio


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "

C.Eray Eldemir
"Uzak İklimler"

Temirağa Demir
"Edepli Fahişeler"

 
Nesrin Özyaycı
"ÖLMESEYDİ"


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

GOM Player 2.1.16.4613 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

VLC media player for Windows / V.0.9.9 / 16 MB
http://www.videolan.org/
İçinde tüm codec kütüphanesini barındıran açık kaynak bir oynatıcı. Bilgisayarınızın olmazsa olmazlarından biri. mp4, mov, mkv dahil hemen her formatta filmi izlemenize olanak sağlıyor. İndirin seveceksiniz.

7-Zip 4.65 (2009-02-03) for Windows / 913 KB
http://www.7-zip.org/
Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-09©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Stay Away
Elvis Presley









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20090413.asp
ISSN: 1303-8923
13 Nisan 2009 - ©2002/09-kmarsiv.com