|
|
|
Editör'den : Çocuklara özgürlük!.. |
O taktı ya, ben de takıldım kaldım şu sen, siz, ak, akepe, sayın edebiyatına. Ununu elemiş, eleğini asmış emekli gibi, kahvede nutuk atıyor sanki. Sorumluluklarının bilincinde mi yoksa küçük dağları ben yarattım edasıyla son durakta mı bekliyor bilemedim. "Başbakana, parti başkanına 'siz' denir, 'sen' denmez. Sayın diye hitap edilir." "Ben sana sayın diyorum bak(!?)" gibi derin anlamlar taşıyan vecizelerden medet ummasını açıklamaya çalışıyorum kendimce ama takılıp kalıyorum. Allahtan Baykal formunun zirvesinde bu aralar. Hiç altta kalmıyor, verdiği cevaplarla Tayyip Bey'i daha da çileden çıkartıyor. Bu hırçınlığın, sertliğin sebebi ne ola ki? Bir sıkışıklık, arada kalmışlık söz konusu, orası aşikar. Ümmetine söz geçiremeyen padişahlara benziyor. Kayıtsız şartsız itaate alışmış biri olarak yaşadıklarını pek kendine yakıştıramıyor sanki. Sıradan biri olsa "kompleks" deyip geçeceğim ama değil ki. Koca memleketin koca başbakanı, hiç yakışır mı kompleks. Var mı sizin aklınıza gelen ilginç teşhisler? Varsa söyleyin. Bari fikirlerimiz çarpışsın!
...
Biz bu sene 6.sınıf SBS sınavına giriyoruz. İnat ettik, dershaneden uzak durduk. Oysa 2 yıldır tüm boş vakitlerini dershanelerde geçiren yaşıtları olacak sınavda. Daha iki yıl daha gireceğiz sınavlara. Yani, ya bu direniş 2 yıl daha sürecek ya da ben esir düşüp pes edeceğim. Bu konuda karar vermek için Cumartesi günkü sınav önemli. Ortalamanın üstünde bir sonuç alırsak, okulla yetinecek, aksi halde, sınav olmayan yılların özlemiyle, dershane peşine düşeceğiz. Ben, bu durumu yaratanların, yapboz tahtasına çevirdikleri Milli Eğitimle oynamaktan zevk alan siyasiler olduğu kadar, ana-babalar da olduğunu düşünenlerdenim. Çocukla yarış atını bir kefeye koyan ana babalara "el insaf" deyip, tüm çocuklarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
Gezgin Kahveci : Cüneyt Göksu Küba Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Sayın Ernesto Gomez ABASCAL'la Küba Devrim'inin 50 yılı üzerine bir söyleşi -2 |
|
1962 Füze krizindeki pazarlıklarda, Guantanamo'daki ABD üssünden kurtulma imkanı olmamıştı. Guantanamo'daki hapishanenin kapatılması, ABD'nin bir iç sorunu, ama Guantanamo'daki ABD işgali Küba'nın sorunu. Bu toprakların yeniden Küba'ya devredilmesini bekleyebilir miyiz?
Zaten devrim zaferinin ilk gününden beri bu toprakların Küba'ya devrini talep ediyoruz. ABD askeri üssünün geçmişi, 1890'daki işgale dayanmaktadır. 1902'de ABD birlikleri Küba'dan çekilmek şartıyla bu toprakları istediler. Devrim zaferinden sonra bu topraklar için ödenen mütevazi bir kira bedeli vardı. Bunu almayı reddettik. Uluslararası örgütlerle beraber toprakların iadesini yineliyoruz. ABD iadeyi istemiyor. Yinelemeye hep devam edeceğiz. Bunun çözümü barışçıl yollardan olmalı.
ABD'de Küba'ya uygulanan Ambargo'ya karşı hem sokakta hem de Temsilciler Meclisi'nde ciddi muhalefet var. Geçmişe baktığımızda, Demokratlar bu ambargoyu hafifletir, Cumhuriyetçiler ağırlaştırır. Ama hiçbiri kaldırmaya cesaret edemez. Dünya'da ve özellikle ABD'de yaşanan bu ciddi krizin devamı ve sonrasında Ambargo'nun kalkacağı konusunda umutlanabilir miyiz?
ABD aslında yaptıklarını daha yumuşak göstermek için Ambargo kelimesini kullanıyor; aslında bu tam bir ablukadır. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerle kalmayıp, uluslararası seviyede, ABD'nin 3.ülkelere, Küba için yaptığı sınırlamayı da beraberinde getiriyor.
ABD Küba'nın ticaret yaptığı ülkeleri takip ediyor ve bu ticareti önlemeye çalışıyor; hatta tehdit ediyorlar ve Küba ile ticarete devam ederlerse ABD ile işlerinin kesileceğini söylüyorlar. 3. ülkelerden yapılan ithalatları takip ediyorlar. Örneğin, Türkiye'de bile Küba'nın gönderdiği nikel kullanılmıyor. Çünkü Türkiye'ye yapılan nikel ihracatı kabul edilmiyor. Bu gerçekten bir amborgo değil ekonomik bir savaş olarak adlandırılıyor. Bu yeni hükümetle birlikte bir takım vaatler var. İlişkilerde bir yumuşama oldu. Önemli olan ABD'deki Küba vatandaşlarının seyahatlerinde kısıtlama yok, para gönderebiliyorlar. Bu olumlu bir adım, ama ekonomik ablukadan bahsettiğimizde çok daha kapsamlı bir alana giriyoruz. Abluka o kadar çok sayıda kanunla güvenceye alınmış ki, bunu aşmak oldukça zor. Senatodan bazı üyeler Küba'ya ziyaret yapıyorlar ve onlar da ablukanın bitmesinin oldukça güç olduğunu söylüyorlar. Şimdi en çok konuşulan, ABD vatandaşlarının seyahat yasağının kalkması ile ilgili. Aslında mevcut durum ABD Anayasası'nın ihlali demek çünkü kendi vatandaşlarının bir ülkeye gitmesini kısıtlıyor ve hatta ABD vatandaşları Küba'ya özel izinle gelebiliyorlar. Bu konuda da ilerleme olabilir. Küba - ABD ilişkilerinde ticaret o kadar çok kanunla kontrol altına alınmış ki, serbestleşmesi oldukça zor gözüküyor. Buna karşın özellikle Küba ile iş yapmak isteyen iş adamlarından ablukanın kaldırılması için ABD yönetimine ciddi bir baskı var. Trinidad ve Tobago'da ki OAS zirvesinde bütün Amerika kıtası ve Karayib ülkeleri temsil edildi. Bütün katılımcı Devlet Başkanları, ABD'nin Küba'ya saldırgan politikasını değiştirmesini ve ablukaya son vermesini istediler. Bu önemli bir adım.
Obama yönetiminden Dünya Barışı ve Küba açısından umutlarınız var mı?
İyi niyetli açıklamalar yaptı. Geçmişe göre farklı birisi. Değişim niyeti ile seçildi. Şimdi beklemedeyiz. Tek başına bir iktidarı temsil etmiyor. ABD'de iktidardan bahsettiğimizde büyük şirketleri de düşünmemiz gerekiyor. İnkar edemeyiz: Böyle bir imparatorluk, bunca yıldır elinde tuttuğu hakimiyetlerden vazgeçmeyecektir. Bizler de bekleyip ne olacağını görmek durumundayız.
Raul Castro'nun Latin Amerika ile etkileşimini anlatırmısınız? Latin Amerika'da, bütün sol iktidarlar örneğin Brezilya ve Arjantin'de olduğu gibi, sosyalist politikalar uygulamıyor aslında. Küba bu sol yükselişte yeni roller alabilir mi? Burada bir gelecek öngörüsü yapabilirmisiniz ?
Bu yıla kadarki durum ve beklentiler çok olumlu. Latin Amerika ile ilişkiler hiç olmadığı kadar iyi. 9 Latin Amerika Devlet Başkanı Küba'yı ziyaret etti. 13 ülkeden oluşan Karayibler toplantısı yapıldı. Devlet başkanları Küba'daydılar. Küba'nında içinde olduğu entegrasyon en temel hedefimiz. Küba'lı sağlık ekipleri Latin Amerika'nın her yerinde çalışıyor. Latin Amerika sosyalizme doğru gider mi gitmez mi o farklı olacaktır. Bazıları bu yolda daha hızlı, bazıları yavaş ilerliyor. Her ülkenin koşulları farklı. Tarihi özelliklerine göre farklı ilerlemeler var. Venezuela daha ilerici ve sosyalizm yolunda öncülük yapıyor. Küba'nın bir kopyası asla değil, kendi yolunda ilerliyor. Bolivya, Nikaragua, Ekvator da öyle. El Salvador'da son seçimde, eski gerilla özgürlük cephesinden bir aday kazandı. Bunun yanında birçok ülkede de kapitalist ekonomi devam ettiriliyor. Ama her geçen gün ABD bağımlılığı azalıyor. Bu durum her anlamda olumlu bir ortam yaratıyor. 50 yıldır Küba önemli bir örnek teşkil ediyor. Birçok çözülmemiş sorunu çözmüş olmamız bölge halkları üzerinde ciddi bir etki bırakıyor. Ama herkesin seçtiği yolda ilerlemesine ciddi bir saygımız var.
Raul'le birlikte Küba'da halkın teknolojik ürünlerle yakınlaşan yeni tür bir ilişkisi başladı. Bu ne durumda, böyle bir toplumda nasıl bir değişime yol açtı?
Raul'la yapılanlar Fidel'le de yapılabilirdi. Bu asla bir politika değişimi değil. Sürekli olarak Küba'da, liderden bağımsız olarak, bir değişim ve yenilikçilik benimsenir. Bazen ekonomik koşullara bağlı olarak önlemler de gerekebiliyor. Ekonomik koşullarda olumlu bir değişim sağlandığında yatırımlar artabiliyor. Bu yüzden de Küba halkı şu anda cep telefonu alabiliyor. Mevcut internet bağlantısı uydu üzerinden sağlanıyor; yavaş ve pahalı. Ama Venezuella ile yapılan bir anlaşma sayesinde, deniz altından fiber bağlantılı internet ağı daha da yaygınlaşmış olacak. Buna karşın her başkanın bir tarzı da vardır. Raul'da öyle. Ülkenin yolundan sapılmaksızın bazı öncelikler değişerek daha önce yapılmamış olanlar yapılabilir. Ama bunlar siyasi çizgiden ayrılma anlamı asla taşımamaktadır. Kabinede bir değişiklik oldu. Dış basına yansıyan, Raul'un Fidel'in adamlarını attığı ve kendi adamlarını getirdiği yönündeydi. Bu da son derece saçma bir haber. Her ülkede bakanlar değişir. Başkan değişince bakanların değişimi de normaldir. Önceki çalışma hayatında beraber çalıştığı insanları kendi ekibine alabilir, bakanlık verebilir. Seçtiği insanların "Raul'cü" olmasından değil, onu daha iyi tanımalarından kaynaklanıyor bu durum.
ALBA ve diğer örgütlenmeler arasında bir etkileşim veya değişim var mı?
ALBA ilginç bir proje. Şu anda Venezuella, Küba, Ekvator, Bolivya, Nikaragua, Dominik Cumhuriyeti'nden oluşmakta. Her ülkenin sahiplendiği, imkanları çerçevesinde bir işbirligi ön görülmekte. SSCB gibi bir işbirliği projesine benzetilebilir. Fakat her ne pahasına olursa olsun, her türlü faydanın sağlanacağı bir işbirliği değil bu. Her ülkenin kaynakları çerçevesinde birbirlerine yardımcı olmak üzere oluşturduğu bir çerçeveler bütünüdür ALBA. Küba teknik ve profesyonel hizmetler anlamında destek veriyor. Venezuella'nın petrolü var. O da avantajlı fiyatla birliği destekliyor. Böylesine genel, para kazanma değil işbirliği kaygısı olan bir birliktir ALBA. Projelerin derinleştirilmesi ve geliştirilmesi hedefi var. Örneğin Venezuella ve Küba arasında onlarca anlaşma var. Venezuella'da şeker fabrikaları, tarım üretim destekleri, Küba'da petrol rafinerisinin yapılması, ortak petrol arama ve sondaj yapılması, Sanayi anlaşmaları vb. birçok ortak çalışma var. Tüm üye ülkelerin ekonomik entegresyonu için bir doku oluşmakta.
ALCA'dan gelen bir baskı var mı?
Bu Bush'un bir projesi. Tamamen başarısız oldu. Tüm kıta için ticari bir işbirliği projesiydi. Ama şimdi kendilerince farklı bir yol izliyorlar. ABD Latin Amerika ülkeleriyle ikili anlaşmalar yapıyor. Peru ve Şili'yle imzaladılar bile. Kolombiya ile de imzalanacaktı, fakat kongre karşı çıktı.
Ekonomik krizin yanısıra iklim değişikliği, gıda krizi, enerji krizi gibi konularda Küba ne gibi önlemler alıyor. Ulusal ve Uluslararası ne tip kampanyalar yapıyor?
Çok şey yapılıyor. Özellikle gıda krizi için Küba'nın kendine yetebilir olması öncelikli hedefimiz. Uzun yıllar boyunca tarım sektörü çok önemsenmedi, belki de daha önce sorduğunuz soruya karşılık, Devrim'in en iyi yapamadığı budur. Bu yüzden kendi kendimize yetmeyi henüz tamamlayamadık. Topraklar verimli olmasına rağmen gıda ithalatı yapıyoruz. Tarım üretimi kötü gitti. Sistem üretimi çok teşvik eden yönde değildi. Büyük ve verimli topraklar vardı ama üretim yapılmıyordu. Bu topraklar tarımla uğraşmak isteyenlere verilmeye başlandı. Tarıma büyük vurgu yapılmakta. Enerji devrimi kapsamında yapılan en büyük atılım, tüketimi azaltmaya yönelik olanıydı. Tüm ampuller, tasarruflu olanlarla değiştirildi. Sistem yenilendi. Evlerdeki beyaz eşyalar, elektrikli aletler ve çok elektrik tüketen motorlar tasarruflu olanlarla değiştirildi. Petrol ve gaz bulunması konusunda çalışmalar devam ediyor. Tükettiğimizin yarısını üretiyoruz. Yavaş yavaş Küba'nın tüm tüketimini üretmeye doğru yaklaşıyoruz. Petrolümüz var. Üstelik ihraç edecek kadar. Fakat derinde. Sondaj yatırımı gerekli. 2 yıl önce ilk kuyu açıldı. Bu yıl 2. kuyu açılacak. Şimdi petrol fiyatı düşük o yüzden çıkartacak yatırımcı bulmak zor. Küba küçük bir ada ülkesi, su problemi yok ama zaman zaman oluyor. Çevre kirliliği neredeyse yok ve kontrol altında. Ormanlık alanlar dörtte bir oranında büyüdü. Plaj ve deniz temizliği konusunda çok hassasız.
İklim değişikliği Küba'yı nasıl etkileyecek ?
Küba hiç olmadığı kadar sıcak bugünlerde. İklim değişikliği etkilemeye başladı bile. Zaman zaman 33 derecenin üstüne çıktığı oluyor. Ekinleri çok etkiliyor. Kasırgaların şiddeti arttı. Geçen yıl 3 ciddi kasırga atlattık. Okyanus'ta su, ne kadar çok ısınırsa kasırgalar o kadar şiddetli oluyor. Kasırgaların geçiş yolu üzerindeyiz. Konuttan, tarım sektörüne kadar zarar vermekte. Etkin bir sivil savunma sistemimiz var. Önlemleri alıyoruz. Kasırgalar sırasında Küba'da diğer ülkelerdeki kadar ciddi sivil kayıp olmadı. Sivil savunma sistemimiz bu durumlarda oldukça iyi işliyor.
4 yıldır ülkemizdesiniz, Türkiye izlenimleriniz nedir ?
Çok güzel vakit geçirdim. Kübalılar için çalışılması kolay bir ülke. Ülkemize çok büyük bir sempati var. Resmi yansımasını da görüyoruz. Hükümetler ciddi yol aldılar. Aramızdaki coğrafi mesafeden ötürü bazı sınırlamalar oluyor. Her iki tarafta, ikili ilişkilerin gelişmesine yönelik çalışma var. Hiçbir çatışma alanımız, anlaşılmaz sorunumuz yok. Uluslararası çalışmalarda işbirliği içindeyiz. 3 yıldır ticarette atılım oldu. 2 yıldır rekor kırıyoruz, turizm dahil. İlk defa, bir yıl önce, bir inşaat firması asit fabrikası kurmaya başladı. İlişkilerimize olumlu katkı sağlayan 15 işbirliği anlaşması var. Dışişleri Bakanı ile Latin Amerika Büyükelçileri arasında, "ilişkileri nasıl güçlendiririz" diye, bir toplantı yapıldı. Mart ayında Havana Üniversitesi rektörü buradaydı. Bazı işbirliği anlaşmaları yapıldı. Hemen arkasından biyoteknoloji sektöründen bir heyet geldi. Yatırım yapmak isteyen iş adamaları ile görüşüldü. Su forumu için Kübalı Bakan geldi. Devlet Opera ve Balesi'nin davetiyle Küba Balesi'nden gösteri için bir çift geldi. Buena Vista Social Club geliyor. Ulusal boks takımımız geliyor İstanbul ve Trabzon'da karşılaşma yapacaklar. 1 Mayıs için Türkiye'den 100'e yakın katılımcı Küba'ya gidiyor. Galiba Türkiye'nin bir başka Latin Amerika ülkesi ile hiç bu kadar ilişkisi yoktur.
Türkiye Küba'dan nasıl görünüyor?
Halk genelinde pek tanınmıyor. Eskisine göre daha fazla bilgi geliyor Türkiye'den. Çok eskiye dayanan bir imajı var. Nato üyesi ve ABD müttefiki olarak biliniyor, ama bu değişmekte. Türkiye'nin durumu da bir evrim gösteriyor. Soğuk savaş dönemindeki ilişkilerin çok uzağındayız.
Sayın Abascal son olarak, Türkiye'yi bunca yıllık gözlemlerinizden sonra nasıl tanımlarsınız?
Büyük bir ülke! Büyük bir kültür birikiminiz ve dost canlısı insanlarınız var, bazı yönlerden benziyoruz. Kültür ve inançlarımız farklı olsa da egemen olan duygu dostluk olurdu. Türkiye'nin iç sorunları var ve onları çözmek Türklere düşer. Türkiye'nin sorunları için benimde görüşlerim var ama Küba Büyükelçisi olarak bunları kamuoyunda duyurmanın doğru olduğunu düşünmüyorum.
Ülkenizde bu kadar çok solcu olması da beni oldukça şaşırtmıştır. Sayıca bu kadar çok olduğu konusunda bir fikrim yoktu açıkçası. Küba sosyalist ve antiemperyalist olduğunu çoktan açıklamıştı. Burada 4 yıl boyunca ilgi görmek beni oldukça şaşırttı ve sevindirdi. Küba'nın "sadece sosyalist ülkelerle iliski kurulacak" diye bir önyargısı hiç olmadı. Bazı dini sektörlerle de ilişkideyiz. Latin Amerika'da, Özgürlük Teolojisi adıyla fikri bir akım çok yaygındır. Küba sosyalist bir ülke olarak bütün Müslüman ülkelerle güzel ilişkiler içinde. İslami siyasi partilerle de ilişkisi var. Lübnan'daki Hizbullah ile Küba Komünist Partisi'nin ilişkileri var. Bu örgütün terörist olduğunu hiç kabul etmiyoruz. Burada özellikle Lübnan'daki Hizbullahın altını çiziyorum, Filistin değil! Anti emperyalist duruşu ile saygı duyduğumuz bir parti. Hedef daha iyi bir dünyaya, insani ve eşitlikçi bir düzene ulaşmaksa, bütün güçlerin bir çekirdekte toplanarak buraya ulaşacağına inanıyorum.
Söyleşi: Cüneyt GÖKSU
Fotoğraflar: Serpil YILDIZ Serpil.Yildiz@Gmail.com
Cüneyt Göksu Cuneyt.Goksu@Gmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
ÇOCUK RUHLU ERİŞKİNLER
Kiminin mutlu bir evliliği, kiminin canından çok sevdiği çocukları, kopmaz bağlarla sarılı aileleri… Geçmişlerinden bahsederken gülen yüzleri ve parlayan göz bebekleri… Her ne yaşanmış olursa yaşansın kırgınlıkları bile evlat sevgisini yenememiş anneler, babalar...
Huzurevi sakinleri.
Onlar yaşadıkları dönemin izlerini zihinlerine silinmez kalemle işlemiş, tarihin belki de son ışıkları…
Her biriyle tek tek konuşmaya fırsat olmadı maalesef ama dinlediklerimizde de çok şey öğrendiğimizi umuyorum. Hayat acımasız deyip duruyoruz ya, aslında insanlarmış acımasız olan ve suçu da hayata atıyormuşuz. Bu insanların yüzlerine baktığımızda yaşanmışlıkları, acı tatlı her türlü anı kırışıklıklarında, gülüşlerinde ya da gözyaşlarında gizli olduğunu anladım.
Büyük bir umutla gittikleri çocuklarının kapısından kalp kırıklığıyla fönmüşler çoğu zaman. Damattı,gelindi derken 'üzgünüm anne,baba' cümleleriyle uğurlamış çocukları..Bazıları yolcu bile etmemiş emektarlarını.Dinlerken gözyaşlarımıza engel olamıyoruz.
Duyduklarımız sadece filmlerde görebileceğimiz şeyler değilmiş. En yakınımızda hemen hemen her gün yaşanan acı gerçeklermiş. Tarih derslerinde pek eğlenmesek de ilk kadın öğretmenlerimizden birini dinlerken o dönemde yaşıyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Atatürk'ü gördüm… o köyü, çocukları, ağacı, kuşu…
Kar kış demeden görev aşkını ve milletine olan vefa borcunu yerine getirmesi bizi, sorumluluklarımız konusunda düşündürdü. Yanılmıyorsam 90.yaşını bile kutlamaya çekinmeyen 'çocuk ruhlu erişkin'lerin olduğu bir yer orası. Saçma hayat koşuşturmalarından, zamanım yok bahanelerinden kapısına uğramadığımız terk ettiğimiz umutlu insanlar onlar…
İşin en güzel yanıysa tüm yaşadıklarına rağmen hala neşe dolu, kıpır kıpır birazda dedikoducular. Düşünüyorum da bir zamanlar onlarda gençti, sevdi, aşık oldu, yeri geldi idealleri uğruna yumruğunu gösterdi, bir şeyleri başardı ama gel gör ki yetiştirdikleri insanlar için fazlalıktan öteye gitmediler. Bu dediklerimin yanında kendi isteğiyle orda kalanlarda vardı. Oradakiler yol arkadaşı oluyorlarmış 'sessiz' hayatlarına…
Yaşama bu denli sıkı sıkıya bağlı olmaları beklide onları yenilmez kılan…Hala kahkahalarla gülebilen,her konunun içinde bir muziplik bulup yüzeye çıkartabilen örnek alınası insanlar..
Huzurevi sakinleri..
Şahika Tamay
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
KALEM
Her zamanki gibi işten bunalmış ve eve dönüş vaktini dört gözle beklerken bir yandan da aksatmamaya çalışarak önümde beni bekleyen onca evrağı; bana göre insan ama aslında müşteri olan canlılar gezinirken etrafımda; tanıdık bir yüz yaklaştı birkaç el işareti yaparak poşetlerini bırakmak istediğini söyledi. Genelde ağırlıklarla gezmek istemezlerdi içeride fakat onun isteğinin nedeni farlıydı. Ağırda değildi zaten onunki. Hafif kır düşmüş saçlarını kısa kestirmiş olan orta yaşlardaki kadın dilsiz olmasının da verdiği eziklikle beklide hırsız sanılmaktan korktuğu ve poşetlerini dışarıdan getirdiğini ispatlamak için bırakmak istemişti. Gülümsememi eksik etmeyerek aldım elindekileri ve aynı hayallere dalarak işime geri döndüm.
Ne kadar zaman geçmiş bilemem olağan yoğunluğuyla akarken zaman farkında değildim tanıklık edeceğim anın hayatımda unutamayacağım eşsiz anlardan biri olacağının. Poşetlerini almak için geri döndüğünde zamanın durduğu andı. Yalnızca izlediğim ve titremekten başka bir şey yapamadığım dakikalardı. Ters istikametten eşiyle beraber gelen yaşlı adamı gördüğünde yüzüne tarifsiz bir ifade belirdi. Dilsizdi anlatması zordu. Ama onun için değil. Kanıtladı… Çevik yüzüne kondurulmuş mavi gözleri dolu doluydu yaşlı adamın ellerine kapanırken. Önce hocasının sonra eşinin ellerini öpüp kokladı. El hareketleriyle anlatmaya başladı. Elini kulağına götürerek çekme işareti yapıp hocasını gösterdi:
´- Küçüktü… Kulağını çekmişti .
Sevinç miydi yaşlı adamın hissettiği, acıma mıydı karşısındakine yoksa kıvanç mıydı duyduğu o kutsal mesleğinden bilinmez. Abidin'in çizemediği mutluluğun resmiydi karşımdaki. Kelimelerin kifayetsiz kalması tam da bu an içindi. Anlatılmak istenen onca şey… Birkaç mimik ve işaretle anlatılmak istenenden çok daha fazlası…
İki kızı olmuştu. Üstelik konuşabiliyorlardı. Kağıdı aldı; adresini, telefonunu yazdı biraz hohladı kaleme… İşte ben o kalemim. Hiçbir zaman bitmesini istemeyen o anın. Keşke dedim kağıtla buluştuğum o an; keşke tüm hayatını yazsa anlatsa tüm olanları kendisinse okumayı öğreten bu yaşlı adama. Dolayısıyla bana da. Aşık mıydı? Bir insan konuşmadan nasıl yaşardı aşkı? Yazsaydı kızlarının isimlerini, evi nasıldı , ne yemek yapardı? Anlatsaydı… Belki çok zaman sonra beni hatırlardı.Bir başka kağıda ilan ederken aşkımı; o gün orada işimi bırakıp bir kağıda aşık olmayı bir yazarın kalemi olmayı ve nicelerine onu yazmaya karar verdiğimi anlar mıydı? Beni hatırlar mıydı?
Kübra Bay
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
SEN
Hayatıma aldığımdan beri seni,
Gülmeye başladığım bir çocukluk günlüğü sabahlar.
Hafife alınamayacak bir terk ediş
kafa karışıklılıklarını…
Ben seninle huzuru temiz bir sayfaya,
aşkı,
bitmeyen bir romana yazdım.
seni,
şiirime sakladım…
Öykü Özü
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
GOM Player 2.1.16.4613 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
VLC media player for Windows / V.0.9.9 / 16 MB http://www.videolan.org/
İçinde tüm codec kütüphanesini barındıran açık kaynak bir oynatıcı. Bilgisayarınızın olmazsa olmazlarından biri. mp4, mov, mkv dahil hemen her formatta filmi izlemenize olanak sağlıyor. İndirin seveceksiniz.
7-Zip 4.65 (2009-02-03) for Windows / 913 KB http://www.7-zip.org/ Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.
|
|
|
|
|
|