|
|
|
Editör'den : İnternette gelirken bazı yerleri silinmiş!.. |
Merhabalar,
Bu kadarına da pes demeyenin alnını karışlarım. Temizliği bizzat Tayyip bey tarafından tescilli, "Cıss Zahid Paşa" bir de sahtekar çıktı. Hem de öyle çakma tarafsız tarafın belgeleriyle değil, koca Alman yabancılar ofisinin gönderdiği tasdikli belgeyle. Var mı bundan ötesi? Lafazanlık yapacağına, temizden ne anladığını anlatsa ya başbakan. Hâlâ arkasında mı önünde mi bir söylese de dinlesek değil mi? Alman mahkemeleri Zahid Bey'imize kuryelik sıfatını yakıştırınca memlekette sesler yükselmişti de, bunu gururuna yediremeyen Zahid Bey eline aldığı bir belgeyle "Almanya'ya istediğim zaman girerim, işte bu da belgesi." demişti. Şimdi anlaşılıyor ki, o belgede oynanmış, daha doğrusu önemli bölümü silinmiş. O gün gururunu kurtarma telaşına düşen Zahid Bey, bugün istifa ederek gururlanmak istemez mi acaba? Avukatın savunması da tam komedi. "İnternette gelirken bazı yerleri silinmiş galiba." diyor avukat. Hey Allahım ne günlere kaldık...
Mayın temizleyeceğim diye arazi peşkeşi işine soyunanlar rahat bir nefes aldı. Çankaya'ya gönderilen kanun noterce tasdiklenerek yayınmlanmak üzere hükümete iade edildi. Bundan sonra olacaklar için fikir yürütmek için münecim b.ku yemek lazım. Ama bu kanunun uygulanamazlar arasında yer alacağını söylemek te falcılık olmasa gerek. Ben Gül'ün hangi gerekçeyle satışa iştirak ettiğini öğrenmek istiyorum, lütfederler mi acaba? Hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
Kahveci : Hasan Tülüceoğlu |
CİBALİ HAZRETLERİNİN GAVURCUKLARINDAN TÜRKÇE OLİMPİYATLARINA
Peygamberlerin asli görevleri Allah'ın kendilerine vahiy yoluyla ilettiği dini(ilahi mesajlar) olduğu gibi insanlara duyurmak, iletmek, ulaştırmaktır. Dinin birinci elden davetçileri, tebliğcileridir peygamberler. Hemen altını çizelim aslolan mesajı ulaştırmak, iletmek, yaymak ama kabule zorlamamaktır. Hal böyle olunca peygamberlerin kavgayla, silahla, savaşla işleri olmamıştır. Barışçıl bir ortamda onlar, zamanlarının tüm imkanlarını kullanarak ilahi mesajları top, silah, tüfek, şiddet kullanmadan insanlara ulaştırma mücadelesi vermişlerdir.
Barışçıl davetin en güzel örneği rahmet peygamberi Hz. Muhammed(sav)dir. Onca baskı, şiddet, tehdit ve hakaretlere rağmen O, nezaketini yitirmeden; kin, nefret ve düşmanlık beslemeden İslam dini mesajlarını Mekkelilere anlatmıştır. Sonraki dönemlerde bazı yerlere davetçilerini silahlı göndermekle birlikte onlara şu talimatları vererek savaş çıkarmayın silahlarınız caydırıcı bir unsur olsun demektedir: "Allah adına gaza ediniz. Allah'ı inkar edenlerle savaşınız. Çocuklara dokunmayınız; aşırı gitmeyiniz; haksızlık etmeyiniz. Müşrik düşmanlarınızla karşılaştığınızda önce onları İslam'a davet ediniz. Eğer Müslüman olurlarsa bunu yeterli bulun ve onlara kılıç çekmeyiniz. Müslüman olmazlarsa bir anlaşma esası olmak üzere cizye vermelerini teklif ediniz. Hatta Resulullah başka bir talimatında düşmanların anlaşma yollarına yanaşmamaları durumunda bile savaşı başlatan tarafın Müslümanlar olmaması için düşman tarafın harekete geçmesini beklemelerini emretmiştir." (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 9.cilt sy.16, davet maddesi)
İslam dininin arap yarımadası dışında Maveraünnehir, İran, Hindistan ve Afrika'da Peygamberin ashabı ve onların takipçileri barış elçilerinin gayretleriyle yayıldığını görmekteyiz. Aslında savaş dinin devletleştirilmesi dolayısıyla da siyasallaştırılması sonucu ortaya çıkmıştır. Cehd, gayret, mücadele, çalışmak, uğraşmak, çabalamak, gayret sarfetmek anlamlarına gelen cihad, din uğruna her çeşit mücadeleyi verme anlamları içerirken devletleşen dinde iktidar sahipleri bunu hep savaş yapmak şeklinde anlayıp uygulamışlardır. Zamanın şartlarının da bunu gerektirdiğini belirtelim. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim ve hadislerde emredilen cihad, dünyalık metaların da tahrikiyle İslam devletlerince harp etme şeklinde uygulanmış, barışçıl davet ise fetih sonrasına bırakılmıştır.
Maveraünnehir, İran, Hindistan ve Afrika'nın İslamlaşmasında olduğu gibi Anadolu'nun müslümanlaşması da tasavvuf ehli sufilerin ilahi mesajları insanlara ulaştırma gayret ve çabaları sonucu gerçekleşmiştir. Zamanın ilimlerine sahip birer ahlak abidesi örnek sufiler, erenler, Anadolu'da hırıstiyan halkı derinden etkilemiş ve belli bir çoğunluğun İslam'ı kabulüne sebep olmuşlardır.
İstanbul farklı zamanlarda farklı İslam ordularınca fethetme amacıyla bir çok defa kuşatılırken tasavvuf öncüleri çoktan surları aşıp İstanbul'a girmişler; örnek ahlak abidesi İslami kişilikleriyle İslam'ı İstanbul'da yaymaya başlamışlardı.
Fatih, zamanın teknik imkan ve gücün göstergesi Avrupalı bir ustaya döktürdüğü toplarla İstanbul'u döverken içerde belli bir kesim, İslam'la tanışmış, müslüman yada müslüman olmaya hazırdılar.
Resmi kaynaklarda İstanbul'un fethinde hiç söz edilmeyen zamanın tasavvuf erbabı Cebe Ali (Cibali) hazretleri ve İslam dini temel esasları barış formatında çalışmaları İstanbul'un fethinin en enteresan olaylarından biridir. İslamın yayılmasında barış ve davet metodunu uygulayan Cibali hazretleri yıllar önceden surları aşıp İstanbul'da mekan tutmuş; kendi ifadesiyle gavurcuklarına İslam'ı tebliğ etmekte ve onlara Hz. Ebu Bekir vari sevgi ve şefkat göstermektedir. Fetih toplarının masum insanlara zarar vermemesi için insanlığı kucaklayan şefkat duygusuyla kıvranmakta ve elini açıp şöyle dua etmektedir: "Ya rabbi! Gavurcuklarımı koru."
İstanbul'un fethinin tasavvuf boyutunda anlatılan bu olay ve şahsiyete nedense resmi kaynaklarda yer verilmemektedir. Bu yazıyı yazmayı düşündüğümde bilgi edinme için incelediğim, kalabalık bir ilim adamı ekibince hazırlanan Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinde maalesef Cibali maddesini göremedim.
Zamanın şartları belki önce savaş sonra barışı gerektiriyordu. Tasavvuf öncülerinin savaştan önce Anadolu, Balkanlar ve İstanbul içinde tebliğ çalışmaları doğru bir yoldu. Ama tamamlanması için günün şartları gereği siyasi gücün top ve tüfeğine ihtiyacı vardı. Tartışılabilinir!. Şunu da hatırlatmak gerekir ki silahla girilen bir çok yerde İslam kalıcı olmamıştır. Yine tasavvuf kaynaklarında anlatılan bir olaya göre Fatih'in isteği üzere zamanın keşişlerinin bulunduğu kehanetleri yıllar sonra adeta gerçekleşmiş. Kehanet şuydu: İstanbul yeniden savaşla ele geçirilemeyecek ancak zaman içinde tasannileşecek. Hemen hatırlatayım Cibali hazretleri fethin davet ve irşad yoluyla gerçekleşmesini istiyordu.
Yapılanlar doğrudur-yanlıştır, etkilidir-etkisizdir, dine hizmettir-değildir vb. açılardan tartışılabilir olmakla birlikte Gülen cemaatinin yurt dışında açtığı okullardaki faaliyetlerin bir vitrin gösterisi şeklinde olan Türkçe olimpiyatlarında bizden olmayan insanların çocuklarının kendi dilimizde şarkı söyleyip şiir okumaları, oyunlarımızı sahnelemeleri bana İstanbul'un fethinde gavurcuklarının üzerine şefkatle titreyip onları korumaya çalışan Cibali hazretlerini, gavurcuklarını ve duasını hatırlattı: "Ya rabbi! Gavurcuklarımı koru."
Dileğim; bizden yada gavurcuklardan gelebilecek bir tehlike Cibali hazretlerinin gavurcukları benzeri bu fidanları soldurmaz.
Hasan Tülüceoğlu
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Sadeleşmek…
" Sadeleşme becerisi, gerekli olanın kendini ifade edebilmesi için gereksiz olanın elenmesi demektir."
Hans Hoffman
Yaşadığımız hayat nasıl olursa olsun, yaşadığımız koşturmanın içinde çoğu zaman kendimizi bunalmış hissederiz. Yapmaya çalıştığımız şeyler bazen hiç zamanında olmuyormuş gibi gelir bize… Zamanımız yoktur. Geri kalmış, hiçbir şeye yetişemiyormuşuz gibiyizdir… Hedeflerimiz vardır ama sadece vardır, onlar için bir şey yapamıyoruzdur çünkü başka işlerimiz daha öncelikli olmak zorundadır…
Kendimize zaman ayırmaz oluruz ya da ayırsak da bu bize hiç yeterli gelmez nedense… Organize olamıyor, düzen sağlayamıyoruzdur… Hep çevremizdekilere koşturuyoruz kendi hayatımızı kaçırıyoruzdur bu nedenle… Karmakarışığızdır… İşte bunları fark ettiğimizde panikleriz bir anda… Ne yapıyorum? Neler oluyor? Ne yapmalıyım diye düşünür ama çoğu zaman bu koşturmanın içinde cevapları vermeye yine zaman ayıramayız… Ya da gözümüzün önünde duran o cevabı göremeyiz…
Evet! Sadeleşmeye ihtiyacımız vardır! Birçoğumuz bu kelimeyi hayatımızın bir bölümünde mutlaka kullanmış ya da duymuşuzdur… Peki nedir bu sadeleşme? Nasıl başlanır? Nasıl yapılır? Önce hayatımızda yapmak istediğimiz her şeyde olduğu gibi bunu yapmayı istemek ve bu isteğimizde kararlı olmakla başlamalıyız sadeleşmeye… Vazgeçmeden, ertelemeden, beklemeden… Tabi gerçekten olumlu bir hayatımız olsun hedeflerimizi, istediklerimizi gerçekleştirelim istiyorsak,
Kendiniz için, " SİZ EN ÖNEMLİ " yseniz bu hayatta…
Yaşantınız ne kadar sade olursa bir şeylerin ters gitmesi olasılığı da o kadar az olur. Diyelim ki ters gitmekte ısrarlı, sade bir hayat yaşıyorsanız, o zaman daha kolay onarabilirsiniz bir şeyleri, uğraşmanız gereken sorunlar bir o kadar azalır hayatınızda. Hayatınızı daha kolay idare eder bunun için gerektiği kadar enerji harcarsınız daha fazlasını değil. Daha az bedel öder, daha çok ayrım yapabilirsiniz… Fırsatları daha kolay görüp daha çabuk harekete geçersiniz… Ve en önemlisi hayatınızda daha fazla huzur ve mutluluğu yakalama şansınız olur. Aslında hepimizin aradığı da bu değil midir zaten…
Karar verdiniz mi? Emin misiniz? Vazgeçmeyeceksiniz değil mi? Peki o zaman hemen başlayın derim, şimdi!
Hayatınızda sizi, enerjinizi tüketen her alanı belirleyin.
Neler kazanacaksınız, neler kaybedeceksiniz belirleyin.
Kaybedecekleriniz var mı? Bunları kaybetmeyi göze alabiliyor musunuz? Evet mi? Peki devam edelim o zaman…
Kendinizi başkalarının hayatındaki " en önemli " , " vazgeçilmez " olduğunuz duygusundan kurtulun bir an önce… Yapmak istemediğiniz her şeyi söyleyin karşınızdakilere, istemediğiniz hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz aslında! Yardım almayı öğrenin. Basit seçenekleriniz olsun. Her zaman gerçekleri söyleyin. Yaptığınız her şeyden önce kendiniz keyif alın ya da sadece keyif aldığınız şeyleri yapın. Karalarınızı kendiniz verin, ve cesur olun…
Bunları ben tek başıma nasıl yapacağım diye düşünüp kendinizi negatif etkilemeyin… Tıkanırsanız profesyonel yardım almaktan çekinmeyin… Sade bir yaşantının hayatınızdaki anlamını bulun. Planlarınızı yapın, onları geliştirin.
Hayatınızdaki en önemli şey kendinizseniz, mutluluğunuz, iç huzurunuz için her yolu denemelisiniz. Büyük düşünün, harekete geçin…Kendinizi ödüllendirin…
Ahu Sevimli
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Gökçe Gerçek İSKELE |
|
Bir başkayım artık diyordu. Elleri kolları konuşmasına destek verir gibi havalanıp duruyordu. Mimiklerini zaman içinde o kadar fazla kullanmıştı ki, çizgileri belirginleşmişti. Uzun zaman önce onunla en son ne konuştuğumu anımsamaya çalıştım. Ama beynim bulamıyordu bir türlü. Kaybedilmiş bir veri.Unutulan şey önemli olduğu için mi unutulur yoksa önemsiz olduğu için mi? Önemsizse niye hatırlayasın ki?.. Aktif unutma biçimlerinden haberim vardı..Sanırım önemli olduğu için unutmuştum...
Söylediği herşey düşünsel ve duygusal filtremden geçiyordu. Saf algılamıyordum.İlla ki, önyargılarım karışacaktı işin içine. Zaten genelde böyle olmaz mıydı? Birisi size kendini anlattığında ona inanır mıydınız? Hiç mi kendi görüşleriniz atlamazdı ortaya?.. Bence hiçbirimiz saf algılama ve inanma yetisine sahip değiliz. Önceleri kendini bu kadar apaçık göstermemişti. Onda derin birşeyler yoktu. Tanıdıkça, sıradanlığı çıkacaktı ortaya, sadece bunu istememişti. Sakındı sürekli kendini. Neyden ve kimden niçin koruduğunu bilmeyerek. Belki de biliyordu. Bunu sadece kendisinin bilmesinin kazancı ne olmuştu bilemiyorum. Oysa başlarda tanınmayana, bilinmeyene karşı ne çok merak vardır hepimizde. Biraz zaman geçince anlarsın merakının hakettiğini bulamayışını...
Anlattıklarının hepsini dinlemiştim. Sonunda birşeyler söylemek için değil, yalnızca dinlemek için. Keşke uygun zamanı yakalasaydık diye geçirdim bir ara içimden, sözele dökmeden...Şu an ki istekli halini bir kaç zaman önce görmeyi isterdim. Gel gör ki, sen de beni karşında bu kadar hevessiz görmeyi istemezdin. Artık biliyordum ki, hiç bir şey ve hiç bir yer aynı kalmıyordu, kalamıyordu. Zaman savurup atıyordu bizi. Başka yönlere, başka kişilere..
Yüzüme sessizce bakakaldı.Evet artık birşey söylemeliydim. Tek bir şey söylemeliydim ve olabildiğince net olmalıydı. Tek sır buydu. Dolandırmadan, yalın, bir çırpıda..Seninle ilgili hiçbir düşüncem yok dedim. Evet yoktu. Varolsaydı bunu da söylerdim. Hiç çekinmem yoktu böyle durumlarda. Ona her zaman ne hissettiğimi ve bende varolanları söylemiştim. O bunu çok iyi biliyordu. Gözlerini benden alıp aşağı doğru kaydırdı...
Bense, yanından ayrılarak yürüdüm. İskeleye kadar yürüdüm. Daha önce O'nun yüzünü ve sesini unutmaktan korkuyordum. Şimdi ise az önce gördüğüm yüz ve duyduğum ses bana hiçbir şey ifade etmiyordu.. Hayat ne tuhaf dedim...O sırada vapur iskeleye yanaşıyordu.
Gökçe Gerçek gokcegercek@kahveciyiz.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Nuran Talay BAŞBAKAN VE YANDAŞLARI TSK'YA KARŞI MI? |
|
Taraf gazetesinde yayımlanan "AKP ve Gülen'i bitirme planı" TSK' ya ait haberi ile ortalık toz duman…
12 Haziran günü yayımlanan haberin ardından Genel Kurmay derhal Askeri savcılığa soruşturma emri vermiş, konuyu yargıya intikal ettirmiş ve kamuoyunu bilgilendirilmişti.
İşte dananın kuyruğu bu açıklamaların ardından koptu!
Başbakanın "darbe sendromu" olduğundan bu haberi doğru olarak kabul etti.
Başladı yaylım ateşine;
Bizi indirmek istiyorlar,
Gülen hocamızın okullarını dağıtmak istiyorlar,
TSK darbeci, TSK ülkenin geleceği ile oynuyor, TSK şöyle böyle…
Başbakan; hakkında çıkan haberleri spekülasyon olarak değerlendirir, ama görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak görev yapan, güvenliğimizi sağlayan TSK olunca iş değişir.
Bu öfkenin, şiddettin anlamı nedir? Çözemiyorum.
Başbakan TSK'yı mahkemeye verecekmiş ya oldu olacak AİHM'de başvursun.
Başbakanı olduğu devletin kurum ve kuruluşları ile itilaf halinde olmak. Tarihte görülmemiş bir durum, hatta eşi benzeri yok…
Sürekli bir öfke, kavga, bir karalama baskıdır gidiyor.
İşine gelince hukuka güven, işine gelmeyince hukuku yok say. Bunun adı "diktatörlük" değil de nedir?
Darbe, darbe diye diye darbe yaptırmak akıllıca bir çözüm olsa gerek.
Ülkede ne kurum kaldı ne kuruluş,
Özelleştire özelleştire dış borç açığımız tavan yaptı,
Çiftçilik, hayvancılık tasfiye edilmiş,
Halk üretime teşvik edilmemiş, sadaka kültürüne alıştırılmış,
Terör sorunu sıfır teslim alınmışken yeniden güç kazanmış,
Teröre yataklık yapanlar muhatap alınmış,
İşsizlik rekoru ile dünya ikinciliğini kaptırılmamış,
Ergenekon'u çok iyi kullanıp kim susturulmak isteniyorsa içeri tıkılmış,
Benim hırsızım iyidir denmiş,
Deniz Feneri davası zaman aşımına uğrasın diye geciktirmekten geri durulmamış,
Eee..
Bu kadar başarısızlığın verdiği sıkıntı öfke nöbetlerine dönüşürken, darbe yapacaklar yaygarası koparmak, üste çıkma çabası değil mi?
Bu oyuna TSK gelmeyecek,
Daha anlaşılır bir dille söyleyelim AKP'ye, yemezler…
Hukuk devleti ilkelerine ve hukukun üstünlüğüne gereken bağlılığı ve hassasiyeti gösteren Türk Silahlı Kuvvetleri tüm karalama, iftira ve yalan haberlerinin karşısında ciddiyetinden ve kararlılığından ödün vermeden durmuştur. Tahriklere kapılmamıştır.
Keşke aynı olgunluğu Başbakan da gösterebilseydi.
Kendi devletinin ordusuna kurum ve kuruluşuna inanmayıp kendi siyasi konjonktürüne göre hareket edenleri sorgulamayan bir devlet adamının samimiyetine kim inanır?
Nuran Talay Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
namludaki son mermi
içimde esen hazan rüzgarları
kardırımlara dökülen sarı yapraklarını sürükler
koşulsuz sevda ister bu yürek
zemheri karanlığında bile terkedilmek istemez
Küskünlüğüm sevdalara değil
Uzaklaşan sevgilinin silüetinedir
Matem kokan kelimeleredir
Namludaki son mermiyi
Dayadım şakağına ayrılığın
Tanyeri ağarırken
İhanetleri yaşattığın zamanlardansesleniyorum sana
Güneşin karanlıklara inat aydınlattığı sabahlardan sesleniyorum sana
Kozasından hayata gülümseyen kelebeğin kirpiklerinden bakıyorum hayata
Öğüttüm acılarımı mermi çekirdeğinde
Kaç kez,kaç kez dualarıma kattım seni ibadetimi bölerek
Sana uyanırdım papatya kokulu sabahlarda
Kaç kez iç geçirdim imkansız sevdama
Yarınlara umutla bakan aydınlık gülüşlü çocukların düşlerinde büyüttüm seni
Ve ben seni dolunayda sessiz sedasız sevdim
Emrah Aslan
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
GOM Player 2.1.16.4613 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
VLC media player for Windows / V.0.9.9 / 16 MB http://www.videolan.org/
İçinde tüm codec kütüphanesini barındıran açık kaynak bir oynatıcı. Bilgisayarınızın olmazsa olmazlarından biri. mp4, mov, mkv dahil hemen her formatta filmi izlemenize olanak sağlıyor. İndirin seveceksiniz.
7-Zip 4.65 (2009-02-03) for Windows / 913 KB http://www.7-zip.org/ Winzip, Winrar gibi sıkıştırma programlarının tek alternatifi. Sadece zip ve rar formatlı dosyaları değil, hemen her çeşit sıkıştırılmış dosyayı açan, minik ama süper bir "Open Source" programı. Kendi formatında yaptığı sıkıştırmanın üzerine yok. İsterseniz zip olarak ta sıkıştırma şansınız var. Hemen indirip kurun, sonra da bana şükredin.
|
|
|
|
|
|